Yazılar

Ülkemizde 20-70 yaş grubundaki her 2 kişiden 1’inin sorunu!

Bacaklarda gelişen toplardamar hastalığı olan varis modern çağın getirdiği hareketsiz yaşamla birlikte son yıllarda görülme sıklığı giderek artan bir hastalık. Öyle ki ülkemizde 20-70 yaş arasındaki her 100 kişiden 50’sinde varise rastlanıyor. Yani, bu yaş grubundaki her 2 kişiden 1’i varisten dert yanıyor! Varis hastalığı kadınlarda erkeklere nazaran 4 kat daha fazla görülüyor. Hamilelik ve menopoz döneminde oluşan hormonal faktörler, obezite ve hormon tedavisi, varisin kadınlarda daha fazla görülmesinin temel sebeplerinden.  Varis toplumda kozmetik bir problem olarak düşünülüp estetik kaygılar nedeniyle sorun edilse de aslında bacak sağlığımızı etkileyen önemli bir hastalık. Öyle ki varis ilerledikçe bacaklarda yaşam kalitesini ciddi boyutlarda etkileyebilen ödem, ağrı ve venöz ülser olarak adlandırılan kalıcı yaralara neden olabiliyor. Acıbadem Dr. Şinasi Can Hastanesi (Kadıköy) Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, aslında erken tanı ve tedaviyle varisin ilerlemesinin ve geri dönüşümü olmayan sorunların gelişmesinin önlenebildiğine dikkat çekerek, “Üstelik günümüzde endovenöz radyofrekans ile lazer ablasyon tedavi yöntemleri sayesinde hastalar daha  az  ağrı sorunu yaşıyor, daha kısa sürede hastaneden taburcu olabiliyor ve sosyal yaşamlarına daha erken dönebiliyorlar” diyor.

Dr. Ayça Özgen

Dr. Ayça Özgen

Uzun süre oturmak veya ayakta kalmak tetikliyor!

Ailede varis hastalığı öyküsü olması, 50 yaş üzerinde olmak ve kadın cinsiyeti, varis için değiştirilemeyen risk faktörlerini oluşturuyor. Sabit pozisyonda uzun süre masa başında oturmak veya ayakta kalmak da varis oluşumunu tetikleyebilen önemli faktörlerden.  Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, bu durumun kanın sirkülasyonunun yavaşlamasına, bacak toplardamarlarında birikmesine ve damar içi basıncın artmasına yol açabildiğine işaret ederek, “Damarlar artan basınçtan dolayı gerilebiliyor ve bu durum toplardamarların duvarlarının zayıflamasına ve damardaki kapakçıkların fonksiyonunun bozulmasına neden oluyor. Sonuçta damar çapının artmasına, giderek büyümesine sebep oluyor ve fonksiyonu bozulmuş, belirginleşmiş varis damarları oluşuyor” diyor.  Kadınlarda hamilelikle beraber kilo artışı, hormonal değişim ve rahmin büyüyerek pelvik toplardamarlar üzerinde yaptığı baskı da varise yol açabiliyor. Yine kadınlarda menopoz dönemlerindeki hormonal değişiklikler de bacak toplardamar duvarı ve basıncı üzerinde etki göstererek varisin gelişimini tetikleyebiliyor.

Bu belirtiler varsa, dikkat!

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, varisin belirtilerini şöyle özetliyor:

  • Bacaklarda kılcal damarların belirginleşmesi
  • Bacak yüzeyel toplardamarlarında belirginleşme
  • Baldır bölgesinde dolgunluk ve ağırlık hissi
  • Bacaktaki belirginleşen toplardamar ağı üzerinde kaşıntı
  • Ayak bileklerinde gün sonunda artan ödem
  • Bacaklarda özellikle baldır bölgesinde gün sonunda gelişen ağrı
  • Bacaklarda özellikle baldır bölgesinde gece oluşan kramplar
  • Ayak bileklerinde ciltte gelişen renk değişikliği

Bacaklarda kalıcı yaralar oluşabiliyor!

