Yazılar

Otokar’dan Tunland V9

Türkiye’nin öncü otomotiv üreticisi Otokar, hızlı bir başlangıç yaptığı pick-up pazarındaki başarısını, ailenin yeni üyesi Foton Tunland V9 ile daha da ileri taşımayı planlıyor. Tunland V9, full-size boyutu, hibrit motoru, yüksek konforu ve teknolojisini rekabetçi fiyatıyla kullanıcısına sunuyor. Foton Tunland V9, pick-up tutkunlarına yeni bir yaşam tarzı sunmaya hazırlanıyor.

Otokar, Tunland V9

PREMIUM TASARIM, LÜKS İÇ MEKAN

Tunland V9 kaslı gövdesi, geniş ön ızgarası ve dörtgen LED farlarıyla agresif bir tasarım çizgisine sahip.  5,6m uzunluğunda, 2,1m genişliğinde ve 1,95m yüksekliğinde olan araç, heybetli ve şık görünümüyle dikkat çekiyor. Panoramik cam tavanı, 10 yöne elektrikli ayarlanabilen hafızalı sürücü koltuğu ve ısıtma/soğutma özellikli ön koltukları standart olarak sunan pick-up, gelişmiş ses yalıtımı, 14.6 inç HD ekranı, şerit takip sistemi, sürücü yorgunluk algılama sistemi ve sesle aktive edilen akıllı kokpiti ile kullanıcısına premium deneyim sunuyor. Tunland V9 yolcu bölümündeki 220V elektrik çıkışı, araç içi düz zemini ve helezon yaylı arka süspansiyonu sayesinde, her yol şartında konforlu bir yolculuk vadediyor.

Otokar, Tunland V9

TÜRKİYE’NİN İLK MILD HİBRİT PICK-UP’I

4 silindirli 2.0Lt dizel 48V hibrit motora sahip Tunland V9, farklı sürüş koşullarında tork taleplerine göre devreye giren elektrik desteğiyle yakıt tüketimini optimize ediyor. Gelişmiş elektronik kontrollü 4×4 sistemi, arka diferansiyel kilidi, ön çift salıncak ve arka çok bağlantılı süspansiyon yapısıyla hem şehir konforunu hem de arazi performansını harmanlıyor.

Otokar, Tunland V9

Tunland V9, farklı kullanıcı tercih ve ihtiyaçlarına hitap eden 6 farklı sürüş modu sunuyor. 400+50 Nm tork üreterek segmentinde üstün performans sergileyen araç, üzerinde yer alan 8 vitesli ZF otomatik şanzımanı ile keyifli bir sürüş deneyimi sunuyor. Türkiye’de 8 ayrı renk seçeneği ile satışa sunulacak aracın, turuncu ve kahverengi olmak üzere iki de iç döşeme seçeneği bulunacak.

Otokar, Tunland V9

GÜVENLİK AKILLI ÖZELLİKLERLE BULUŞTU

Teknolojik özellikleri ve güvenlik sistemleriyle 4×4 konforu yollara taşıyan Tunland V9, adaptif hız sabitleyicisi, şerit takip sistemi, ön çarpışma uyarı sistemi, otomatik acil fren, 6 adet hava yastığı, kapı açma uyarısı, kapsamlı aktif güvenlik teknolojileriyle premium segmentte beklenen yüksek güvenlik standartlarını karşılıyor.

Otokar, Tunland V9

Özgün’ün yeni teklisi “Deli Bal”

Türk pop müziğinin sevilen ismi Özgün, uzun süredir beklenen yeni teklisi “Deli Bal” ile dinleyicileriyle buluştu. Geçtiğimiz nisan ayında “Sen Ağlama” şarkısıyla büyük beğeni toplayan sanatçı, bu kez enerjisi yüksek ve ritmiyle öne çıkan yeni çalışmasını müzikseverlerle buluşturdu.

Sözü ve bestesi Ozan Doğan’a, düzenlemesi ise Gürkan Kömürcü’ye ait olan şarkı; kıpır kıpır yapısı, melodisi ve eğlenceli atmosferiyle dikkat çekiyor. “Deli Bal”, dinleyenlere aşkın coşkusunu hissettirirken aynı zamanda hayatın ritmine kendini bıraktırıyor.

