Yazılar

Yeşim Salkım ve Tahsin Pala’dan duygusal düet: “Yanmış Bir Yürek Var”

Türk müziğinin güçlü yorumcusu Yeşim Salkım ve başarılı sanatçı Tahsin Pala, uzun süredir beklenen düet çalışmaları “Yanmış Bir Yürek Var” ile dinleyicilerin karşısına çıktı. Ayrılık temasını merkezine alan şarkı, Yavuz Durmuş’un sözleri ve Yılmaz Tatlıses’in bestesiyle duygusal bir anlatım sunuyor.

Aranjesi Emre Can, mix süreci Candar Göker imzası taşırken; klip çekimleri Damla Latin Özen yönetmenliğinde ON7 Sapanca Private’ta 25 kişilik bir ekiple gerçekleştirildi. Avrupa Müzik ve Yeşil Müzik iş birliğiyle yayımlanan eser, tüm dijital platformlarda dinleyicilerle buluşuyor.

#YeşimSalkım #TahsinPala #YanmışBirYürekVar #YeniŞarkı #TürkMüziği #MagazinHaberleri #MüzikGündemi #AvrupaMüzik #YeşilMüzik #DuygusalDüet

Türkiye’nin SES haritası yenileniyor

Türkiye’de pazarlama, medya ve araştırma sektörlerinin ortak ihtiyacını karşılamak amacıyla yürütülen kapsamlı Sosyo-Ekonomik Statü (SES) Güncellemesi Araştırması tamamlandı. Reklamverenler Derneği, Reklamcılar Derneği, TİAK, IAB Türkiye, RİAK, ARVAK, MMA Türkiye ve TÜAD’ın ortak finansmanıyla gerçekleştirilen çalışma, 12 Aralık 2025’te sektörle tanıtılacak.

Türkiye Araştırmacılar Derneği koordinasyonunda dört yıldır sürdürülen çalışma; ihtiyaç analizlerinden uluslararası örneklerin incelenmesine, paydaş görüşlerinin toplanmasından meslek gruplarının genişletilmesine kadar birçok başlıkta kapsamlı bir geliştirme süreci içeriyor. Yeni model, mevcut sistemdeki meslek ve eğitim temelli iki boyutlu yapıyı genişleterek hane gelirini ve ekonomik statüyü yansıtan objektif göstergeleri de SES tanımına dahil ediyor.

Araştırma kapsamında 26 bölgede 21.000 adres taraması ve 6.300 görüşme gerçekleştirildi. İstatistik komitesinin analizleri, 2025 boyunca yürütülen toplantılar ve validasyon süreçleriyle son haline getirildi. TÜİK’in Mekânsal Adres Kayıt Sistemi’ni (MAKS) kullanmaya başlamasıyla birlikte Türkiye’nin fiili kent–kır yapısını daha doğru yansıtan “yoğun kent, orta yoğun kent ve kır” sınıflaması oluşturuldu. Buna göre nüfusun %67,2’si yoğun kent, %15,5’i orta yoğun kent, %17,2’si ise kır bölgelerinde yaşıyor.

Yeni modelde meslek sorgulaması uzun listeler yerine aşamalı sorgulama yöntemiyle yapılırken, hane gelirine ilişkin sorular bireysel beyana değil, somut varlık bilgisine dayalı objektif veri noktalarına dönüştürüldü. Tüm değişkenlerin ağırlık katsayıları hesaplanarak hanelere skorlar atandı ve SES grupları bu skorlar üzerinden yeniden tanımlandı.

Araştırmanın “yoğun kent” sonuçlarına göre SES dağılımı şöyle gerçekleşti:

ABC1: %43,9

AB: %21,5

C1: %22,4

C2: %32,5

DE: %23,7

TİAK’ın 2026’da tamamlanacak Veri Tabanı Araştırması’nın ardından orta yoğun ve kır bölgelerini kapsayan tüm Türkiye SES sonuçları kamuoyuyla paylaşılacak. TÜAD, yeni SES yapısının araştırma, pazarlama ve medya planlama süreçlerinde daha doğru hedefleme ve daha sağlıklı karar alma açısından kritik bir katkı sağlayacağını vurguluyor.