Varis toplum arasında estetik bir problem olarak görülse de aslında ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor. İleri derecedeki varislerin zamanla giderek ilerlemesi durumunda, bacakta özellikle venöz sistem basıncının yüksek olduğu ayak bileklerinde geriye dönüşümü olmayan renk değişiklikleri, ödem ve kanamalı varisler gelişebiliyor. Dahası, en istenmeyen tablo olan ve “venöz ülser” olarak adlandırılan bacakta geçmeyen yaralar oluşabiliyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, varis hastalığının ileri dönemlerinde görülen bu semptomların hastanın hem tedavi süresini hem de tedavi sonrası iyileşme süresini uzattığını belirterek, “Ayrıca ileri dönem varislerde hastalar tedavilerini olsalar bile ayak bileğinde oluşan renk değişiklikleri ve venöz ülserin neden olduğu skar dokusu geçmeyebiliyor. Oysa varis hastalığı tanısı kolay ve kişiye uygun güncel tedavi yöntemleri ile ilerlemesi önlenebilen bir hastalıktır” diyor.

Tedaviden yüksek başarı sağlanıyor!

Tedavi yöntemlerine; varis hastalığının kalsifikasyonuna ve hastanın genel sağlık durumuna göre karar veriliyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, oldukça başarılı sonuçlar alınan tedavi yöntemlerini şöyle anlatıyor:

Yaşam tarzı değişiklikleri: Kilo kontrolüne dikkat etmek ve düzenli olarak bacak kaslarını çalıştıran egzersizleri yapmak, vücudu saran kıyafetler ile yüksek topuklu ayakkabılardan kaçınmak gibi yaşam tarzında yapılacak olan değişimler hastalığın ilerleme hızını önleyebiliyor.

Medikal tedavi: Kanı kalbe taşıyan toplardamarlarda direnç artıran ilaç gruplarına başvuruluyor.

Varis çorabı: Dıştan kompresyon uygulayarak venöz sistem basıncının azaltılmasına yardımcı oluyor. Kanı kalbe taşıyan toplardamarlarda sirkülasyonu kolaylaştırarak yüzeyel damarların belirginleşmesini, büyümesini ve damarların yetmezlik derecesinin ilerlemesini önleyebiliyor.

Girişimsel tedavi: Fizik muayene ve venöz doppler USG bulgularına göre hastaya özel olarak belirlenen tedavi yöntemi uygulanıyor.

Cilt yüzeyel damar lezyonlarının tedavisinde lokal olarak iğne radyofrekans tedavisi veya skleroterapi (köpük tedavisi) yöntemlerine başvuruluyor.

Derin venöz sistem yetmezlik tedavisinde, ameliyathane şartlarında, endovenöz radyofrekans/lazer ablasyon yöntemi ile kapalı varis cerrahisinden, stripping yöntemi ile açık varis cerrahisinden faydalanılıyor.

Varisi önlemek için 8 etkili kural!

Varis ilerleyici bir hastalık olmasına rağmen alacağınız bazı önlemlerle ilerleme hızını yavaşlatabilir, hatta oluşumunu önleyebilirsiniz.  Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, varise karşı almanız gereken önlemleri şöyle özetliyor:

  • Bacak kaslarını çalıştıran yüzme ile bisiklete binme gibi egzersizler yapın ve her gün  30-40 dakika tempolu yürüyüşü alışkanlık edinin.
  • Kilo artışı toplardamar sistem basıncı üzerinde yük oluşturduğu için ideal kilonuzda kalmaya özen gösterin. Vücut kitle İndeksi’ni (BMI) 18-24 kg/m2 arasında tutmaya dikkat edin.
  • Bacaklarda ödeme neden olması sebebiyle günlük diyetinizde toplam 5 gramdan fazla tuz tüketmeyin.
  • Günde ortalama 1,5-2 litre su içmeyi ihmal etmeyin.
  • Vücudunuzu saran, sıkı ve sert kumaşlardan oluşan kıyafetlerden kaçının.
  • Baldır kas grubunu kasarak toplardamar sirkülasyonunu bozan yüksek topuklu ayakkabılar giymeyin.
  • Bir saatten fazla aynı pozisyonda hareketsiz kalmayın.
  • Bacaklarda toplardamar sirkülasyonunu düzenlemek için istirahat ederken bacaklarınızı düz uzatarak dinlenin.

