Yazılar

“Aralık” sergisi bakış ve akış arasında bir diyalog

Ayşe Kıran ve Esra Yılmaz’ın eserlerini buluşturan “Aralık” sergisi, 13 Aralık – 11 Ocak tarihleri arasında 39 Laundry’de sanatseverlerle buluşuyor. Sergi; görünür olan ile gizli kalan, kontrol ile teslimiyet, iç dünya ile dış gerçeklik arasındaki geçişleri sorgulayan bir deneyim alanı sunuyor.

Kıran’ın Panoptikon düşüncesinden beslenen portreleri gözetim ve özgürlük arasındaki gerilimi görünür kılarken, Yılmaz’ın soyut kompozisyonları sezgisel ve akışkan bir alan açıyor. İki sanatçının farklı estetik yaklaşımları, izleyiciyi kesin tanımlar yerine sorularla ilerleyen görsel bir söyleşiye davet ediyor.

#AralıkSergisi #AyşeKıran #EsraYılmaz #39Laundry #SanatVeKültür #ÇağdaşSanat #İstanbulSanat #SanatSergisi #BakışVeAkış #KültürSanatGündemi

Sofitel Istanbul Taksim’den “Geleceğe Işık Tutan” yılbaşı ağacı

Sofitel Istanbul Taksim, La Fann iş birliğiyle hazırladığı “Geleceğe Işık Tutan” temalı yılbaşı ağacı ile yeni yılı anlamlı bir sosyal sorumluluk projesiyle karşıladı. Sofitel’in dünyaca bilinen Candle Ritual geleneğinden ilham alan proje, kadın emeği ve kız çocuklarının eğitimine destek misyonunu sürdürülebilirlik anlayışıyla birleştirdi.

18 Aralık’ta düzenlenen davette iş, sanat ve cemiyet dünyasından seçkin isimler bir araya geldi. Genel Müdür Bozkurt Atabek, “Her bir mumun ışığı kız çocuklarının geleceğine umut olsun istedik” sözleriyle projenin anlamını vurguladı.

Kız çocuklarının ritmik jimnastik gösterileri davete duygusal bir dokunuş katarken, yıl boyunca kullanılan 117 mumun yeniden değerlendirilmesiyle oluşturulan yılbaşı ağacı sürdürülebilirliğin güçlü bir sembolü olarak otelin lobisinde sergileniyor.

#SofitelIstanbulTaksim #GeleceğeIşıkTutan #YılbaşıAğacı #Sürdürülebilirlik #KadınEmeği #KızÇocuklarıEğitim #MagazinHaberleri #CandleRitual #SanatVeToplum #YeniYılDaveti

Yeşim Salkım ve Tahsin Pala’dan duygusal düet: “Yanmış Bir Yürek Var”

Türk müziğinin güçlü yorumcusu Yeşim Salkım ve başarılı sanatçı Tahsin Pala, uzun süredir beklenen düet çalışmaları “Yanmış Bir Yürek Var” ile dinleyicilerin karşısına çıktı. Ayrılık temasını merkezine alan şarkı, Yavuz Durmuş’un sözleri ve Yılmaz Tatlıses’in bestesiyle duygusal bir anlatım sunuyor.

Aranjesi Emre Can, mix süreci Candar Göker imzası taşırken; klip çekimleri Damla Latin Özen yönetmenliğinde ON7 Sapanca Private’ta 25 kişilik bir ekiple gerçekleştirildi. Avrupa Müzik ve Yeşil Müzik iş birliğiyle yayımlanan eser, tüm dijital platformlarda dinleyicilerle buluşuyor.

#YeşimSalkım #TahsinPala #YanmışBirYürekVar #YeniŞarkı #TürkMüziği #MagazinHaberleri #MüzikGündemi #AvrupaMüzik #YeşilMüzik #DuygusalDüet

Pop müziğin güçlü sesi, 2025’i “Yalnızlık Korosu” ile kapattı

Türk pop müziğinin sevilen ismi Tuğçe Kandemir, söz ve müziği kendisine ait olan yeni şarkısı “Yalnızlık Korosu” ile yılın son sürprizini yaptı. Onur Özdemir’in düzenlemesiyle hayat bulan şarkı, geleneksel tınıları modern sound’larla buluşturarak dinleyicilere güçlü bir duygusal atmosfer sunuyor.

Yoğun hissi ve çağdaş dokusuyla öne çıkan eser, Kandemir’in etkileyici yorumuyla birleşerek 2025’in en iddialı kapanış şarkılarından biri olmaya aday gösteriliyor.

