Yazılar

Demir Demirkan’dan Yeni Single: “İki Yürek Bir Ömür”

Rock müziğin usta ismi Demir Demirkan, edebiyat ve müziği buluşturduğu projesinin dördüncü şarkısı “İki Yürek Bir Ömür” ile dinleyicilerle buluştu. Sony Music Türkiye etiketiyle yayımlanan şarkı, sanatçının Zamanda Saklı adlı romanından ilhamla hazırladığı albümün yeni teklisi olarak öne çıkıyor.

Şarkı, romanın iki ana karakteri arasındaki duygusal bağı romantik bir atmosferle anlatırken; söz, müzik, düzenleme ve prodüksiyon tamamen Demir Demirkan imzası taşıyor. Parçanın video klibi ise İmre Haydaroğlu tarafından yapay zekâ teknolojisiyle kısa film estetiğinde hazırlandı. Klip, romanın dünyasını sinematik bir anlatımla yeniden yorumluyor.

#DemirDemirkan #İkiYürekBirÖmür #YeniSingle #SonyMusicTürkiye #ZamandaSaklı #MüzikHaber #YapayZekaKlip #TürkRock #RomantikŞarkı

Alança’dan güçlü bir dönüş: “Tutuşursa” yayında

Başarılı şarkıları “Haberin Yok”, “Tek Yol Senmişsin” ve “Başka Bir Dünya” ile müzik dünyasında kendine sağlam bir yer edinen Alança, yeni single’ı “Tutuşursa” ile dinleyicilerle buluştu.

Sözü ve müziği sanatçının kendisine ait olan parça; acı, öfke ve kabullenişi aynı potada eriterek aşkın en yanıcı hâlini anlatıyor. Rock müziğinde özlenen duygusal samimiyeti yeniden hatırlatan şarkı, dinleyiciyi içsel bir yüzleşmeye davet ediyor.

Prodüksiyon, kayıt ve düzenlemede Güney Marlen imzası bulunurken; mix & mastering sürecinde Evren Arkman, davullarda Cemil Can Çolak, gitarda Güney Marlen ve kemanda Alança yer aldı. “Tutuşursa”, Avrupa Müzik etiketiyle tüm dijital platformlarda yayında.

#Alança #Tutuşursa #YeniSingle #RockMüzik #AvrupaMüzik #MüzikHaber #YeniŞarkı #AlternatifRock #TürkMüziği

Bulut’tan efsane çıkış: “Yıldızların Altında”

Rock müziğin yeni ve güçlü sesi Bulut, kariyerine unutulmaz bir eserle adım attı. Türk müzik tarihinde klasikleşmiş “Yıldızların Altında” şarkısını yeniden yorumlayan sanatçı, nostalji ile modern rock tınılarını buluşturarak dinleyicilerin karşısına çıktı.

Aranjesini de kendisi üstlenen Bulut, parçaya genç bir ruh ve güçlü rock enerjisi kattı. Modern unsurlarla harmanlanan bu yorum, sanatçının sahne duruşunu ve müzikal vizyonunu yansıtarak dikkat çekiyor.

Dinleyicilerini yıldızlı bir gecenin büyüsünde geçmişin sıcaklığına ve geleceğin heyecanına davet eden “Yıldızların Altında” , GROW etiketiyle tüm dijital platformlarda yayında.

Attila Atasoy’dan babasının aşkına şarkı: “Ah Matike”

Türk pop müziğinin usta ismi Attila Atasoy, yeni single çalışması “Ah Matike”yi müzikseverlerle buluşturdu. Sözü ve müziği Atasoy’a, düzenlemesi ise Mehmet Sonay Yağız’a ait olan şarkı, sanatçının babasının gençliğinde kısa bir aşk yaşadığı ve dönemin gençlerinin hayranlıkla andığı “Süslü Matike” adlı kadına ithaf edildi.

Atasoy, şarkının hikâyesini şu sözlerle anlattı: “Matike, 1930’lu yılların Marmaris’inde ‘Süslü Matike’ namıyla bilinen levanten ve fettan bir kadındır. Babamın gençliğinde kısa bir aşk yaşadığı bu göz alıcı kadına ithafen yazdım şarkıyı.”