“Blank Space”

8+1 Galeri ve Percepted Project iş birliğiyle gerçekleşecek “Blank Space” karma sergisi, 25 Ocak Cumartesi günü saat 18.00’da izleyiciyle buluşuyor!

Farklı pratik ve disiplinlerden gelen 11 sanatçının son dönem eserlerinden oluşan sergi, çağdaş sanatın güncel ifade biçimlerini keşfetmek isteyenler için özel bir deneyim sunuyor. Barış Köksal, Dicle Çiftçi, Elif Nil, Elif Yurtsever, Emre Yetkin (Skunkkie), Gazi Sansoy, Hülya Sözer, Pınar Birim, Şeyma Türk, Yağmur Yılan, Zeynep Abacı’nın eserlerinin yer aldığı sergi, 25 Ocak- 7 Şubat tarihleri arasında 8artı1 Galeri’de sanatseverlerle buluşacak.

“Blank Space”, sanatçıların yaratıcı süreçlerini, çağın estetik ve sosyal sorularını ele alarak, yenilikçi ifade biçimleriyle görünür kılıyor. Bu sergi, her bir sanatçının kendi “boşluğunu” nasıl doldurduğunu, disiplinlerin iç içe geçtiği bir kompozisyonun nasıl doğduğunu ve bir sanat yapıtının yalnızca bir nesne değil, bir deneyim olarak nasıl varlık kazandığını gözler önüne seriyor.

Adres: 8+1 Galeri, Zühtüpaşa Mahallesi Rüştiye Sokak Nida Çıkmazı No:2 Kalamış/Kadıköy

Açılış: 25 Ocak, 18.00

Ziyaret: 25 Ocak – 7 Şubat 2025

Meltem Erensoylu’dan muhteşem yorum “Aşk Olmayınca”

Fantezi Müziğin güçlü temsilcilerinden Meltem Erensoylu, sözleri İlkan Serdaroğlu müziği ise Niran Ünsal imzası taşıyan “Aşk Olmayınca” isimli yeni çalışmasını Grand Müzik etiketiyle müzikseverlerle buluşturdu.

Yapımcılığını Hayrettin Güneş’in üstlendiği çalışması için konuşan Erensoylu, “Aşk Olmayınca” aslında gizli ve geçmeyen bir yarım kalmışlık hikayesi. Severken vazgeçmek zorunda kalan bir kalbin çektiği sancının anneye anlatılan sessiz çığlığını duydum bu şarkı da. Şarkıyı yorumlarken ince bir kalp sızısını yoğun bir şekilde hissettim. Umarım dinleyen herkes benimle aynı duyguları hisseder” dedi.

Gamze Karta ve Oktay Kaya “Dipsiz Kuyu” da buluştu

Gamze Karta ve Oktay Kaya, dinleyicileri derin duygulara sürükleyecek yeni düetleri “Dipsiz Kuyu” ile müzik dünyasına iddialı bir giriş yaptı. Şarkının klip çekimi, 35 kişilik profesyonel bir ekibin katkısıyla 16 saatlik yoğun bir çalışma sonucunda tamamlandı. Yusufcan Özbilen yönetmenliğinde çekilen klipte ikilinin kavga sahneleri ön plana çıktı.

“Dipsiz Kuyu”, duygu yüklü sözleri ve etkileyici düzenlemesiyle dikkat çekiyor. Şarkının söz ve müziği Oktay Kaya’ya ait, düzenlemesi ise Berk Kirtiş tarafından yapıldı. Gündem Yaylı,nın keman ve Cem Şengül’ün gitar performansı şarkıya eşsiz bir derinlik katıyor. Mix ve mastering çalışmaları ise ünlü müzik prodüktörü Emre Kıral’ın imzasını taşıyor.

Ejderha temalı Rolls-Royce Phantom

Rolls-Royce, zamansız bir nezaket ve cömertlik hikayesi olan Phantom Extended Dragon modelini tanıttı.

Phantom’un 100. yıl kutlamalarına özel üretilen ve eşsiz ayrıntılarıyla dikkat çeken modelin ejderhadan esinlenen kaplama sanatında 297 bireysel parça yer alıyor.