#TuğçeKandemir #YalnızlıkKorosu #PopMüzik #YeniŞarkı #MagazinHaberleri #MüzikGündemi #2025FinalŞarkısı #TürkPopMüziği #OnurÖzdemir #MüzikVeDuygu

Türkiye’nin SES haritası yenileniyor

Türkiye’de pazarlama, medya ve araştırma sektörlerinin ortak ihtiyacını karşılamak amacıyla yürütülen kapsamlı Sosyo-Ekonomik Statü (SES) Güncellemesi Araştırması tamamlandı. Reklamverenler Derneği, Reklamcılar Derneği, TİAK, IAB Türkiye, RİAK, ARVAK, MMA Türkiye ve TÜAD’ın ortak finansmanıyla gerçekleştirilen çalışma, 12 Aralık 2025’te sektörle tanıtılacak.

Türkiye Araştırmacılar Derneği koordinasyonunda dört yıldır sürdürülen çalışma; ihtiyaç analizlerinden uluslararası örneklerin incelenmesine, paydaş görüşlerinin toplanmasından meslek gruplarının genişletilmesine kadar birçok başlıkta kapsamlı bir geliştirme süreci içeriyor. Yeni model, mevcut sistemdeki meslek ve eğitim temelli iki boyutlu yapıyı genişleterek hane gelirini ve ekonomik statüyü yansıtan objektif göstergeleri de SES tanımına dahil ediyor.

Araştırma kapsamında 26 bölgede 21.000 adres taraması ve 6.300 görüşme gerçekleştirildi. İstatistik komitesinin analizleri, 2025 boyunca yürütülen toplantılar ve validasyon süreçleriyle son haline getirildi. TÜİK’in Mekânsal Adres Kayıt Sistemi’ni (MAKS) kullanmaya başlamasıyla birlikte Türkiye’nin fiili kent–kır yapısını daha doğru yansıtan “yoğun kent, orta yoğun kent ve kır” sınıflaması oluşturuldu. Buna göre nüfusun %67,2’si yoğun kent, %15,5’i orta yoğun kent, %17,2’si ise kır bölgelerinde yaşıyor.

Yeni modelde meslek sorgulaması uzun listeler yerine aşamalı sorgulama yöntemiyle yapılırken, hane gelirine ilişkin sorular bireysel beyana değil, somut varlık bilgisine dayalı objektif veri noktalarına dönüştürüldü. Tüm değişkenlerin ağırlık katsayıları hesaplanarak hanelere skorlar atandı ve SES grupları bu skorlar üzerinden yeniden tanımlandı.

Araştırmanın “yoğun kent” sonuçlarına göre SES dağılımı şöyle gerçekleşti:

ABC1: %43,9

AB: %21,5

C1: %22,4

C2: %32,5

DE: %23,7

TİAK’ın 2026’da tamamlanacak Veri Tabanı Araştırması’nın ardından orta yoğun ve kır bölgelerini kapsayan tüm Türkiye SES sonuçları kamuoyuyla paylaşılacak. TÜAD, yeni SES yapısının araştırma, pazarlama ve medya planlama süreçlerinde daha doğru hedefleme ve daha sağlıklı karar alma açısından kritik bir katkı sağlayacağını vurguluyor.

#SES2025 #Ekonomi #Pazarlama #Medya #AraştırmaSektörü #TÜAD #TİAK #SosyoEkonomikStatü #YoğunKent #TürkiyeEkonomisi #VeriAnalitiği #PazarAraştırması

Türkiye Araştırmacılar Derneği

Ülkemizde yaklaşık bir milyon kişide epilepsi görülüyor!

Halk arasında sara hastalığı olarak bilinen epilepsi, beynin elektriksel aktivitesinin zaman zaman kontrolden çıkarak tekrarlayan nöbetlere yol açtığı nörolojik bir hastalık. Dünyada yaklaşık 65 milyon, Türkiye’de de yaklaşık bir milyon epilepsi hastası olduğu belirtiliyor.  Epilepsi ani gelişen nöbetler nedeniyle hastaların iş, aile ve sosyal yaşamlarında ciddi sorunlara neden olabilirken, nadiren de olsa yaşamı tehdit eden tablolara da yol açabiliyor.  Acıbadem Altunizade Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Aykut Kural, oysa epilepsi nöbetlerinin doğru tanı ve kişiye özel tedaviyle çoğunlukla kontrol altına alınabildiğine dikkat çekerek, ”Ancak, tedaviden başarılı sonuç alınabilmesinde erken tanı büyük önem taşımaktadır. Erken tanı ile nöbetler daha hızlı kontrol altına alınmakta, nöbetlerin direnç kazanmaları ve beynin tekrarlayan nöbetlerden zarar görmesi önlenebilmektedir. Bunlar sayesinde hastalarımızın çoğu nöbetsiz bir yaşam sürebilmekte ve eğitim ile iş yaşamlarına sorunsuz devam edebilmektedirler. Erken tanı için özellikle gözden kaçabilen belirtilerin bilinmesi ve zaman kaybetmeden hekime başvurulması çok değerlidir” diyor.