#SES2025 #Ekonomi #Pazarlama #Medya #AraştırmaSektörü #TÜAD #TİAK #SosyoEkonomikStatü #YoğunKent #TürkiyeEkonomisi #VeriAnalitiği #PazarAraştırması

Türkiye Araştırmacılar Derneği

Mezopotamya’dan Günümüze: “Köklerden Gelen Güzellik” Okurla Buluştu

Selda Özkök’ün ilk kitabı “Köklerden Gelen Güzellik”, Destek Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Özkök, 325 yıllık aile mirasından süzülen Mardin kültürünü modern beslenme, doğal bakım ve bilimsel güzellik bilgisiyle birleştirerek okura bütüncül bir yaşam rehberi sunuyor.

Mezopotamya’nın kadim bilgeliğini dermatoloji, anatomi, kozmetoloji ve fitoterapi eğitimleriyle harmanlayan Özkök; renklerin, vitaminlerin, doğal yağların ve şifalı tariflerin hem beden hem cilt üzerindeki etkilerini bilimsel bir çerçevede anlatıyor. Kitapta Mardin mutfağının modern yorumları, sağlıklı tabaklar, kolajen destekli tarifler ve cilt tiplerine uygun doğal maskeler de yer alıyor.

“Köklerden Gelen Güzellik”, yalnızca bir bakım ya da beslenme kitabı değil; bir kültürün, bir ailenin ve bir kadının “ışıltılı yaşam” felsefesini okura aktaran ilham verici bir kaynak niteliği taşıyor.

#KöklerdenGelenGüzellik #SeldaÖzkök #YeniKitap #DestekYayınları #MardinKültürü #DoğalBakım #BütüncülYaşam #KitapHaber #MezopotamyaBilgeliği #WellnessCulture

Türkmen Alkan’dan “Sessiz Direniş”: İçsel Yolculuğa Davet

Ressam Türkmen Alkan, son dönem çalışmalarını bir araya getirdiği “Sessiz Direniş” adlı kişisel sergisiyle 13 Aralık’ta Evrim Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluştu. 31 Aralık 2025 tarihine kadar ziyaret edilebilecek sergi, insanın içsel eşiğini, karanlıkla yüzleşmesini ve yeniden doğuş arzusunu odağına alıyor.

Sergide, sanatçının içsel yolculuk ve dönüşüm temalarını işlediği 31 eser yer alıyor. Yağlı boya çalışmaların yanı sıra karakalem ve mürekkep teknikleriyle üretilen eserler, açılışta izleyicilerden yoğun ilgi gördü.

Türkmen Alkan, serginin izleyiciyi “eşikler, kapılar ve karanlık dehlizler” üzerinden kendi içsel yüzleşmesine davet ettiğini belirtiyor. Evrim Sanat Galerisi kurucusu Betül Ketenci ise serginin galerinin ruhuyla örtüşen güçlü bir iç ses taşıdığını ifade ediyor.

1976 Zara doğumlu olan Alkan, Marmara Üniversitesi Resim Öğretmenliği Bölümü mezunu. Sanatsal üretimlerini İstanbul’da sürdüren sanatçı, çalışmalarında dönüşüm, içsel yolculuk ve insanın eşiklerle kurduğu ilişkiyi merkezine alıyor.

“Sessiz Direniş”, Evrim Sanat Galerisi’nin yeni adresinde 31 Aralık 2025’e kadar ziyaret edilebilir.

#SessizDireniş #TürkmenAlkan #EvrimSanatGalerisi #SanatHaber #ÇağdaşSanat #ResimSergisi #SanatEtkinliği #İçselYolculuk #ArtExhibition #ContemporaryArt

Evrim Sanat Galerisi

Adres: Caddebostan Mahallesi Bağdat Caddesi Ergun Apt. No: 244 Kat 2 Daire 8 Kadıköy İstanbul

Tel.: (0533) 237 59 06

Ziyaret Saatleri: Pzt-Çrş-Perş-Cuma-Cmt 11:00-19:00
Pazar 12:00-18:00, Salı günleri ziyarete kapalıdır.

