Bu yaz tatil yaptınız mı?
Dünyanın önde gelen pazar araştırma şirketlerinden Ipsos, tüketicilerin tutum ve davranışlarını, yaşam tarzlarını ve değişen alışkanlıklarını yakından izlemeye devam ediyor. İçinde bulunduğumuz küresel krizler, ekonomik koşullar ve değişen öncelikler, Türk halkının tatil alışkanlıklarını geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da etkiliyor. Bu araştırmada, toplumun bu yaz tatil yapma eğilimi, tatil planlarına dair tutumları ve beklentileri ile bu kararların altında yatan neden ve sonuçlar verilerle açıklanıyor. Tatil sadece deniz, kum, güneş ve otel konaklamasından ibaret olmadığını, bireyler açısından ayrı ayrı anlam ifade ettiğini veriler ışığında görüyoruz. Kimisi için lüks bir otel, gündelik işlerden kaçıp rahatlamak demekken, kimisi için doğa tatilinde kamp yapmak ya da kültür turlarıyla tarihi yerler keşfetmek, tatil anlamında büyük keyif olduğu ifade edilebiliyor. Diğer bir taraftan da ; tatil, memlekete veya köy ziyareti anlamına da geliyor. Kısaca bireylerin kendini iyi hissettiği yerde, insan ruhuyla bedenini buluşturmaya, yenilenmeye yer açma ihtiyacını gideriyor. Geçtiğimiz yıl ve bu yılki verileri karşılaştırdığımızda; geçtiğimiz yıl olduğu gibi her on kişiden altısı bu sene yaz tatili yapmadığını ve yapmayı da düşünmediğini belirtiyor. Geçen yıla kıyasla, tatile çıkmayanlar arasında tatil planlayanların oran ise düştü. (2024 :%20 vs 2025 :%24)

Tüm dünyada yaşanan çoklu krizler ve ekonomik dalgalanmalar, insanların bütçelerini gözden geçirmesine neden oluyor. Artan fiyatlar ve enflasyon, eskiden mümkün olan tatil seçeneklerini lüks hale getirebiliyor. Bu yüzden birçok kişi, tatil yapmak yerine mevcut birikimlerini korumayı veya temel ihtiyaçlara yönelmeyi tercih edebiliyor.

Her on kişiden birinin geçen sene yurt dışında tatil yaptığını ifade etmesi de, önemli bir trende işaret ediyor. Yurt içinde tatil yapmanın maliyetinin, bazı yurt dışı destinasyonlarla karşılaştırıldığında daha yüksek olması. Özellikle komşu ülkelerde veya vize gerektirmeyen bölgelerde, uygun fiyatlı paket turlar veya konaklama seçenekleri bulunabiliyor. Yurt içinde popüler olan destinasyonların kalabalık olması veya bireylerin kişisel tatil anlayışına uymaması durumunda, insanlar daha sakin veya farklı bir atmosfer arayışıyla yurt dışı seçeneklerine yönelebiliyor. Tüketici tutum davranışlarında bu tutumlar; turizm sektörünü yurt dışı odaklı kampanyalar geliştirmeye veya yurt içi destinasyonlarda rekabetçi fiyatlar sunmaya teşvik edebilir. Aynı zamanda, seyahat alışkanlıklarının ve önceliklerinin zamanla nasıl değiştiğini de gösteriyor.

Kendi gelirleriyle tatil yapabilen bireylerin sayısının artmasıyla birlikte, otel veya pansiyon gibi yerleri tercih ederek daha bağımsız ve rahat bir tatil deneyimi arayışına doğru bir geçiş olduğu rakamlara bakıldığında net bir şekilde ortaya çıkıyor. Bu, kişisel harcama gücünün artmasının doğrudan bir yansıması. Otellerin ve pansiyonların sunduğu hazır hizmetler, özellikle yemek, temizlik ve aktivite gibi konularda tatilcilere büyük kolaylık sağlıyor. Aile evinde bu hizmetlerin genellikle kendisi tarafından karşılanması, tam anlamıyla “dinlenme” amacıyla yapılan bir tatil beklentisini karşılamakta zorlanabiliyor. Aile evinde tatil yapmak, ekonomik açıdan avantajlı olsa da, kişisel alandan feragat etmeyi gerektirdiğinden tercih sıralamasında geriliyor.

Bu sene daha fazla kişinin tatil masraflarını kendi imkanlarıyla karşıladı. Kişisel finansal durumun geçen seneye göre daha farklı bir trende geçtiği de veriler arasında öne çıkan başlıklardan. Bu durum, bireylerin gelirlerinde artış, daha iyi bir bütçe yönetimi veya tatil için daha önceden birikim yapabilme yeteneği gibi faktörlerden kaynaklanabilir. Aileden borç alma ihtiyacının azalması, genç nesillerin veya çalışan kesimin ekonomik olarak daha güçlü bir pozisyona doğru bir yükselen ivme gösteriyor denilebilir.

Ipsos’un Türkiye CEO’su Sidar Gedik, Gündeme Dair Araştırma Verilerini Şöyle yorumladı; Ipsos olarak Gündeme Dair araştırmamızda katılımcılara “Son günlerde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?” diye sorduğumuzda uzun süredir yanıtlar değişmiyor; yorgun, bıkkın ve endişeli. Bu duygular, adeta üzerimize sinmiş durumda. Yılın yorgunluğunu geride bırakmak ve tazelenmek için ihtiyaç duyduğumuz yegane şeylerden biri ise hayatın olağan akışına ara vererek yaz tatili yapmak.
Geçtiğimiz bir kaç senedir yaz tatiline ilişkin sorular soruyoruz. Bu yıl her on kişiden altısı bu sene yaz tatili yapmadığını ve yapmayı da düşünmediğini belirtiyor. Bu oranda geçtiğimiz yıla kıyasla bir değişiklik yok.
Tatil yapanlar ya da yapabilenler bunu sürdürüyor (on kişiden sekizi), tatil yapmayan ya da yapamayanlar da buna isteyerek veya mecburen devam ediyorlar. Geçen yıl yaz tatil yapamayan her on kişiden yedisi bu yıl da yaz tatil yapamayacağını belirtiyor. Yaz tatili yapamamanın en önemli nedeni olarak geçtiğimiz seneye benzer şekilde ekonomik koşullar öne çıkıyor. Yaz tatili yapamayan her on kişiden dokuzu ekonomik sebeplerle tatil yapamadığını ifade ediyor.
Yurt içinde tatil yapanların oranı doğal olarak çok daha yüksek. Geçen sene olduğu gibi bu sene de her on kişiden dokuzu yurt içinde tatil yapmış. Ailelerinin yanında yaz tatili yapanların oranı geçtiğimiz seneye kıyasla düşerken, yurt içinde otel ve pansiyonda kalmayı tercih edenlerin oranında belirgin şekilde bir artış görüyoruz. Her on kişiden yedisi yaz tatil bütçesini kendi gelirinden karşıladığını ifade ediyor. Geçen yıla kıyasla ailelerinden borç alanların oranı daha düşük ancak bankalardan kredi alanların oranı artmış durumda.
Ekonomik koşullar ne kadar zorlu olursa olsun, insanın kendine ayırdığı küçük bir mola hayatında büyük bir fark yaratıyor. Hayatın rutin ve yoğun akışından uzaklaşarak, tazelenmek, zihnimizi dinlendirecek anlara alan açmak her zamankinden daha kıymetli. Bulgular, yaz tatilinin pek çok kişi için ekonomik koşulların etkisiyle ertelenen veya vazgeçilen bir plan haline geldiğini ortaya koyuyor.