Dans ve hızlı temposuyla kısa sürede müzik listelerinin favorisi olmaya aday “Deli Bal”, Avrupa Müzik ve EDZ Müzik iş birliğiyle tüm dijital platformlarda yayında.

Kalp çarpıntısına bu şikayetler eşlik ediyorsa! Dikkat!

Ülkemizde yaygın bir sorun olan ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kalp çarpıntısı; kalp yetmezliği, inme veya ani kalp durması gibi ciddi sonuçlara yol açabiliyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge, kalp çarpıntısının ihmale gelmez bir sorun olduğunu, ancak toplumumuzda çoğu kişinin, bu şikayeti çoğunlukla önemsemeyip, geçici bir durum sandığını belirterek “Bazı aritmiler zararsız olsa da, yalnızca stres ya da heyecandan kaynaklanmaz, kalpte ritim bozukluğu gibi altta yatan ciddi nedenler de olabilir. Bu nedenle çarpıntı şikayeti önemsenmeli, uzman bir aritmi merkezine başvurulmalıdır. Tedavi planı, kişiye özel yapılmalıdır” diyor.

Erken tanı ve doğru tedaviyle pek çok çarpıntının kalıcı olarak kontrol altına alınabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Bilge, ritim bozukluklarının tedavisinde ise, kardiyoloji alanındaki modern yöntemlerden biri olan ‘ablasyon’un öne çıktığını söylüyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge, kalp çarpıntısına yol açan etkenleri sıraladı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Kalbin normalden hızlı ya da düzensiz atması olarak tanımlanan kalp çarpıntısı, genetik etkenlerin yanı sıra sağlıksız yaşam alışkanlıklarının da etkisiyle ülkemizde giderek yaygınlaşıyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge, kalbin hızlı, düzensiz, tekleme veya “kuş kanadı çırpması” gibi hissedilmesine neden olan kalp çarpıntısına bazı durumlarda göğüs ağrısı, nefes darlığı, baş dönmesi, bayılma, çabuk yorulma ve huzursuzluk gibi şikayetlerin de eşlik ettiğini belirterek “Acil değerlendirilmesi gereken durumların başında; şiddetli göğüs ağrısı, bayılma, ani nefes darlığı, konuşma bozukluğu veya felç bulguları ile gelen çarpıntı yer almaktadır” diyor. Çarpıntı sorunu yaşayan kişilerin kendi kendine teşhis koymak yerine, mutlaka bir kardiyoloji uzmanına başvurması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Bilge “Erken teşhis ve doğru yöntemle hem kalp sağlığını korumak hem de yaşam kalitesini yükseltmek mümkün olabilmektedir” diyor.

Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge

Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge

Kalp çarpıntısını tetikleyen etkenler!

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Bilge Kaya kalp çarpıntısının en sık tetikleyicilerini şöyle sıralıyor;

  • Aşırı kafein (çay, kahve, enerji içeceği) tüketmek
  • Uykusuzluk
  • Stres, anksiyete
  • Alkol, sigara vb zararlı maddeler
  • Yoğun egzersiz
  • Kansızlık
  • Tiroid bozuklukları
  • Gebelik
  • Bazı ilaçlar ve uyarıcı haplar
  • Elektrolit dengesizlikleri (vücutta su ve tuz dengesizliği)

Altta kalp hastalığı mı yatıyor yoksa başka bir sorun mu?

Kalp çarpıntısına yönelik tanıda muayene ve hasta öyküsünün önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bilge şöyle konuşuyor: “EKG çarpıntı esnasında yakalanırsa en değerli testtir. Ritim izleme (24-48 saatlik holder, 7-14 günlük patch kayıtları, olay kaydedici veya nadir ataklar için implant edilebilir loop kayıt cihazı ile akıllı saat/telefon uyarıları yararlı ipucu olabilir ama tek başına tanı koydurmaz), Ekokardiyografi, Kan Testleri (Tiroid, elektrolitler, kansızlık vb), Efor testi ve gerektiğinde ileri testler yapılarak aritminin tipini kanıtlanmalı, altta yatan kalp hastalığı olup olmadığı saptanmalı ve kişiye özel olarak en uygun tedavi planlanmalıdır.”