Tatlı bir flört havası taşıyan “Ah Matike”, nostaljik atmosferiyle dinleyeni gülümsetiyor. Atasoy, bu çalışmasında tecrübesini ve müzikal olgunluğunu bir kez daha ortaya koyarak Türk pop müziğinde farkını hissettiriyor.

Şarkı, Avrupa Müzik etiketiyle tüm dijital platformlarda yayında.

Ford Trucks yeni F-MAX’i Kayseri’de kullanıcılarla buluşturdu

Ford Trucks’ın ağır ticari araç segmentindeki referans modeli F-MAX’in yeni yüzü, Türkiye turu kapsamında 7 Kasım’da Kayseri Ambar Nakliyeciler Sitesi’nde kullanıcılarla buluştu. Etkinlikte lojistik sektör temsilcileri ve sürücüler aracı yakından inceleyip test etme fırsatı bulurken, yarışmalar ve etkinliklerle çeşitli hediyeler de dağıtıldı.

25 Eylül 2025’te Ford Otosan Sancaktepe Ar-Ge Merkezi’nde tanıtılan Yeni F-MAX, yüzde 11,3’e varan yakıt tasarrufu sağlayan Ecotorq GEN2 motoru, modern tasarımı ve teknolojik donanımlarıyla dikkat çekiyor. Dijital Ayna Sistemi, kişiselleştirilebilir 12” gösterge paneli, 12.4” multimedya ekranı, kablosuz şarj ve anahtarsız çalıştırma gibi özellikler sunan model, uzun yol taşımacılığında performans, konfor ve güvenliği bir arada sağlıyor.

Yeni F-MAX Türkiye Turu Programı

Tanıtım etkinlikleri, Kayseri’nin ardından aşağıdaki takvime göre devam edecek:

  • 11 Kasım 2025: Konya, Kamyon Garajı
  • 13 Kasım 2025: İzmir, Işıkkent
  • 17 Kasım 2025: Bursa, Karacabey Kooperatifi
  • 22-23 Kasım 2025: Edirne, Kapıkule Sınır Kapısı
  • 24 Kasım 2025: Edirne, Hamzabeyli Sınır Kapısı

Spor yaparken çabuk yoruluyorsa, dikkat!

Çocuklarda düztabanlık ebeveynleri endişelendiren sorunların başında geliyor. Ebeveynler, “Çocuğumun ayağı düz, ne yapmalıyım?” sorusuyla sıkça hekimlerin kapısını çalıyor. Aslında düztabanlık çoğu zaman normal gelişim sürecinin bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Üstelik, sanıldığından çok daha yaygın görülüyor. Öyle ki dünyada ve ülkemizde yaklaşık her 10 çocuktan 7’sinde erken yaşlarda, bir başka deyişle 3 yaşından önce  düztabanlık görülüyor.  Bu oran yaş ilerledikçe azalıyor, çünkü ayak kemeri çocuk büyüdükçe ve kaslar güçlendikçe doğal olarak gelişmeye devam ediyor. Acıbadem International Hastanesi Pediatrik Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Emre Sarıekiz,  çocuklarda düztabanlığın çoğu zaman kendiliğinden düzeldiğine dikkat çekerek, “Dolayısıyla her düztabanlık tedavi gerektirmez. Gereksiz korkuya kapılmak yerine doğru takip çok daha değerlidir. Ayağın kemik ve kas gelişimi genellikle 6–7 yaşına kadar devam eder. Bu yaşlara dek gözlem ve egzersiz yeterlidir. Ancak, çocuğun ayağında ağrı, yürüyüşünde anormallik veya hızlı deformite gelişimi gibi uyarı işaretlerinde ebeveynlerin mutlaka bir ortopedi uzmanına başvurmaları çok önemlidir” diyor.