Rolls-Royce Motor Cars, Private Office Shanghai tarafından Ejderha Yılı kutlaması olarak tasarlanan eşsiz Phantom Extended modelini tanıttı. Çin’de yaşayan seçkin bir müşteri tarafından sipariş edilen Phantom Dragon, iki ejderhanın bir inci ile olan efsanesinin modern bir yorumunu sunuyor. Bu motif Doğu Asya’da sanat, mimari ve edebiyatla kutlanan derin bir sembolizm olup büyük kültürel anlam taşıyor. Markanın zirve ürünlerinden olan bu eşsiz örnek, Ejderha Yılı’nın sonunu ve 2025’te Phantom’un 100. yıl başlangıcını görkemli bir şekilde taçlandırıyor.

Rolls-Royce Phantom

Bu özel siparişin temelinde, Rolls-Royce’un geleneksel Çin ikonografisinin hassas ve derinlemesine yorumuyla ve markanın kendine ait yaratıcı imzasıyla harmanlandığı tasarım bulunuyor. Özellikle ülkede genç tüketiciler arasında Rolls-Royce markasına artan ilgiyle birlikte, Çin kültürünün uluslararası estetikle bütünleşmesiyle ülkenin lüks sektörünün önemli bir hareket noktası haline geldi.

Çin’in en çok saygı gören sembollerini ve müşterilerinin kişisel ikonografisini etkileyici ve saygılı bir şekilde ifade etmek olduğunu söyleyen Shuai Feng (Lead Bespoke Designer, Rolls-Royce Motor Cars, Private Office Shanghai): “Bu otomobil ile, zanaatkarlarımız farklı malzemeler kullanarak, bölgenin, müşterinin ve Rolls-Royce markasının zengin mirasını yakalamayı başardı.” dedi.

Rolls-Royce Phantom

Ejderhaların dansı

Phantom Dragon’da Çin ikonografisi, aracın iç tasarımının temel öğelerine yaratıcı ve saygılı bir şekilde entegre edildi. Tasarım temasında, 3000 yıldan fazla geçmişe dayanan eski bir efsaneden ilham alınırken, bu efsanede insanlık aleminin koruyucuları olan iki ejderhanın, Tanrılar tarafından iyi işleri için kendilerine verilen kutsal bir inci anlatılıyor.

Rolls-Royce Phantom

Geleneksel motifler

Phantom Dragon’un ön konsolunda yer alan Gallery, 297 bireysel parçadan ve dört farklı ahşap türünden yapılmış özel kaplama sanatını (Marquetry) barındırıyor. Rolls-Royce’un evindeki bir zanaatkar, bu çarpıcı özelliği oluşturmak için kaplama şekillerinin ince bir şekilde kesilmesi ve el işiyle birleştirilip sabitlenmesi süreçleri dahil olmak üzere üç ay uğraştı. Sanat eseri, dönen bulutlar içinde yer alan iki ejderhayı temsil ederken, onlar da Bespoke (özel üretim) saatiyle somutlaşan inciyi koruyor. Taban katmanı dumanlı okaliptüs ahşabından işlenirken, şekillerin sınırları sadece 0.5 mm genişliğinde çınar kaplamasıyla belirginleştirildi. Bulutların dokusunun taklit edilmesi için doğal damar yapısı sebebiyle kızıl meşe kabuğu kullanıldı. Siyah Bolivar kaplamasının ‘gölgeleri’ ejderhaların yüzeyin üstünde süzüldüğü izlenimi verirken tasarımın derinlik hissi kazanmasını sağladı.

Olağanüstü ahşap işçilik bu özel siparişte yüksek parlaklığa sahip dumanlı okaliptüs unsurları ve doğal açık gözenekli dumanlı okaliptüs ahşabından şekillendirilmiş kapı panelleri gibi detaylarda kendini gösteriyor. Ön ve arkaya yatırılabilen koltuklarda sırasıyla Ardent Kırmızı ve siyah deriler kullanılırken müşterinin ailesinin adı kontrast pamuk iplikleriyle başlık kısmına eski Çin hat sanatıyla titizlikle nakşedildi.