Modern sistemler 3 Boyutlu haritalama!

Kalp çarpıntısının en yaygın nedenlerinden biri olan kalpte ritim bozukluğuna karşı ilaç tedavisinin, bazı hastalarda yeterli veya geçici çözüm olabildiğini belirten Prof. Dr. Bilge “İlaçlara rağmen çarpıntısı süren veya ilaçlara tolerans gösteremeyen hastalar başta olmak üzere bazı kişilerde ‘kalpkateter ablasyon’ denilen ablasyon tedavisinin uygulanması gerekiyor. Kateter ablasyonu, ritim bozukluğunun kaynağını kalpte hedefleyerek ısı (radyofrekans) veya soğuk (kriyoterapi) ile ortadan kaldıran girişimsel tedavidir. Birçok aritmide kalıcı çözüm sağlayabilir” diyor. Yöntemin, sedasyon altında yapıldığını yani hastanın bilincinin açık olduğunu ancak ağrı hissetmediğini kaydeden Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge “Bu yöntemde modern sistemler ve 3 Boyutlu haritalama ile radyasyon maruziyeti oldukça düşüktür; bazı işlemler X ışını kullanmadan yapılabilir. Çoğu hasta 2–3 gün içinde işe döner ama kompleks işlemlerde süre uzayabilir. Bazı aritmilerde tekrarlama olabilir, bu durumda yeniden ablasyon veya ilaç düzenlemesi gerekebilir” diye konuşuyor.

Sanat için buluştular

Sanatta Engel Yok Vakfı, Tekirdağ’ın Şarköy ilçesine bağlı Mürefte’de düzenlediği 1. Sanatta Engel Yok Mürefte Sanat Sempozyumu ile sanatın birleştirici gücünü bir kez daha ortaya koydu.

Dört gün süren sempozyum boyunca sanatın farklı dalları bir araya gelirken, toplumda farkındalık yaratmaya yönelik söyleşiler, buluşmalar ve kültürel etkinlikler gerçekleşti. Ayrıca Murat Evgin’in gerçekleştirdiği konserle katılımcılar unutulmaz anlar yaşadı. Sempozyuma, Türkiye’nin yanı sıra Bulgaristan, Hindistan, İran, Mısır, Kuzey Makedonya, Kazakistan, Özbekistan, Sırbistan, Bosna Hersek, Tayland ve Karadağ’dan da yoğun  sanatçıların katılımı oldu.

Açılışta konuşan Sanatta Engel Yok Vakfı Başkanı Ressam Yasemin Gülderen Zanbak: “Unutmayalım. Engelsiz bir yaşam, yalnızca erişilebilir yollar yapmakla değil; kalplerimizdeki engelleri kaldırmakla başlar. Biz, bunu birlikte başardığımızda, sadece engelleri değil, sınırlarımızı da aşacağız.” dedi.

Sanatta Engel Yok Vakfı 2. Başkanı Sevgi Ataman: “Bugün burada, sadece bir etkinlik için değil; bir inanç, bir ideal ve bir vicdan ortaklığı için toplandık. Engelsiz yaşam, yalnızca bir hedef değil, insan olmanın en saf, en derin sorumluluklarından biridir. Bizler biliyoruz ki; engel, yalnızca fiziki bir durum değildir. Bazen bir kaldırımda, bazen bir bakışta, bazen de sessizce kurduğumuz önyargılarda saklıdır. Asıl mesele, bu görünmez duvarları yıkabilmektir. İşte biz, bu duvarları kaldırmak için buradayız.” sözleriyle davetlilere seslendi.
Etkinlikler, sanatçıların katkıları ve özel konserlerle Mürefte’ye kültürel bir zenginlik katarken, sempozyum Mürefte Bedika Bistro’da açılan sergi ile sona erdi.

Concept THREE’nin ilk çizimleri paylaşıldı

Hyundai, IONIQ alt markasının kompakt elektrikli otomobil konsepti Concept THREE’nin ilk tanıtım çizimini yayınladı.