Dr. Emre Sarıekiz

Dr. Emre Sarıekiz

3 yaş altındaki çocuklarda düztabanlık normal

Düztabanlık, ayak tabanında normalde bulunması gereken kavisin azalması veya tamamen kaybolması durumu olarak tanımlanıyor. Ayak kemerinin çökmesiyle birlikte basma sırasında ayağın tamamı yere temas ediyor. Bu durum doğuştan olabileceği gibi sonradan da gelişebiliyor. Küçük çocuklarda ayak kemeri henüz tam gelişmemiş oluyor ve ayak tabanında bulunan yağ dokusu kemeri gizliyor. Yürümeyle birlikte kaslar güçlendikçe zamanla ayak kemeri oluşuyor. Bu nedenle, 3 yaşın altındaki çocukların yüzde 70-80’inde düztabanlık görülüyor. Dr. Emre Sarıekiz, ayak kemerinin genellikle 5–6 yaşından sonra belirgin hale geldiğini belirterek, “Dolayısıyla erken dönemde yapılan düztaban tanısı çoğu zaman geçici bir durumun yanlış yorumlanmasından ibarettir” diye konuşuyor.

Fazla kilolu çocuklarda risk 2 kat artıyor!

Çocuklarda düztabanlığa pek çok etken neden olabiliyor. Bunlardan en önemlilerinden biri ise obezite. Son yıllarda çocukluk çağı obezitesinin artmasına paralel olarak düztabanlığın daha sık görüldüğüne dikkat çekiliyor.  Pediatrik Ortopedi ve Travmatolaji Uzmanı Dr. Emre Sarıekiz, “Zira, fazla kilolar ayağa binen yükü artırarak kemerin çökmesine yol açabilmektedir Dolayısıyla, obezite sorunu olan çocuklarda düztabanlık riski normal kilolu çocuklara göre yaklaşık iki kat daha fazladır” diyor. Ailede düz tabanlık olması, uygun olmayan ayakkabı kullanımı,  çok yumuşak veya desteksiz tabanlar, tarsal koalisyon olarak adlandırılan ve ayak kemerini oluşturan eklemlerdeki anomaliler, eklem bağlarının gevşek olması ve kas dengesini bozan serebral palsi gibi nöromüsküler hastalıklar da düztabanlığa yol açan diğer etkenleri oluşturuyor.

Çocuğunuzda bu belirtiler varsa, dikkat!

Fizyolojik düztabanlıkta ağrı, şekil bozukluğu veya fonksiyon kaybı olmuyor. Çoğu çocukta bu durum geçici bir özellik olarak kabul ediliyor.  Dr. Emre Sarıekiz, dolayısıyla 3–4 yaşındaki bir çocukta belirgin ağrı veya yürüme sorunu yoksa endişelenmeye gerek olmadığını ifade ederek, “Bu dönemde ayağın gelişimini izlemek, gereksiz tedavilerden çok daha önemlidir” diyor.  Ancak bazı durumlarda mutlaka bir ortopedi uzmanına başvurulması gerektiği uyarısında bulunan Dr. Emre Sarıekiz, “Erken dönemde tanı koymak önemlidir, çünkü düztabanlık, yapısal bir kemik veya kas bozukluğuna bağlı olabilir. Böyle tablolarda erken müdahale ileride cerrahi ihtiyacını azaltabilir” bilgisini veriyor. Dr. Emre Sarıekiz, ebeyenlerin dikkate almaları gereken belirtileri şöyle sıralıyor:

  • Yürürken topuğunu içe basıyorsa
  • Ayağında yorgunlukla artan ağrı veya şişlik oluyorsa
  • Spor aktivitelerinde çabuk yoruluyorsa
  • Ayakkabı tabanının iç kısmında düzensiz aşınma varsa

Tedavi yöntemleri: Egzersiz, tabanlık, uygun ayakkabı

Tanıda çoğu zaman fizik muayene yeterli geliyor. Gerekirse ayak taban basınç analizi veya röntgene başvuruluyor. Dr. Emre Sarıekiz, kas dengesini ve postürü korumanın tedavide temel yaklaşımı oluşturduğunu söyleyerek, “Ayak iç kavisini destekleyen basit egzersizler, uygun ayakkabı kullanımı ve kilo kontrolü çoğu tabloda yeterli olmaktadır. Özellikle ayak kemerini destekleyen kaslar için yapılan kas güçlendirme egzersizleri oldukça etkilidir. Ayağın doğal gelişimine izin veren, sert olmayan ama iç kemer desteği bulunan ayakkabıların tercih edilmesi de önemlidir” diyor.