Tema, her biri el ile takılan 24 adet kayan yıldız ile çevrilmiş 768 kırmızı ve 576 beyaz fiber optik ışıktan oluşan, iki ejderhanın soyut temsiliyle şaşırtıcı Bespoke (özel üretim) Starlight (Yıldızlı) tavan döşemesiyle devam ediyor. Phantom Extended, Iced Diamond Black rengiyle tamamlanarak kendine has ışıltılı saten bir görünüm yaratıyor.

Arda Tekin ve Dodo’dan muhteşem düet

Arda Tekin ve Dodo “Yazık Ulan” isimli şarkıya birlikte düet yaptı. Musicom Prodüksiyon etiketiyle müzikseverlerin beğenisine sunulan şarkının yapımcılığını  Harun Savaş Aksoylu ve Fatih Aksoylu  üstlendi.

Enes Bilal Taşçı yönetmenliğinde İstanbul’da kliplendiren şarkının çekimleri 24 saatte tamamlandı. Çekimler sırasında duygularını dile getiren ikili, “Seslendirdiğimiz şarkı ikimiz içinde çok uyumluydu. Muhteşem bir düet ortaya çıkardığımızı düşünüyoruz. Şarkı çıktığından beri sevenlerimizden gelen tepkilerden ne kadar doğru bir çalışmaya imza atığımızı görmüş olduk. Doğru ekiple iş yapıldığında gerçekten hedefe ulaşıldığını da bir kez daha deneyimledik. Bundan sonrası artık tamamen müzikseverlerin beğenisinde.  Umarız onlarda çok severler.”

Çağan Şengül’ün ikinci albümü “Yalnız”

Sevilen müzisyen Çağan Şengül, müzik kariyerinde yeni bir döneme imza atarak ikinci albümünü Sony Music Türkiye etiketiyle müzikseverlerle buluşturuyor.

2022’de ilk albümü olan “YANGIN” ile tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başaran sanatçı, ürettiği zamansız şarkılar ile müzik dünyasındaki yerini kalıcılaştırmayı ise kısa sürede başardı. “YANGIN” ile 200 milyona yakın dinlenmeye ulaşan Çağan Şengül, ikinci albümüne olan merakı da artırdı. “YALNIZ” adını verdiği albümde toplam 10 şarkısı bulunan sanatçı tamamen yeni bir hikâye anlatısına başlıyor. Sevilen müzisyen, albüme ait iki parça “Mağlup” ve “Artık Çok Geç”i geçtiğimiz Kasım ve Aralık ayında klipleriyle birlikte yayınlayarak albüm hikayesinin ön izlemesini müzikseverlerle buluşturmuştu. Parçalarındaki derin duyguları başarıyla yansıtan sanatçı albümdeki 9 parçanın söz ve bestesine yine kendisi imza atarken, bir diğer başarılı isim Burak Bedirli ise albümün prodüktör koltuğunda yer alıyor.

Yarıyıl tatilinin dijital bağımlılığa dönüşmemesi mümkün!

Sömestir tatili, çocukların dinlenmesi, eğlenmesi ve gelişimlerini destekleyecek aktivitelerle zaman geçirmesi için önemli bir fırsat ancak pek çok anne-baba için “ya ekrandan başını kaldırmazsa!” endişesini de beraberinde getiriyor. Zira günümüzde dijital oyunlar çocukların başlıca eğlence kaynaklarından biri haline gelmekle birlikte bu oyunların aşırı kullanımı, çocukların sosyal, duygusal ve fiziksel gelişimlerini olumsuz etkileyebiliyor. Dijital oyun disiplini ve öğretici aktivitelerle zenginleştirilen bir sömestir programının, onların sadece tatil döneminde değil, uzun vadede de sağlıklı alışkanlıklar kazanmasına yardımcı olacağını, birlikte geçirilecek kaliteli zamanın, çocukların hem psikolojisini iyileştirmeye hem de aile içi bağları güçlendirmeye katkıda bulunacağını vurgulayan  Acıbadem Maslak Hastanesi Klinik Psikolog Oğuzhan Gürdoğan “Dijital oyun disiplini, çocuğun bağımsız karar alabilme becerisini geliştirmek için bir fırsattır. Bu nedenle ebeveynlerin, dijital oyun disiplini kazandırarak çocukların sağlıklı bir oyun alışkanlığı geliştirmelerine rehberlik etmeleri önemlidir. Aşırı kısıtlayıcı kurallar yerine, çocuğunuzla işbirliği yaparak orta yolu bulmaya çalışın” diyor. Tatilin tamamen kuralsız bir dönem anlamına gelmediğini belirten Klinik Psikolog Oğuzhan Gürdoğan yarıyıl tatilinde çocuklara hem dijital disiplin kazandırmanın 6 etkili yolunu hem de ailece eğlenceli ve verimli zaman geçirmeye katkı sağlayacak etkinlikleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Klinik Psikolog Oğuzhan Gürdoğan