Bu hatalar sağlığınızdan edebilir!

Kış mevsimiyle birlikte soğuyan hava, azalan güneş ışığı ve kaygan zeminler spor yaparken bazı riskleri beraberinde getirebiliyor. Egzersiz sırasında terleyen beden, soğuk ve rüzgarlı havayla karşılaştığında üst solunum yolu enfeksiyonlarına davetiye çıkarabilirken, spor yaralanmalarına da çok sık rastlanıyor. Acıbadem Kadıköy (Dr. Şinasi Can) Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mirza Zafer Dağtaş “Her türlü egzersiz vücut ısısını yükseltir. Artan vücut ısısı ile dış ortamın ısısı arasındaki fark açıldıkça, hastalıklara ve spor sakatlıklarına zemin hazırlayabilir. Ancak hem profesyonel sporcular hem de günlük egzersiz yapan bireyler, birkaç temel önlemle bu risklerden büyük ölçüde korunabilir” diyor. Doç. Dr. Dağtaş, kış aylarında egzersiz yaparken dikkat edilmesi gereken kuralları anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Doç. Dr. Mirza Zafer Dağtaş

Doç. Dr. Mirza Zafer Dağtaş

  • Isınmayı uzatın

Soğuk havalarda kaslar daha gergin ve sert olur. Bu nedenle kışın yapılan egzersizde ısınma süresini birkaç dakika artırmak, hafif tempolu yürüyüş ve hafif esneme hareketleriyle kasları rahatlatmak yaralanma riskini önemli şekilde azaltır. Isınmayı atlamak, vücudu aniden zorlayarak kas yırtılmalarına ve bağ hasarlarına zemin hazırlayabilir.

  • Kıyafetinizi doğru seçin

Kış sporlarında terleme ve üşümenin aynı anda yaşanması yaygın bir durumdur. Bu nedenle tek kalın bir kıyafet yerine, teri dışarı atan, hava geçirgen ve vücut ısısını koruyan katmanlı spor kıyafetleri kullanılmalıdır. Yanlış giyim yalnızca soğuk algınlığına değil, kas sertliğinin artmasına bağlı sakatlanmalara da neden olabilir. Kış aylarında spor yaparken kıyafet seçimi sporu engellemeyecek kadar hafif ve rahat, vücut ısısı ile dış ortam arasında iyi bir bariyer olmalıdır.

  • Spor sonrası üzerinizi hemen değiştirin

Özellikle rüzgarlı havalarda ıslak kıyafetle kalmak, terin soğumasına bağlı olarak göğüs ve sırt bölgesinin üşümesine neden olur. Bu nedenle kıyafet seçiminin teknik kumaşlardan yapılması, egzersiz biter bitmez kuru bir üst giyilmesi ve terli şekilde uzun süre dış ortamda kalınmaması büyük önem taşır.

  • Zemin ve hava koşullarını mutlaka kontrol edin

Doç. Dr. Dağtaş “İster koşu yapın ister yürüyüş, zeminin buzlanmış veya ıslak olması düşme riskini artırır. Spor öncesi zemini kontrol etmek, rüzgar ve sıcaklık değerlerine bakmak hem güvenlik sağlar hem de egzersizin kalitesini artırır. Özellikle erken sabah ve gece saatlerinde gizli buzlanmalar sık görülür ve beklenmedik düşmelerle sonuçlanabilir” diyor.

  • Soğuk havada egzersiz süresini aşırı uzatmayın

Kış aylarında vücudun ısı kaybı daha hızlı olduğundan uzun süre dışarıda egzersiz yapmak kasların aşırı soğumasına ve reflekslerin yavaşlamasına yol açar. Bu durum hem performansı düşürür hem de ani kas spazmlarını tetikler. Egzersiz süresini kademeli artırmak ve ara dinlenmeler vermek güvenli bir yöntemdir.