Hyundai, IONIQ alt markasının ilk kompakt elektrikli konsepti olan Concept THREE’nin en yeni tanıtım çizimini yayınladı. Geçen hafta paylaşılan ilk tanıtım görsellerinin ardından Hyundai, modelin adını Concept THREE olarak resmen doğruladı. Otomobil, Münih’te düzenlenecek IAA Mobility 2025’te dünya prömiyerini gerçekleştirecek.

Yeni görsel, Concept THREE’nin geleceğe dönük tasarımını sergiliyor. Yan profili, Hyundai’nin “Art of Steel” tasarım diliyle şekillenen cesur ve enerjik bir duruş ortaya koyuyor. Çeliğin bükülme ve akışından ilham alan gövde; heykelsi yüzeyler, net hatlar ve belirgin karakter çizgileriyle hem hareketi hem de hassasiyeti vurguluyor. Bu etkileyici yan görünüm ayrıca, kompakt elektrikli siluetini yeniden yorumlayan “Aero Hatch” tasarım anlayışına da göz kırpıyor.

Detaylar şimdilik gizli tutulsa da Concept THREE, 9–14 Eylül tarihleri arasında Münih’te gerçekleşecek IAA Mobility 2025’te dünya sahnesine çıkacak. Hyundai’nin Avrupa’nın en büyük mobilite fuarına dört yıl aradan sonra geri dönüşü, markanın Avrupa pazarına olan bağlılığını ve sürdürülebilir inovasyondaki liderliğini yeniden teyit ediyor.

Beslenme kalitesi eğitim başarısını arttırıyor

Uzmanlar, okulların açılmasıyla birlikte sağlıklı beslenmenin çocukların akademik başarısı ve zihinsel gelişimi için kritik hale geldiğini söylüyor.

Gelişme çağındaki çocukların enerji ihtiyaçları yüksek olduğu için günde üç ana öğün yapılmasını öneren Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Güne peynir ve yumurta gibi protein içeriği yüksek bir kahvaltı ile başlamak, odaklanma ve hafıza performansını destekler.” dedi. Yumurta, balık, kuruyemişler, yeşil yapraklı sebzeler ve probiyotik besinlerin beyin gelişimini destekleyen en önemli gıdalar arasında yer aldığını vurgulayan Yiğit, paketli ve şekerli ürünlerin yerine ev yapımı atıştırmalıkların tercih edilmesinin dikkat dağınıklığını önleyebileceğini aktardı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, okul çağındaki çocukların sağlıklı beslenmesinin hem akademik başarıları hem de gelişimleri üzerindeki etkisinden bahsetti.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit,

Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit

Çocuklar üç ana öğün yemeli…

Okulların açılmasıyla birlikte hem akademik başarı hem de sağlıklı gelişim açısından beslenme düzeninin önem kazandığını aktaran Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Bu dönem, çocuklara doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmak ve beyin gelişimini desteklemek için değerli bir fırsat sunar.” dedi.

Çocukların günün büyük bir kısmını okulda geçirdiği düşünüldüğünde, yeterli enerji, protein, vitamin ve mineral almalarının, fiziksel ve zihinsel performanslarını olumlu yönde etkileyebildiğini kaydeden Yiğit, “Gelişme çağındaki çocukların enerji ihtiyaçları yüksektir; bu nedenle günde üç ana öğün yapılması önerilir. Güne peynir ve yumurta gibi protein içeriği yüksek bir kahvaltı ile başlamak, odaklanma ve hafıza performansını destekler. Kahvaltı yapılamadığı durumlarda, ilk teneffüslerde tüketilebilecek yeşillikli sandviçler veya esmer unla hazırlanmış ev yapımı peynirli poğaçalar sağlıklı bir alternatif olarak değerlendirilebilir. Kahvaltıda enerji sağlaması amacıyla tercih edilen çikolatalı kremalar yerine, tahin-pekmez veya şekersiz fındık/fıstık ezmeleri önerilir.” şeklinde konuştu.