Doç. Dr. Mustafa Aykut Kural

Doç. Dr. Mustafa Aykut Kural

 “Dalgın bakışlar” epilepsi sinyali olabilir!

Epilepsi nöbetleri denildiğinde aklımıza ilk olarak ’ağızdan gelen köpükler, bilinç kaybı ve sert kasılmalar’ geliyor. Yaygın inanışın aksine, her epilepsi nöbeti bu şekilde gerçekleşmiyor. Epilepside birçok farklı nöbet tipi mevcut. Belirtiler sorunun beynin hangi bölgesinde başladığı ve ne hızla yayıldığıyla ilgili olarak gelişiyor. Bilinç kaybı, kasılma, dalma, uykuda ani sıçrama, konuşmanın durması, kötü koku duyulması veya déjà-vu gibi tuhaf hisler, epilepsinin en sık görülen belirtilerinden. Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Aykut Kural, aslında nöbetlerin toplum tarafından bilinmeyen pek çok sinyali de olduğuna işaret ederek, ”Sadece saniyeler süren kısa donakalma, dalgın bakışlar ve sıçrama nöbetleri de epilepside sık görülür ve çoğu zaman fark edilmez. Bu belirtilerin gözden kaçması ise tanıyı ve tedaviyi geciktirmektedir” diye konuşuyor.

Uzayan nöbetlerde her dakika çok kritik!

Epilepsi nöbetlerinin çoğu 1–2 dakika içinde geçiyor. Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Aykut Kural, ancak 5 dakikadan uzun süren nöbetlerde acil müdahalenin son derece önemli olduğunu vurgulayarak ”Zira, nöbet süresi uzadıkça beynin oksijensiz kalmasına bağlı olarak kalıcı beyin hasarı riski artmaktadır. Bu nedenle, uzayan nöbetlerde her dakika çok kritiktir” uyarısında bulunuyor.

Yapay zeka destekli analizler tanıyı güçlendiriyor

Epilepsinin en yaygın nedenlerini genetik yatkınlık, doğum sırasında oksijen yetersizliği, inme, travma, beyin tümörleri, enfeksiyonlar ve yapısal beyin bozuklukları oluşturuyor. Bazı hastalarda ise belirgin bir neden saptanamayabiliyor ve bu tablo ”idiopatik epilepsi” olarak tanımlanıyor. Epilepsi hastalığında beynin elektriksel sinyallerini kaydederek anormal paternleri gösteren elektroensefalografi (EEG) temel tanı yöntemi olarak kullanılıyor. Gerekli durumlarda manyetik rezonans görüntüleme (MR) ve video-EEG yöntemlerine başvuruluyor. Yapay zekâ destekli EEG analizleri tanıyı güçlendiriyor ve tedaviyi hastaya özel hale getiriyor.

Tedaviyle nöbetsiz bir yaşam mümkün!

Günümüzde epilepsi tedavisinden oldukça başarılı sonuçlar elde ediliyor. Tedavide amaç nöbetleri tamamen durdurmak ve yan etkisiz bir yaşam sağlamak. Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Aykut Kural, epilepsi hastalarının yüzde 65–70’inin doğru ilaç tedavisiyle tamamen nöbetsiz bir yaşam sürebildiklerini vurguluyor.