  • Su içerken bu noktalara dikkat edin

Soğuk havalarda terleme az hissedildiği için birçok kişi yeterli su içmez. Oysa vücut, nem oranı düşük kış aylarında da sıvı kaybeder. Vücudun susuz kalması kas performansını azaltır ve kramplara neden olur. Vücut egzersiz öncesi bir küçük bardak su içerek hafifçe nemlendirilmeli, egzersizin ortasında da iki-üç yudum şeklinde, her 15-20 dakikada bir su içilmelidir. Egzersiz bittiğinde de suyu bir anda hızlıca değil, yavaş yavaş içmek daha sağlıklıdır.

  • Egzersiz sonrası soğuma ve esnemeyi atlamayın

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mirza Zafer Dağtaş “Kışın egzersiz yaptıktan sonra hızla sıcak bir ortama girme isteği nedeniyle soğuma egzersizleri çoğu kişi tarafından ihmal edilir. Ancak egzersiz sonrası esneme yapmak kas gerginliğini azaltır, oluşabilecek küçük mikrotravmaları toparlar ve sonraki günlerde ağrı yaşanmasını önler. Bu alışkanlık özellikle kış aylarında daha da önemlidir” diyor.

  • Doğru ayakkabı ve taban desteği kullanın

Kaygan zeminlerde kaymayı azaltan taban yapısına sahip ayakkabılar tercih edilmelidir. Spor ayakkabısının taban desteği yeterli değilse diz, kalça ve bel bölgesine binen yük artar. Kış aylarında zeminin kaygan olduğu düşünülürse, doğru ayakkabı seçimi kritik önem taşır.

#KışSporları #SoğukHavadaEgzersiz #SağlıklıYaşam #KışaDikkat #SporYaralanmaları #KışEgzersizi #EgzersizÖnerileri #KışMevsimi #AktifYaşam #AcıbademHastanesi #UzmanGörüşü #SporveSağlık

“Dedem Bir Japon Balığı” yeniden okurlarla buluşuyor

Çocuk edebiyatının sevilen eserlerinden “Dedem Bir Japon Balığı”, gözden geçirilmiş baskısıyla yeniden raflarda. Işıl Şahin ve İnci Özdemir’in kaleme aldığı, Pelin Turgut’un desenleriyle zenginleşen kitap; unutmak, hatırlamak ve aile bağlarını çocukça bir bakış açısıyla ele alıyor.

40 bini aşkın okura ulaşan eser, Alzheimer gibi önemli bir konuyu neşeli bir üslupla işleyerek çocukların hayal gücünü ve oyun kurma becerisini yüceltiyor. Redhouse Kidz etiketiyle yayımlanan kitap, çocuk edebiyatına unutulmaz karakterler kazandırmaya devam ediyor.

#DedemBirJaponBalığı #RedhouseKidz #ÇocukEdebiyatı #KitapHaber #IşılŞahin #İnciÖzdemir #PelinTurgut #UnutmakVeHatırlamak #YeniBaskı #KitapSeverler

 

Nilsu Eriş, Art Miami’de genç sanatçıların yeni gözdesi oldu

Dünyanın en prestijli çağdaş sanat fuarlarından Art Miami, bu yıl genç sanatçı Nilsu Eriş’i ağırladı. Gama Galeri alanında eserlerini ilk kez uluslararası sanatseverlerle buluşturan Eriş, kırılgan ama çarpıcı anlatı dünyasıyla dikkat çekti.

Sanatçının kişisel evreninden doğan özgün çizimleri ve karakterleri, fuarda küratörler ve koleksiyonerlerden yoğun ilgi gördü. Genç yaşına rağmen güçlü bir görsel kimlik ortaya koyan Eriş, Art Miami’deki sergisiyle uluslararası sahnede öne çıkan isimlerden biri oldu.