Beyin gelişimini destekleyen 8 süper besin

Yeni eğitim döneminde zihinsel performansı, dikkat süresini ve hafızayı güçlendirmek için sofralarda mutlaka yer verilmesi gereken besinler olduğuna dikkat çeken Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, bu besinleri şöyle sıraladı:

Yumurta: Kolin içeriği sayesinde hafıza ve öğrenme süreçlerini güçlendirir.

Yağlı balıklar: Somon, uskumru ve sardalya gibi Omega-3 zengini balıklar, odaklanmayı artırır.

Ceviz, Fındık, Badem gibi kuruyemişler: Sağlıklı yağlar ve magnezyum açısından zengindir; beyin hücrelerinin enerji ihtiyacını karşılar.

Koyu Yeşil Yapraklı Sebzeler: Folat ve demir içerikleriyle zihinsel performansı destekler.

Tam Tahıllar: Kompleks karbonhidratlarla uzun süreli enerji sağlar, B vitaminleriyle beyin fonksiyonlarını güçlendirir.

Süt ve Süt Ürünleri: Protein ve kalsiyum kaynağıdır; sinir sistemi sağlığını korur.

Mevsimsel Renkli Meyveler: Antioksidan içerikleriyle hafıza dostudur ve bağışıklığı güçlendirir. Eğer çocuk meyve suyu tüketmeyi seviyorsa, taze sıkılmış meyve suları tercih edilmelidir; bu mümkün değilse, üzerinde yüzde 100 meyve suyu ibaresi bulunan cam şişelerdeki ürünler daha sağlıklı bir seçenek olacaktır.

Probiyotik İçeren Besinler (kefir, yoğurt, tarhana, ev yapımı turşu): Bağırsak mikrobiyotasını dengeler, bağışıklık sistemini güçlendirir ve bağırsak-beyin ilişkisi sayesinde dikkat ile öğrenme süreçlerini destekler.

Okul başarısı ve gelişim için sağlıklı beslenme ile düzenli hareket önemli…

Çocukların öğünlerinde sebzelerin mutlaka yer alması gerektiğinin altını çizen Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “En az bir ana öğünde sebze yemeği bulunmalı; ayrıca tabağı dört eşit parçaya bölerek her besin grubuna yer vermek, beslenme çeşitliliği açısından önem taşır.” dedi.

Paketli kekler, çikolatalı gevrekler ve basit şeker içeriği yüksek ürünlerin, kan şekerinde ani dalgalanmalara neden olarak dikkat dağınıklığına yol açabildiğine vurgu yapan Yiğit, “Bu nedenle beslenme çantalarına ev yapımı, katkısız atıştırmalıklar eklemek çok daha sağlıklı bir seçimdir. Ayrıca, günün büyük bölümünü sıralarda oturarak geçiren çocukların yeterli fiziksel aktivite yapmasına fırsat tanımak hem okul başarısına hem de genel gelişimlerine katkı sağlar. Sağlıklı beslenme ve düzenli hareket, zihinsel performansı desteklerken öğrenme süreçlerini de güçlendirir.” diyerek sözlerini tamamladı.

“Çevrem klasik Batı müziği eğitimi alan insanlarla doluydu”

Uzun yıllardır profesyonel olarak müzikle ilgilenen, kendine özgü yorumuyla seslendirdiği ‘Samsak Döveci’ türküsüyle adından daha çok söz ettirmeye başlayan Elif Buse Doğan, şimdilerde 5 şarkılık mini albümünün heyecanını yaşıyor; “Müzikal yolculuğum, tekerlemeli türkülerin ötesinde, çok daha geniş bir repertuvara dayanıyor” diyor.

Elif Buse Doğan’ın ismini 2022’de bir programda söylediği ‘Samsak Döveci’ şarkısının sosyal medyada viral olmasıyla duyduk. Onu İstanbul’daki iyi mekânların sahnelerinde de görüyoruz; canlı müzik eğlencesinin iyi, popüler isimlerinden. Şimdilerde ‘Aşk Başımda Bela’ adıyla 5 şarkılık mini bir albüm çıkardı. Elif Buse Doğan’la yoğun konser programının arasında internet üzerinden buluşup konuştuk.