Ameliyat nadiren gündeme geliyor

Pediatrik Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Emre Sarıekiz, cerrahi tedavinin sadece ciddi yapısal deformitelerde veya ağrının tüm konservatif tedavilere rağmen kronikleştiği nadir durumlarda gündeme geldiğini vurguluyor. “Yani, ameliyat son çare olarak düşünülmektedir. Her çocuk için değil, gerçekten gerekli durumlar için geçerlidir” diyen Dr. Emre Sarıekiz, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ameliyat genellikle kemik hizalamasını ve ayak kemerini yeniden düzenlemeyi içermektedir. Ayak kemeri yeniden şekillendirilir, yük dağılımı dengelenir ve bu sayede çocuğun ağrısız şekilde yürümesi sağlanır. Tedaviden etkin sonuç alınabilmesi için ameliyat sonrasında iyi bir rehabilitasyon süreci ve doğru taban desteği de çok önemlidir. 4-6 hafta süren iyileşme sürecinin ardından çocuk yavaş yavaş normal aktivitelerine dönebilmektedir.”

Didem Zeynep Gürpınar “Inspirational Art Collection”

Renklerle Terapi: “Inspirational Art Collection” Serisinin 2. Kitabı Raflarda. Sanatçı Didem Zeynep Gürpınar, “İlham Verici Sanat Koleksiyonu” boyama kitabı serisinin ikinci kitabını sanatseverlerle buluşturdu.

Yeni kitapta 90 eser (45 resim ve 45 çizim) yer alıyor. Yağlı boya, sulu boya, akrilik ve pastel gibi farklı tekniklerle hazırlanan çalışmalar, her yaştan okuyucuyu renklerin dünyasına davet ediyor.

Bir psikiyatristin değerlendirmesiyle desteklenen kitap, boyamanın stres azaltıcı, odak artırıcı ve duygusal dengeyi güçlendirici etkilerine dikkat çekiyor.

Gürpınar, kitabın amacını şöyle özetliyor: “Gerçek hayata kısa bir mola verip sanatın büyülü dünyasında kaybolmak isteyen herkes için hazırladım. Her sayfa hayal gücünü geliştirecek bir yolculuk sunuyor.”

Zerrin Özer yeni yaşını “İtirazım Var” şarkısıyla kutladı

Pop müziğin divası Zerrin Özer, doğum gününde yeni şarkısını sevenleriyle buluşturdu. Rap müziğin güçlü ismi Eypio ile ilk kez aynı projede yer alan Özer, “İtirazım Var” adlı düetiyle müzikseverlere sürpriz yaptı. Şarkı, Mustafa Arapoğlu yapımcılığında 4 Kasım’da, Map Prodüksiyon etiketiyle tüm dijital platformlarda yayınlandı.

Taksim’de düzenlenen lansmanda sahneye çıkan Özer, şarkısını seslendirdikten sonra doğum günü pastasını kesti. Duygularını paylaşan sanatçı, “Bu şarkı benim için sadece bir düet değil, yıllardır içimde birikenlere bir cevap. ‘İtirazım Var’ özgürlüğün ve haykırışın müzikle birleşmiş hali” dedi.

Özer, “Hayat çok pahalı, hayat şartlarına itirazım var” sözleriyle de şarkının ruhunu yansıtan mesajını verdi. Sanatçı, yeni çalışmasının milyonlara ulaşmasını dilediğini belirtti.

Bu kanserin yüzde 85’inden sigara sorumlu!