Klinik Psikolog Oğuzhan Gürdoğan

  • Net kurallar belirleyin

Dijital oyun süresi için net bir zaman dilimi oluşturun. Bu süreyi çocuğun yaşına ve tatildeki diğer aktivitelerine göre belirleyebilirsiniz. Oyun oynayacağı saatleri birlikte önceden planlayarak da düzensiz kullanımın önüne geçebilirsiniz.

  • Alternatif aktiviteler sunun

Dijital oyunlara harcanan zamanın yerini dolduracak keyifli ve öğretici alternatifler sunun. Örneğin; spor, sanat etkinlikleri ya da ailece oynanan masa oyunları gibi etkinlikler çocukları motive eder.

  • Eğitim içerikli oyunları teşvik edin

Oynayacağı dijital oyunları birlikte seçerek; böylece yaşına uygun ve şiddet içermeyen, zihinsel gelişimini destekleyen ve öğrenmeyi eğlenceli hale getiren oyunlara yönlendirebilirsiniz. Bu işbirliğiniz, oyun süresini daha verimli hale getirir.

  • Oyunları birlikte oynayın

Çocuğun oynadığı oyunları birlikte deneyimleyerek hem eğlenceli vakit geçirebilir hem de oyun dünyasını anlamaya çalışabilirsiniz. Bu, çocukla iletişiminizi de güçlendirir.

  • Ekran kullanımı hakkında model olun

Klinik Psikolog Oğuzhan Gürdoğan “Çocuklar, ebeveynlerinin davranışlarını model alır. Bu nedenle sizin anne-baba olarak ekran karşısında geçirdiğiniz süreyi sınırlandırmanız, çocuğunuz için olumlu bir örnek oluşturur. Örneğin; kitap okumaya teşvik etmek için kitap okumanın önemini ne kadar anlatırsanız anlatın çocukta alışkanlık yaratamayabilir. Ancak sizin düzenli şekilde kitap okumanız durumunda çocuğunuzda da bir süre sonra kitap okuma isteği uyanacak ve kitap okuma alışkanlığı kazanmasına fayda sağlayacaktır” diyor.

  • Sürekli iletişimde kalın

Dijital oyunların, çocuğunuzun diğer alanlardaki işlevselliğini (akademik başarı, sosyal ilişkiler vb) nasıl etkilediği hakkında kendisiyle açıkça konuşun. Ona sorumluluk bilinci aşılamaya çalışın.

Sömestir tatilinde eğlenceli ve öğretici bir tatil için öneriler!

Klinik Psikolog Oğuzhan Gürdoğan ”Tatil, tamamen kuralsız bir dönem anlamına gelmemelidir. Belirli bir rutin, çocuğun hem rahatlamasını hem de tatil boyunca düzenli bir şekilde zamanını yönetmesini sağlar. Aynı zamanda sömestir tatilinde çocukla birlikte kaliteli zaman geçirmek, kendini daha değerli ve güvende hissetmesine olanak tanır, yeni döneme daha motive bir şekilde başlamasına yardımcı olur” diyor. Gürdoğan, anne-babaların sömestir tatilinde çocuklarıyla yapabilecekleri, onların fiziksel, psikolojik ve zihinsel gelişimlerini destekleyen önerilerini şöyle sıralıyor;