Elif Buse Doğan

‘Samsak Döveci’ çok ses getirmişti. Nasıl geçti o süreç, hayatında neler değişti?

Böyle bir etki beklemiyordum. Televizyon programında söylediğim türkü şubatta yayımlanmıştı, mart ayındaysa bir TikTok fenomeni tekerlemeli olan kısmıyla video çekip üzerine dikkat çekici bir caption (açıklama) eklemiş. Ardından içerik hızla yayıldı. Önce TikTok’ta viral oldu, sonra Instagram’da. Bildirimlerden telefonumu sessize almak zorunda kaldım, o derece yoğundu ilgi. Elif Buse Doğan ismi biliniyordu ama ‘Samsak Döveci’yle tanınırlığım bambaşka bir seviyeye ulaştı. Bu sayede geçmişteki şarkılarım da daha çok dinlenmeye başladı. Yaptığım projeler çok daha geniş kitlelere ulaştı. Hem yorucuydu hem çok keyifli bir dönemdi. Aynı yıl İbrahim Selim’in programına konuk olduğumda “Başka tekerlemeli şarkı var mı bildiğin” diye sorunca aklıma bu kez ‘Adam Sandım Fos Çıktı’ geldi. O da yayıldı.

‘HER ZAMAN HAYALİMDİ’

Sosyal medyada yayılan bir şarkıyla tanınır olmak hoşuna gitti mi?

Bir süre sonra viral akıştan biraz uzaklaşmayı tercih ettim. Çünkü yapmak istediğim şey bu değildi. Yorumcu kimliğimi ön plana çıkarmak istiyordum. ‘Samsak Döveci’nin katkısı elbette çok büyük ama müzikal yolculuğum, tekerlemeli türkülerin ötesinde, çok daha geniş bir repertuvara dayanıyor.

En başa dönersek müzik hayatına nasıl girdi?

Bilinçli olarak hatırladığım kadarıyla müzikle ilk bağım 7 yaşlarında kuruldu. Ailemde neredeyse herkesin müzikle bir ilişkisi var. Bir dedem bağlama çalıyor, diğer dedem hem bağlama hem Karadeniz kemençesi… Anneannem, babaannem, annem, babam, teyzelerim, dayım, herkes bir şekilde türkü söylüyor. Böyle bir ortamda büyüdüm.

Elif Buse Doğan

Müzik eğitimi aldın mı?

Önce dedemden bağlama eğitimi almaya başladım. Sonra özel bir müzik merkezine devam ettim ve Kocaeli Belediyesi’nin konservatuvarına geçtim. Eğitimim güzel sanatlar lisesiyle devam etti, sonra İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’na girdim. Orada lisans ve Haliç Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Doktora sürecim devam ediyor.

“Dedemden eğitim aldım” dedin…

Bildiği kadarıyla bana eğitim vermeye çalıştı. Ondan birkaç türkü öğrendim. Sonra “Ben artık yetemem sana” dedi ve özel bir kursa yönlendirdi.

Sahnede olmak hep hayalin miydi?

Hep hayalimdi. Aldığım tüm eğitimler ve ailemin desteği beni bugüne hazırladı diyebilirim. Güzel sanatlar lisesine başladığımda keman ve piyano eğitimime dahil oldu. Ardından İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda ses eğitimi bölümünü bilinçli tercihle seçtim. Konservatuvara girdiğim günden beri bu işi yapmak, sahnede olmak istedim.

Elif Buse Doğan

Türkü söylemeyi çok seviyorsun…

Türkülerin içinde büyüdüm. Bu sevgi bize geçti ama hiç dayatmadan, doğal şekilde… Çevremdeki birçok kişi pop müzik dinlerken ben hem pop hem türkü dinliyordum.

Kariyerindeki kırılma noktaları nelerdi?

İstanbul’a gelişim, TRT Müzik’te program sunmaya başlamam ve en büyük kırılma da ‘Samsak Döveci’…

Repertuvarında neler var?