#NilsuEriş #ArtMiami #ÇağdaşSanat #ModernSanat #SanatHaber #Aktüel #GamaGaleri #SanatSeverler #Koleksiyonerler #SanatTrend

Aşırı turizmle mücadele eden şehirler

Turizm, istihdam yaratması, altyapıyı geliştirmesi ve ekonomiye katkısı nedeniyle çoğu zaman olumlu bir güç olarak görülür. Ancak bazı şehirlerde ziyaretçi akını, yerel halkın yaşam kalitesini ve çevreyi olumsuz etkileyerek ciddi sorunlara yol açıyor. Bu noktada, aşırı turizmle mücadele için farklı önlemler devreye giriyor. İşte dünyanın çeşitli bölgelerinde bu sorunla yüzleşen beş şehir ve aldıkları önlemler:

Hazırlayan: Ferhat Kaan Şahin

Dubrovnik, Hırvatistan
Game of Thrones dizisinin çekim yeri olarak ünlenen Dubrovnik, kısa sürede turist akınına uğradı. 2012-2015 arasında 245.000 ek turist ve 1,5 milyon fazla geceleme kaydedildi. Şehrin Orta Çağ surlarıyla çevrili Eski Şehir bölgesi yoğun kalabalık nedeniyle baskı altında kaldı. Belediye Başkanı Mato Franković, gemi sayısını sınırlama girişiminde bulundu ve “Şehre Saygı” kampanyasıyla ziyaretçilere davranış kuralları hatırlatıldı. Ayrıca hediyelik eşya tezgahlarının azaltılması ve surlarda yürüyüş için ek ücret alınması gibi önlemlerle yoğunluk kontrol edilmeye çalışılıyor.


Barselona, İspanya
Akdeniz’in en popüler destinasyonlarından Barselona, 2024’te 15,5 milyon konaklayan turist ve 1,6 milyon günübirlik ziyaretçi ağırladı. Ekonomiye yılda 9 milyar avro katkı sağlansa da, konut fiyatlarının artması ve yaşam kalitesinin düşmesi yerel halkı rahatsız etti. Bazı sakinler protesto amacıyla “Turistler Eve Dönüyor” pankartları açtı. Katalan hükümeti, 2025’te turist vergisini günlük 15 avroya çıkarmayı planladı, ancak bu girişim otel sahipleri tarafından tepkiyle karşılandı.


Kyoto, Japonya
2024’te Japonya’ya gelen 36,9 milyon yabancı turistin önemli bir kısmı Kyoto’yu ziyaret etti. Gion bölgesinde geyşaları görmek isteyen turistlerin aşırı ilgisi, yerel halkı rahatsız etti. 2019’da özel sokaklarda fotoğraf çekenlere para cezası getirildi, 2024’te ise bu sokaklara giriş tamamen yasaklandı. Ayrıca konaklama vergilerinin artırılmasıyla aşırı turizmin etkileri azaltılmaya çalışılıyor.


Marsilya, Fransa
Paris kadar popüler olmasa da Marsilya, kısa süreli kiralık evlerin artışıyla konut krizine sürüklendi. Belediye Başkanı Benoît Payan, 2024’te tatil evlerinde kullanılan anahtar kutularını yasakladı ve Airbnb gibi platformlara karşı sert önlemler aldı. Ayrıca, popüler Sugiton Koyu’na giriş rezervasyonla sınırlandırıldı. Bu uygulama, doğal alanların korunması ve kalabalığın kontrolü için önemli bir adım oldu.


Venedik, İtalya
UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Venedik, 2019’da aşırı turizm nedeniyle uyarı aldı. 2023’te 5,7 milyon turist şehri ziyaret ederken, şehir merkezinde yaşayanların sayısı 50.000’in altına düştü. Günübirlik ziyaretçiler için giriş ücreti uygulaması başlatıldı, konaklayan turistler ise ek vergiler ödüyor. Ancak bu önlemlerin ziyaretçi sayısını azaltıp azaltmayacağı henüz net değil.
Aşırı turizm, şehirlerin kültürel mirasını ve yaşam kalitesini tehdit eden küresel bir sorun. Dubrovnik’ten Venedik’e kadar birçok şehir, farklı yöntemlerle bu baskıyı azaltmaya çalışıyor. Vergiler, giriş sınırlamaları ve davranış kuralları, turizmin sürdürülebilir hale gelmesi için kritik adımlar olarak öne çıkıyor.
#Turizm #AşırıTurizm #Dubrovnik #Barselona #Kyoto #Marsilya #Venedik #Seyahat #Kültür #SürdürülebilirTurizm #GeziHaber

“Ay Tutan Adam” ve “Hemera” Paris Belediyesi koleksiyonunda

Çağdaş Türk heykeltıraşı Cem Sağbil’in “Ay Tutan Adam” ve “Hemera” adlı eserleri, Paris’in 10. Bölgesi’nde yenilenen çevre düzenlemesiyle kalıcı yerlerine kavuştu. Paris Belediyesi tarafından satın alınarak Alban Satragne Parkı’nın girişine yerleştirilen heykeller, iki kültür arasında sembolik bir köprü niteliği taşıyor.