  • Birlikte doğa yürüyüşleri yaparak fiziksel aktiviteyi teşvik edebilir, çevre bilincini artırabilirsiniz.
  • İlgi alanına ve yaşına uygun kitaplar seçip birlikte okuma saatleri yaparak dil becerilerini geliştirebilirsiniz.
  • Resim yapmak ya da fotoğraf çekmek gibi aktiviteler de çocuğun kendini ifade etmesine fayda sağlayacaktır.
  • Ayrıca çocuğunuzla birlikte yemek yapmak hem eğlenceli hem de öğretici bir aktivite olacak, yaşına uygun vereceğiniz görevler özgüvenini artıracaktır.
  • Satranç, bulmaca, sudoku veya yapboz gibi oyunlarla da problem çözme becerilerini geliştirebilir ve bilişsel gelişimini destekleyebilirsiniz.

Wrangler’den Sevgililer Günü’ne renk katan hediyeler

Wrangler, farklı ihtiyaçlar doğrultusunda çeşitli temalara ayrılmış Kış 2025 koleksiyonunun dinamik tasarımlarıyla Sevgililer Günü’ne renk katıyor.
Bomber ve desenli ceketler, farklı kullanım şekilleri sunan çift taraflı puffer montlar ve çıkarılabilir kapüşonlu parkalar, sevdiğiniz kişiye fonksiyonel bir hediye seçmenize fırsat tanıyor. Spor-şık ceketler ve çift dokulu, sherpa detaylı montlar da hem kadın hem de erkeklerin Sevgililer Günü görünümünü tamamlamayı bekliyor.

Slim fit veya kalın gömlekler, geniş bir renk skalası bulunan oduncu gömlekleri gündüzden geceye geçişi kolaylaştıracak hediye alternatiflerinin başında gelirken, logolu sweatshirt’ler ile yarım ve tam fermuarlı trikolar aşkın zamansızlığına vurgu yapıyor.

Sherpa ceketler ve sezonun “cozy” havasını yansıtan tasarımlar, 14 Şubat’ı sıcak esintiler eşliğinde geçirmenizi sağlıyor. Fermuarlı sweatshirt’ler, bol paçalı eşofman altları ve metalik renklerde puffer ceketler ise konfora öncelik veren kadınlar için mükemmel birer Sevgililer Günü hediyesi oluşturuyor.

Güncel Gürsel Artıktay ile “Her Şey Yolunda”

Güncel Gürsel Artıktay, heyecanla beklenen “Başka Bir Yerde, Başka Bir Rüzgârda” albümünden önce gelen üçüncü şarkısı “Her Şey Yolunda” ile müzikseverlerle buluşuyor.

Sözleri ve bestesi Güncel Gürsel Artıktay ait olan “Her Şey Yolunda”, Kerem Çakıroğlu’nun düzenlemesiyle birlikte ikilinin muazzam uyumu ve özgün sound’u ile dinleyicileri derinlemesine etkiliyor. “Her Şey Yolunda”, baharın taze havasıyla başlarken, şarkının sıcak melodisi ve derin anlamı, her şeye rağmen hayatta kalan umudu ve dayanışmayı yansıtıyor. Güncel Gürsel Artıktay şarkısı hakkında şu ifadeleri paylaşıyor: “Tanıdık bir nefesle ve baharın kokusuyla başlayan hikaye, umudu yine bu topraklardan yeşertiyor. Bu güneş, ona dokunmak isteyenleri sıcacık sararken, gözlerini kamaştırıyor. Gözlerimizde bir ışık, içimizde bir ferahlık beliriyor. Kadehlerimizi doldurup, ekmeğimizi paylaştığımız bu sofrada aklıma düşüyorsan eğer, her şeye rağmen: ‘Her Şey Yolunda.'” Sanatçının yakında çıkacak albümü “Başka Bir Yerde, Başka Bir Rüzgârda”, Anadolu’nun unutulan itibarını yeniden hatırlatmayı hedeflerken, kadim toprakların kültürel mirasına saygı duruşunda bulunuyor. Albüm, zamanın ve mekanın sürekli bir akış içinde olduğunu, bu değişimlerin kaçınılmaz bir şekilde umut barındırdığını vurguluyor.