Dünyada her yıl 2 milyondan fazla ülkemizde de yaklaşık 41 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konuluyor. Erkeklerde en sık görülen kanser türü olan akciğer kanseri kadınlarda da meme ve kolorektal kanserlerinden sonra 3. sıklıkta görülüyor. Kansere bağlı ölümlerde ilk sırada yer alan akciğer kanserinin en önemli nedeni olarak sigara  gösteriliyor. Öyle ki akciğer kanserinin yüzde 85’inin sigara kullanımı nedeniyle geliştiği belirtiliyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Faysal Dane, akciğer kanserinden korunmanın veya riski azaltmanın en etkili yolunun  sigara ile tütün ürünlerinin bırakılması ve mümkün olduğunca pasif içicilikten kaçınılması olduğuna dikkat çekerek, “Sigara ve tütün ürünlerinin bırakılmasıyla akciğer kanseri önlenebilmektedir. Ayrıca çevresel risk faktörlerini kontrol etmek ve sağlıklı bir yaşam sürdürmek riskin azaltılmasında büyük bir önem taşımaktadır” diyor. Akciğer kanserinin genellikle erken dönemlerinde belirti vermemesi ve en tipik sinyali olan öksürüğün sigara kullanımına bağlanması nedeniyle sıklıkla ileri evrede teşhis edildiğine vurgu yapan Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Faysal Dane, “Tanının gecikmesi de tedaviden etkin sonuç alınamamasına ve bunun sonucunda hastanın yaşamını yitirmesine neden olabilmektedir. Her kanserde olduğu gibi akciğer kanseri de ne kadar erken teşhis edilirse tam şifa şansı o kadar yükselmektedir. Bazen tarama yöntemleriyle tespit edilen çok erken evre akciğer kanserinde hastalarda sadece ameliyat ile şifa sağlanabilmektedir” diyor.

Prof. Dr. Faysal Dane

Prof. Dr. Faysal Dane

Risk grubundaki 50 yaş ve üzeri kişilere tarama önerisi

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Faysal Dane, akciğer kanserine aslında tarama yöntemleriyle erken dönemde tanı konulabildiğini belirterek, “Erken evrede teşhis edilebilmesi için yüksek riskli olarak belirlenmiş; yoğun sigara içen veya geçmişte içmiş olan 50 yaş ve üzeri kişilere her yıl düşük radyasyon dozlu bilgisayarlı akciğer tomografi çekimi yapılması önerilmektedir. Bu sayede henüz belirti vermemiş erken evre akciğer kanserinin yakalanması mümkün olabilmektedir” bilgisini veriyor.

Kadınlarda akciğer kanseri artıyor, çünkü…

Akciğer kanseri, akciğer dokusundaki hücrelerin genetik olarak bazı değişimlere uğradıktan  sonra kontrolsüz çoğalması sonucunda oluşan bir kanser türü. Genel olarak erkeklerde kadınlara oranla yaklaşık 3 ila 3,5 kat daha sık görülüyor. Erkeklerin sigara ve tütün kullanımının kadınlardan çok daha yaygın olmasının bunun başlıca nedeni olduğu düşünülüyor. Ancak, günümüzde kadınlarda sigara kullanımının artmasıyla birlikte akciğer kanseri oranları kadınlarda da yükseliyor ve iki cinsiyet arasındaki fark giderek azalıyor.

Bu kanserin yüzde 85’inden sigara sorumlu!

Akciğer kanserinin en önemli nedeni olarak sigara kullanımı gösteriliyor. Öyle ki akciğer kanserinin yaklaşık yüzde 85’inin sigarayla ilişkili olduğu belirtiliyor. Sigara dumanında bulunan çok sayıda kimyasal maddenin bir kısmı kanserojen özellik taşıyor. Bu kanserojen maddeler akciğer dokusunda hücrelerin genetik yapısını bozarak akciğer kanserine yol açabiliyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Faysal Dane, sigaranın bırakılması sonrasında akciğer kanseri riskinin azalması için üzerinden uzun bir süre geçmesi gerektiğini anlatarak, “Ayrıca, uzun dönem yoğun sigara içen kişilerde sigaranın bırakılması riski azaltsa da bu risk hiçbir zaman içmeyenler seviyesine düşmez; çünkü akciğerlerde bir miktar hasar mutlaka oluşmuştur. Bu nedenle, sigaraya hiç başlamamak en doğrusudur” diyor.  Prof. Dr. Faysal Dane, sigaranın yanı sıra hava kirliliği, radon gazı veya asbest maruziyeti, genetik faktörler, pasif içicilik ve ev içi duman maruziyetinin de risk faktörleri arasında yer aldığını söylüyor.