Türkülerle tanındım ama kendimi yorumcu olarak görüyorum. Çocukluğumdan beri halk müziği, sanat müziği ve Batı müziği eğitimi aldım. Arabesk müziği küçük yaşlardan itibaren severek dinledim. Hatta ben çocukken arabesk dinlemek bazen yadırganırdı. Çevrem klasik Batı müziği eğitimi alan insanlarla doluydu. Ama benim ruhum hep oradaydı, hâlâ da öyle. Bunu bir sofraya benzetiyorum… Sadece zeytin, sadece peynir yemezsiniz; herkes sofradaki çeşitliliği ister. Benim sahneme gelen dinleyici de o çeşitliliği talep ediyor. Ben de sesime yakışan her şeyi söylemekten keyif alıyorum.

Elif Buse Doğan

En çok neler isteniyor?

‘Seni Yazdım Kalbime’, ‘Hatıran Yeter’, ‘Ona Söyle’ ve ‘Karalım’ sahnede sürekli istenen şarkılar. Türkülerdeyse ‘Cahildim Dünyanın Rengine Kandım’ ve ‘Yalan Dünya’…

EP’den önce ‘Aşk Başımda Bela’ yayımlandı…

Haziran’da çıktı. Aslında bu EP’nin ön duyuru şarkısıydı. Kalan 4 şarkı 4 Temmuz’da yayımlandı…

Düzenlemeler kime ait?

Çağrı Telkıvıran. Altyapıları önceden hazırladı, stüdyoda hem çekim yaptık hem canlı çaldı orkestra arkadaşlarım, ben de canlı söyledim. Konser kaydı gibi oldu. Yönetmenim kuzenim Kaan Yorulmaz.

Elif Buse Doğan

Yazı nasıl geçireceksin?

‘Aşk Başımda Bela’ya benzer bir şarkı hazır ve dinleyicimle buluşturmak istiyorum. Ağustosta, olmazsa eylülde düşünüyoruz. Sonra da ‘Akustik Renkler 2’ albümü gelecek. Bu kez konuk sanatçılar da olacak.

Kendini nasıl hissediyorsun sahnede?

İki saat boyunca sahnede kalıyorum ama o süre bana bir ‘an’ gibi geliyor. O kadar severek yapıyorum ki zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamıyorum. Hasta olsam bile sahneye çıktığım anda iyileşiyorum; mutsuzsam mutlu iniyorum.

Canlı müzik mekânları gece hayatını ele geçirmiş durumda. Bir rekabet var mı bu sahnelerde?

Hem sanatçılar hem de mekânlar arasında görünmeyen ama hissedilen bir rekabet söz konusu. Herkes kitlesini oluşturmuş durumda ve kitleyi korumak ya da büyütmek için ciddi bir çaba var. Bu da doğal olarak rekabet ortamı yaratıyor.

Repertuvarında farkın ne?

Öncelikle kendi şarkılarımı okuyorum. Dinleyicilerimin benden duymak istediği şarkıları okuyorum, interaktif olmaya çalışıyorum. Canlı performans yaptığım için çok fazla istek geliyor ve çoğu zaman o an gelen isteklerle repertuvarı yönlendiriyorum. Tekrara düşmemeye, her sahnede yeni bir şey sunmaya özen gösteriyorum.

Sen kimleri dinlemeyi seviyorsun gece dışarı çıktığında?

Yıldız Tilbe, Hakan Altun, Sibel Can, Berkay, Ersay Üner… Yeni nesilden de Seda Mete ve Yusuf Aslan’ın sahnelerini seviyorum.

Elif Buse Doğan

Bir fırsatın olsa hangi isimle beraber şarkı söylemek istersin?

Belki çok kişi söylemiştir ama Tarkan. Onunla aynı sahneyi paylaşmak beni çok mutlu ederdi. Hatta sadece sahnede değil, bir projede de birlikte yer almak isterim. Bu benim için çok özel bir hayal.

 Sektörde kadın olmanın zorlukları var mı?

Zor şeyler yaşadım, yaşamaya devam ediyorum ama anlatmayacağım. Görsel odaklı bir iş yapıyoruz.  Sahne kıyafetlerinden tutun, müzikle ilgisi olmayan insanların yorumlarına kadar çok şeyle karşılaşıyoruz. Eleştiriler zaman zaman can sıkıcı olabiliyor. Ne yazık ki sözlü taciz gibi durumlarla da karşılaştım.