Sağbil’in eserleri ilk olarak 2009’da “Fransa’da Türkiye Mevsimi” kapsamında sergilenmiş, üç yıllık kiralama sürecinin ardından Paris 10. Bölge Belediyesi tarafından kalıcı koleksiyona dahil edilmişti. Parkta gerçekleştirilen kapsamlı düzenleme sonrası heykeller, şehrin kültürel hafızasında önemli bir yer edindi.

Paris’in kamusal alanlarında kalıcı eseri bulunan tek Türk heykeltıraş olan Cem Sağbil, heykellerinin yeniden konumlandırılmasını “tarifsiz bir onur” olarak nitelendiriyor. Sanatçı, eserlerin doğu–batı, kadın–erkek, gün–gece gibi karşıtlıkları buluşturan bir dengeyi temsil ettiğini vurguluyor.

#CemSağbil #AyTutanAdam #Hemera #ParisSanat #KamusalSanat #TürkSanatçılar #ÇağdaşSanat #ParisBelediyesi #SanatHaber

Obezite tedavisinde kullanılan iğneler hakkında bilinmesi gerekenler

Zayıflama iğneleri son dönemde en çok konuşulan tedavilerden biri haline geldi. Sosyal medya paylaşımları, hızlı kilo kaybı vaatleri ve kısa sürede görülen sonuçlar milyonlarca kişinin hızlı kilo verme hayalini süslüyor. Ancak dikkat! Acıbadem Bakırköy Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ender Arıkan, obezite tedavisinde kullanılan bu enjeksiyonların başarılı şekilde kilo kaybettirmeye katkı sağlamakla birlikte mucize olmadığını ve kontrolsüz kullanımının ciddi sorunlara yol açabildiğini söylüyor. Yapılan çalışmalara göre; obezitenin 5 yıl içerisinde iki katına çıkmasının beklendiğini belirten Prof. Dr. Arıkan, obezite tedavisinde kullanılan iğneler hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

İştahı azaltan, tokluk süresini uzatan zayıflama iğneleri son yıllarda en çok ilgi gören konuların başında geliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ender Arıkan, bu tedavinin etkili olduğunu ancak herkes için uygun olmadığını belirterek “Zayıflama iğnelerinin aslında vücudun kendi hormonunun daha güçlü bir versiyonu.  İştahı ciddi şekilde baskılıyor, mide boşalmasını yavaşlatıyor, kişiyi daha uzun süre tok tutuyor ve kan şekerini dengeliyor. Bu nedenle hem diyabet hastalarında hem de obezite tedavisinde kullanılabiliyor. Fakat bu, herkesin kullanabileceği bir ürün olduğu anlamına gelmiyor. Tedavi mutlaka doktor kontrolünde olmalı” diyor. Prof. Dr. Arıkan sözlerine şöyle devam ediyor: “Şeker değerleri, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını görmeden ilaca başlamıyoruz. Çünkü güvenli tedavinin ilk adımı doğru değerlendirmedir.”

Prof. Dr. Ender Arıkan

Prof. Dr. Ender Arıkan

Zayıflama iğneleri kimler için uygun?