Genellikle tesadüfen teşhis ediliyor

Akciğer kanseri şikayete yol açtığında sıklıkla ileri evrede oluyor. Geç teşhis edilmesinin nedeni ise kanserin çoğunlukla uzun süre belirti vermemesi veya öksürük gibi yakınmaların sigaraya bağlanarak önemsenmemesi. Ayrıca yoğun sigara kullanan hastalarda tarama yöntemlerinin olmaması da geç teşhisin bir diğer sebebini oluşturuyor. Erken evrede çoğunlukla belirti vermemesi nedeniyle bu dönemde ancak rastlantısal çekilen bir görüntüleme yöntemi sonrasında fark ediliyor. İleri evrelerde ise uzun süreli öksürük, kan tükürme, nefes darlığı, boyunda şişme, göğüs bölgesinde ağrı, hırıltı veya ses kısıklığı gibi belirtilerle kendini belli ediyor.  Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Faysal Dane, bu tür belirtilerin mutlaka akciğer kanseri yönünden tetkik edilmesi gerektiğine işaret ederek, “Akciğer grafisi bazı büyük kitleleri veya sıvı toplanmasını gösterebilmektedir. Şüphe olan hastalarda düşük doz bigisayarlı tomografi çekilmesi en uygun olan yöntemdir. Asıl teşhis ise görülen kitleden biyopsi yapılarak alınan numunenin mikroskop altında incelenmesiyle konulmaktadır” diyor.

Tedavide çığır açan gelişmeler yaşanıyor!

Akciğer kanserinin tedavisinde; ameliyat, radyoterapi, kemoterapi, hedefe yönelik ilaçlar ve immünoterapi yöntemlerine başvuruluyor.  Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Faysal Dane, kanser tedavisinde çığır açan immünoterapi ve hedefe yönelik ilaçların son yıllarda akciğer kanserinde de uygun hastalarda hem erken evrede hem de ileri evrelerde  kullanılmaya başlandığını vurgulayarak, sözlerine şöyle devam ediyor: “Eskiden immünoterapi tedavisi bu hastalıkta daha ileri evrede fayda sağlarken, son birkaç yıldır erken evrede de temel oyunculardan biri haline gelmiştir. Aynı şekilde, eğer hastanın tümörü hedefe yönelik ilaçlar için uygunsa,  bu ilaçlara artık hem erken evre hem de ileri evre hastalıkta başvurabilmektedir. Bunların yanı sıra günümüzde hastanın tümöründen alınan bir parçadan kapsamlı gen analizi yapılarak hangi ilacın bu hastanın kanserinde etkili olduğunu tespit etmek mümkün olmaktadır. Tüm bu gelişmeler sayesinde  son yıllarda akciğer kanserinde hastaların yaşam sürelerinde ciddi artışlar kaydedilmiştir.”

Can Bonomo’nun merakla beklenen yeni teklisi “Sar”

Türkçe müziğin özgün isimlerinden Can Bonomo, merakla beklenen yeni teklisi “Sar”ı tarihinde yayımladı. Söz ve müziği Bonomo’ya ait olan şarkının düzenlemesi ise Emre Malikler imzası taşıyor.

Romantik bir atmosferi güçlü bir ritimle buluşturan “Sar”, indie-pop dokunuşlarını modern pop rock tınılarıyla harmanlayarak dinleyiciyi hem duygusal hem de enerjik bir hikâyenin içine çekiyor. Bonomo’nun karakteristik vokali ve Malikler’in dinamik prodüksiyonu, şarkıya özgün bir derinlik kazandırıyor.

Can Bonomo, “Sar” ile ilgili duygularını şu sözlerle paylaşıyor: “Kara Konular albümüne yetiştiremediğim için üzgün olduğum bir şarkı bu. İçime sinen ve şarkının karakterine yaklaşan düzenlemeyi bulmamız biraz uzun sürdü. Albümün temasına uygun, biraz karanlık bir şarkı. Söz ve müziği bana, düzenlemesi Malikler’e ait. Meraklısına…”