Nasıl başa çıkıyorsun?

Süreci ekibimle yönetiyoruz. Hiçbir şeyi tek başıma yapmıyorum. Kulisimden sahneye, sahneden kulise ve oradan doğrudan eve geçiyorum. Şimdiye kadar büyük bir olay yaşamadık. Sadece bir kez bir durum oldu ve hukuki süreci başlattık.

Güzellik ve dış görünüş sahnede avantajlı bir durum mu?

Avantajları ve dezavantajları olduğunu düşünüyorum. Bazı bakışlar rahatsız edici olabiliyor ama bunu çok büyütmüyorum. Somut olarak tarif edemem ama sahnede sadece görünüşle değil, ses ve duruşla da var oluyorsun.

Zygmunt Bauman “Yaşam Sanatı”

Bauman, bu kitabında, bireyin kendi özgücüne dayanarak hayatını sürdürme çabasını “yaşam sanatı” olarak adlandırır. “Akışkan modern toplumlarda” yaşamak zorunda olan bireyin, yaşam sanatı performansının, ne anlama geldiği tartışmalı da olsa, “mutluluk”la, “mutlu olmak” isteğiyle doğrudan bağlantısı var. Kişi bu dünyada mutlu olmak istemektedir, ama toplum halinde yaşamak da sorumluluk gerektirmektedir, kişi yalnızca kendisini değil, hemcinslerini de gözetmek zorundadır fakat “tüketim toplumu” mekanizmaları içine çekilmiş modern insan, mutluluk arayışında toplumsal gerçekliği bir kenara bırakıp kendini merkeze alarak hareket etmektedir. Sorun da buradadır: Mutluluk arayışında tek başına olduğunu düşünmesinden ve buna inanmasından ötürü çoğunlukla mutsuzlukla cebelleşmek zorundadır modern insan.

Amaç ve araçların birbirine karıştırıldığı, gelgeç zevklerin baş köşeye oturtulduğu tüketim toplumu insanını mercek altına alan Bauman, bu parlak çalışmasında, insanın kendini gerçekleştirme serüveninin aydınlık olduğu kadar karanlık noktalarına da bakıyor. Okuru kendi gerçekliğiyle yüzleşmeye davet eden Bauman, yaşam sanatının inceliklerini ustalıkla gözler önüne seriyor, daha iyi bir yaşam düşünü de elden bırakmayarak…

Fotoğrafları sosyal medyayı salladı!

Yeni albümünü müzikseverlerle buluşturmak için gün sayan Simge, hafta sonu konser maratonuna çıktı. Güzel şarkıcı, ilk olarak Bodrum’da ardından da Karadeniz’in incisi Arhavi’de sahne aldı.

Konser öncesinde Arhavi’nin serin sularında keyifli bir mola veren Simge, “Canım Arhavi’de, adeta cennetteyim şu an.” sözleriyle mutluluğunu dile getirdi.

Sahne performansıyla büyüleyen Simge, dünden bugüne hit olmuş şarkılarını kendisini izlemeye gelen binlerce hayranıyla hep bir ağızdan seslendirdi. Işıl ışıl enerjisi, güzelliği ve güçlü repertuvarıyla dinleyenlere unutulmaz bir gece yaşatan sanatçı, uzun süre alkışlandı.

Simge, yeni albümü öncesi verdiği bu konserlerle müzikseverlerin heyecanını daha da artırdı.

Simge’nin hem sahne enerjisi hem de tatil pozları magazin gündeminin zirvesine oturdu.

Demet Akalın Kemer’de unutulmaz bir geceye imza attı

Bu yazın en çok konuşulan ismi Demet Akalın, Antalya Kemer’de sahne aldı. Enerjisi ve güçlü performansıyla hayranlarına unutulmaz anlar yaşatan Akalın, hit şarkılarını mekanı dolduran dinleyicilerle hep bir ağızdan söyledi. Yaz boyunca gündemden düşmeyen Demet Akalın, Kemer konserindeki coşkulu kalabalıkla bir kez daha farkını ortaya koydu.