#Epilepsi #EpilepsiFarkındalık #SessizNöbetler #AbsansNöbeti #DalgınBakışlar #SaraHastalığı #Nöroloji #ErkenTanı #SağlıkHaberleri #NöbetBelirtileri #BeyinSağlığı #Acıbadem #MustafaAykutKural #SağlıktaFarkındalık #TürkiyeSağlık #EpilepsiNedir #EpilepsiİleYaşam #EpilepsiTedavisi #SağlıkGündemi #HastalıkBelirtileri #SağlıkBilinci #ToplumSağlığı

Anadolu sergileri 2025’i İznik’te tamamlıyor

İş Sanat Anadolu Sergileri, Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndan hazırlanan özel seçkileri farklı şehirlerle buluşturmaya devam ediyor. Projenin 2025 yılındaki son durağı, Osmanlı çini sanatının kalbi İznik oldu. “Mavinin Sırları” başlıklı seçki, 20–21 Aralık’ta İş Bankası İznik Şubesi’nde sanatseverlerle buluşacak.
Sergi; İznik çinisinin renk, desen ve zarafetini Türk resim sanatındaki yansımalarıyla bir araya getiriyor. Şerif Renkgörür’den Şevket Dağ’a, Feyhaman Duran’dan İbrahim Çallı’ya, Füreya Koral’dan Zeki Fındıkoğlu’na uzanan geniş bir sanatçı yelpazesi, çininin mimariden natürmorta, geometriden modern seramiğe uzanan etkisini gözler önüne seriyor.
Anadolu Sergileri, sanat eserlerini ülkenin dört bir yanında erişilebilir kılmayı amaçlıyor. Çocuk atölyeleri ve sanat tarihçilerinin anlatımlarıyla desteklenen proje, kapsayıcı bir kültür-sanat deneyimi sunuyor. İlk altı ayında 4 bin ziyaretçiye ulaşan program; MarCom, Sardis ve Toplumsal Fayda Ödülleri’nde kazandığı başarılarla da dikkat çekiyor.
Çal, Milas, Gelibolu, Kocatepe, Antakya, Midyat ve Edremit’te farklı temalarla izleyiciyle buluşan Anadolu Sergileri, ortak kültürel mirasımızı doğduğu topraklarda yeni kuşaklarla buluşturmaya devam edecek.
#AnadoluSergileri #MavininSırları #İşSanat #İşBankasıKoleksiyonu #İznik #İznikÇinisi #ÇiniSanatı #TürkResimSanatı #KültürelMiras #SanatEtkinliği #FüreyaKoral #İbrahimÇallı #SanatGündemi #KültürSanat

Yeni Nissan LEAF, EV36Zero Çağını Sunderland’de başlatıyor

Nissan, üçüncü nesil yeni LEAF modelinin üretimine Sunderland Fabrikası’nda resmen başladı. 450 milyon sterlinlik yatırımla dönüştürülen tesis, markanın elektrikli araç üretimi, batarya üretimi ve yenilenebilir enerjiyi bir araya getiren EV36Zero vizyonunun merkezine yerleşti. LEAF için bataryalar, fabrikanın hemen yanında kurulan yeni gigafabrikada üretilecek.

2013’ten bu yana Sunderland’de üretilen LEAF, yeni nesliyle daha gelişmiş bir elektrikli sürüş deneyimi sunuyor. İlk üretilen model, 75 kWh batarya kapasitesiyle WLTP’ye göre 622 km’ye varan menzil sağlıyor. 150 kW DC hızlı şarj desteği sayesinde yalnızca 30 dakikada 420 km’ye kadar ek menzil elde edilebiliyor.

Yeni LEAF, Google entegreli tam dijital kokpit, çift 14,3 inç ekran, gelişmiş sürücü destek sistemleri ve NissanConnect Services ile tamamen bağlantılı bir mobilite deneyimi sunuyor. Modelin tasarım ve mühendislik geliştirmelerinde, Bedfordshire Cranfield’daki Nissan Teknik Merkezi Avrupa önemli rol oynadı.

Sunderland Fabrikası, LEAF üretimi için ileri robotik sistemler, lazer kaynak teknolojileri, yeni renk paletleri ve otonom yönlendirmeli araçlarla donatıldı. 6.000 kişilik ekip, dönüşüm sürecinde 360.000 saatin üzerinde eğitim aldı. Fabrika, gelecek yıl tamamen elektrikli yeni Nissan JUKE modelinin üretimine de başlayacak.

Yeni LEAF’in üretime başlaması, Nissan’ın Birleşik Krallık otomotiv sektörüne olan uzun vadeli bağlılığını ve bölgedeki istihdamı güçlendiren stratejik yatırımlarını da pekiştiriyor.

#NissanLEAF #EV36Zero #ElektrikliAraç #SunderlandFactory #YeniLEAF #Nissan #EVTechnology #ElektrikliMobilite #OtomobilHaberleri #SıfırEmisyon

İçe basma her zaman masum değil!