Vücut kitle indeksi 30’un üzerinde olan hastalar için zayıflama iğnelerinin uygun olduğunu, eğer VKİ 27’nin üzerindeyse ve diyabet, tansiyon ya da karaciğer yağlanması gibi ek hastalıklar varsa yine tercih edilebileceğini belirten Prof. Dr. Arıkan, ancak bunun alanında uzman hekim tarafından belirlenmesi gerektiğini, ilacın isteyen herkese reçete edilmediğini özellikle vurguluyor. Bu tedavinin bazı hastalar için ciddi risk oluşturabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Ender Arıkan şöyle konuşuyor: “Medüller tiroid kanseri öyküsü olanlarda, pankreatit geçirmiş kişilerde, hamilelerde, emzirenlerde ve 18 yaş altındaki bireylerde bu ilaçları kesinlikle kullanmıyoruz.” Zayıflama iğnelerinin bulantı, mide yanması ya da kabızlık gibi yan etkileri olabildiğini, bu şikayetlerin çoğunun doz yavaş artırıldığında kontrol altına alınabildiğini belirten Prof. Dr. Arıkan “Ancak pankreatit, safra kesesi taşı ve şiddetli karın ağrısı gibi durumlar olursa ilaç hemen kesilmeli ve mutlaka doktora başvurulmalı” diyor.

Kilo kaybı ortalama yüzde 8-15 oluyor ama…

Tedavide beklentilerin gerçekçi tutulması büyük önem taşıyor. Zayıflama iğneleri ile ortalama yüzde 8-15 kilo kaybı sağlanırken, bu durumun sürdürülebilir olmasına çok dikkat edilmesi gerekiyor. Bazı kişilerin çok hızlı değişim beklediğinin altını çizen Prof. Dr. Arıkan, tedavinin yaşam tarzı değişikliğiyle desteklenmemesi durumunda, ilacı bıraktıktan sonra, verilen kiloların daha hızlı şekilde geri alınmasının kaçınılmaz olacağını vurgulayan Prof. Dr. Ender Arıkan “Hastalar sadece yağ kaybetmiyor, kas kaybı da olabiliyor. Bu özellikle ilerleyen yaşlarda büyük problem. Bu nedenle bu tedaviyi olanların her zaman protein tüketimini artırmaları ve düzenli direnç egzersizi yapmaları gerekir” diye konuşuyor.

Obezitede hızlı artış yaşanıyor

Modern çağın salgın hastalığı obezite dünya genelinde hızla artarken, tedavinin temelini ise öncelikle yaşam tarzı değişikliği oluşturuyor. Halen 1 milyardan fazla insanı etkileyen bu küresel sağlık sorununun, önlem alınmadığında çok daha fazla artacağını, yapılan çalışmalarda obez insan sayısının 2030 yılına kadar iki katına çıkmasının öngörüldüğünü belirten Prof. Dr. Ender Arıkan, obezite tedavisinde en iyi sonucun sağlıklı beslenme, düzenli hareket, uyku düzeni ve stres yönetimiyle alındığını, kilo verirken hedefin hızlı değil, sağlıklı ve sürdürülebilir olması gerektiğini söylüyor. Prof. Dr. Arıkan kilo kaybı için zayıflama iğnelerinin uzun vadeli etkilerinin hala araştırıldığını belirterek şöyle konuşuyor: “Mevcut çalışmalar kısa vadede önemli kilo kaybı ve metabolik iyileşmeler göstermiş olsa da, bu sonuçların uzun vadede sürdürülebilirliği daha fazla araştırmaya ihtiyaç duymaktadır. Bu ajanların kardiyovasküler hastalık insidansı ve mortalite gibi uzun vadeli sağlık sonuçlarını nasıl etkilediğini araştırılmalıdır. Ayrıca, uzun vadeli güvenliğin de belirlenmesi gerekmektedir. Kapsamlı uzun vadeli çalışmalar, uzun süreli tedavinin risk-fayda oranının netleştirilmesine yardımcı olacaktır.”

#Obezite #ObeziteTedavisi #ObeziteArtışı #Sağlık #SağlıklıYaşam #KiloKontrolü #Metabolizma #Zayıflamaİğneleri #KiloVermeSüreci #İştahKontrolü #TedavideGüvenlik #DoktorKontrolünde #UzmanUyarıyor #BilimselVeriler #Endokrinoloji #MetabolizmaHastalıkları #SağlıkHaberleri #GüncelSağlık #Haber