Çocukluk döneminde çok sık karşılaşılan yürüyüş bozukluklarından biri olan içe basma, ailelerin en çok merak ettiği konular arasında yer alıyor. Acıbadem Kartal Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Salih Söylemez “İçe basma, çocuklarda sık görülen ve genellikle büyümeyle birlikte kendiliğinden düzelen bir durumdur. Ancak bazen sinir-kas hastalığından kaynaklanıyor olabilir. Aileler çocuklarını iyi gözlemlemeli ve içe basma sorunu varsa mutlaka çocuk ortopedi uzmanına başvurmalıdır. Çünkü ailelerin içe basma konusunda en sık yaptığı hatalardan biri, çocuklarına gereksiz tabanlıklar veya özel ayakkabılar satın almaktır. İçe basma farklı nedenlerle ortaya çıkabilir ve nedeni ortaya koyulduktan sonra gerekli tedavi uygulanabilir” diyor. Doç. Dr. Söylemez, çocuklarda içe basmanın 5 nedenini ve içe basmaya karşı neler yapılabileceğini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Doç. Dr. Mehmet Salih Söylemez

Doç. Dr. Mehmet Salih Söylemez

  • Kalçadan kaynaklanan içe basma

Kalça eklemine ait uyluk kemiğinin doğuştan içe dönük olmasıyla ortaya çıkar. Çocuk yürürken  ayak uçları içe dönüktür, genelde “W” şeklinde otururlar ve koşarken sık düşebilirler. Bu durum fizyolojik kabul edilir ve 6–8 yaşlarına kadar kendiliğinden düzelme eğilimindedir.

Ne yapılabilir?

Ailelerin sık yaptığı ayak yönlendirici cihazlar, özel ayakkabılar veya oturuşu zorlayan aparatların hiçbir bilimsel faydası yoktur. Düzenli takip ve kalça çevresi kaslarını güçlendirici oyunlar destekleyici olabilir. Deformite 9–10 yaş sonrası hala belirginse, çocuğun yürümesini ya da psikolojik durumunu olumsuz etkiliyorsa cerrahi müdahale ile uyluk kemiği kontrollü şekilde dışa döndürülerek normal eksene getirilir ve plak ya da çiviyle sabitlenir. Ameliyat sonrası kısa süreli yük sınırlaması ve fizik tedavi ile başarılı sonuçlar elde edilir.

  • Baldır kemiğine bağlı içe basma

Ayaklar ve dizler içe doğrudur, yürüyüşte sık takılma ve dengesizlik olabilir. Aileler bazen bacağın da içeriden geldiğini fark ederler. Sorun genellikle 4–6 yaş civarında düzelme potansiyeline sahiptir çünkü bacakların dönme gelişimi devam eder.

Ne yapılabilir?

Ayakkabı değişiklikleri ve tabanlıklar bu durumun düzelmesine katkı sağlamaz. Çocuğun aktif bir yaşam sürmesi desteklenmelidir, bu sayede güçlenen kaslar yürüyüşünü olumlu yönde etkiler. Eğer sorun çok belirgin olup 8–9 yaşından sonra da devam ederse cerrahi tedavi uygun seçenek haline gelir. Cerrahi yöntemde, tibia kontrollü bir şekilde ayakbileğinin üst kısmından dışa döndürülerek anatomik hatta getirilir, kemik tespiti ile kalıcı düzeltme sağlanır. Ameliyatın ardından ortalama 6 haftalık iyileşme süreci sonrası çocuklar güvenli şekilde yürüyüşe dönebilir.

  • Ayak ön kısmının içe dönmesi

Bebeklerde en sık rastlanan içe basma nedenidir ve ayak ön kısmı içe dönük görünürken topuk normal konumda kalır. Muayenede ayak ön kısmı esnekse ayak pasif hareketle düzeltilebilirken, sert tipte direnç hissedilir.

Ne yapılabilir?

İlk 6–12 ay içinde kendiliğinden önemli oranda düzelir. Esnek tiplerde ailelere ayak yönünü düzeltmeye yönelik çok nazik germe egzersizleri öğretilir. Sert deformitelerde alçı uygulamaları ile ayağın kademeli düzeltilmesi gerekebilir. Ancak tüm çabalara rağmen ayak ön kısmında belirgin kalıcı sapma, yürüyüş bozukluğu veya ayakkabı kullanımında sorun varsa; ilerleyen yaşlarda cerrahi müdahale ile ayak kemiklerinin yönü yeniden düzenlenir ve kalıcı bir biyomekanik denge sağlanır.

  • Düz tabanlık nedeniyle içe basma

Çocukluk çağında çok sık karşılaşılan düz tabanlık genellikle tedavi gerektirmez. Esnek düz tabanlık çoğu zaman ağrıya yol açmaz, yürüyüşü veya aktiviteleri olumsuz etkilemez. Bazı çocuklarda ise düz tabanlık sert yapıda olup hareket kısıtlılığı ve ağrı daha belirgindir.

Ne yapılabilir?

Esnek düz tabanlık ağrı ve yorgunluğa yol açıyorsa kişiye özel tabanlık yaptırılabilir. Yaşla birlikte ayak kavsinin doğal olarak oluşması beklenir. Sert düztabanlıkta ise; özel ayakkabı veya kişiye özel hazırlanmış tabanlık desteği kullanılabilir; ancak yapısal bozukluk ve yürüyüş bozukluğu belirginse, şiddetli ağrıya yol açıyorsa ve konservatif tedavilere yanıt alınamamışsa cerrahi tedavi gerekebilir. Ameliyat sonrası yaklaşık beş hafta alçıda tutulur. Alçı çıkarıldıktan sonra fizik tedavi ve egzersizlerle normal yürüyüş sağlanır.

  • Kas ve bağ gevşekliğine bağlı içe yönelik

Bazı çocuklarda bağların gevşekliği ve kasların yeterli kuvvet oluşturamaması, ayakların içe doğru yönelmesine neden olur. Çocuklar kolay yorulur ve yoruldukça içe basma belirginleşir, uzun yürüyüşlerde bacak ağrısı artar.

Ne yapılabilir?

Gereksiz cihaz ve sert ortopedik ayakkabılar kasların gelişimini engelleyebileceğinden dolayı  önerilmez. Tedavide temel yaklaşım, kas güçlendirme ve denge koordinasyonunu artırmaktır.  Çocuğun hareketli yaşam tarzı teşvik edilmeli, özellikle çıplak ayak zeminde denge egzersizleri yapılmalıdır. Zaman içinde belirgin iyileşme sağlanabilir. Eğer bağ gevşekliği düz tabanlıkla birlikte seyrediyor ve ağrıya yol açıyorsa kişiye özel tabanlık desteği tedaviye eklenebilir.

#ÇocukSağlığı #İçeBasma #YürüyüşBozuklukları #Ortopedi #ÇocukOrtopedisi #MehmetSalihSöylemez #SağlıkHaber #GelişimÇağı #AilelereUyarı #DoğruBilinenYanlışlar #ÇocukGelişimi #AyakSağlığı #ErkenTanı #SağlıklıAdımlar

Galeri Binyıl’dan Urla’da Yeni Bir Sanat Durağı: “ICON RECODED”

Galeri Binyıl, çağdaş sanatın genç ve üretken isimlerinden mimar–sanatçı Sezen Kıvılcım Sözeri’nin “ICON RECODED” başlıklı kişisel sergisini Urla Statera Vineyard’da sanatseverlerle buluşturuyor. Sanat dünyasındaki 26. yılını kutlayan Galeri Binyıl, İzmir’in yükselen kültür rotası Urla’da doğa ve sanatı bir araya getiren özgün bir sergi deneyimi sunuyor.

Küratörlüğünü İlknur Şanal, sanat yönetmenliğini Mehmet Arif Erdem’in üstlendiği sergi, mekânın mimarisi ve doğal dokusuyla bütünleşen özel bir küratoryal yaklaşım taşıyor. Sözeri’nin mimarlık eğitiminden beslenen pratiği; zaman, form ve malzeme ilişkisini heavy acrylic, kristal taşlar ve üç boyutlu yüzey uygulamalarıyla yeniden yorumluyor. Sanatçı, dijital hareket analizinden fiziksel malzeme davranışlarına uzanan üretiminde, yüzeydeki gerilim hatları ve katmanlarla izleyicinin zaman–mekân algısını dönüştüren yeni bir duyusal alan yaratıyor.

“ICON RECODED”, Sözeri’nin dijital form arayışlarının olgunlaşmış bir devamı niteliğinde olup, izleyiciyi yalnızca görmeye değil; hissetmeye ve deneyimlemeye davet ediyor.

Sergi, 27 Aralık 2025 – 26 Ocak 2026 tarihleri arasında Urla Statera Vineyard’da ziyaret edilebilecek.

 

#GaleriBinyıl #IconRecoded #SezenKıvılcımSözeri #UrlaSanat #StateraVineyard #ÇağdaşSanat #SanatHaber #ArtInUrla #ContemporaryArt #ArtExhibition