Yazılar

Doğada denge ve farkındalık: DuoX Club Duja Chalet’de başlıyor

Duja Hotels’in yeni wellness ve spor konsepti DuoX Club, 19–21 Aralık 2025 tarihleri arasında Sarıkamış’taki Duja Chalet’de ilk etkinliğiyle misafirlerini ağırlıyor. Doğayla iç içe bir ortamda gerçekleşecek bu özel buluşma, beden, zihin ve ruh dengesini yeniden keşfetmek isteyenlere ilham veriyor.

DuoX Club, iyi oluşu bir hedef değil, bir yaşam biçimi olarak tanımlıyor. Yoga, nefes ve doğa temelli programda katılımcılar, üç gün boyunca dönüşüm odaklı bir deneyim yaşayacak. Etkinlikte Ece Vahapoğlu yoga seanslarıyla, Doruk Taraktaş ise Wim Hof Metodu ile nefesin ve dayanıklılığın gücünü katılımcılara aktaracak.

Duja Chalet Sarıkamış, modern dağ evi konsepti ve huzurlu atmosferiyle bu deneyime ev sahipliği yaparken, DuoX Club ilerleyen dönemlerde Duja Hotels’in diğer lokasyonlarında da farklı temalarla devam edecek.

Detaylı bilgi ve kayıt için: dujachalet.com

3D animasyonlu “Mustafa Kemal” filmi

Cumhuriyetin 102. yılı kutlamaları kapsamında, Atatürk’ün gençlik yıllarını anlatan 3D animasyon filmi “Mustafa Kemal” için özel bir kampanya başlatıldı. Film, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı haftası boyunca tüm sinema salonlarında sabit 120 TL bilet ücretiyle izlenebilecek.

Yapımcı Kamuran Ayna, “Hiçbir gencimiz lideriyle buluşmaktan mahrum kalmayacak” diyerek kampanyanın amacını vurguladı. TME Films Dağıtım Müdürü Can Şakar ise, “Cumhuriyetimizin 102. yılı onuruna herkes bu yolculuğa eşlik edebilsin istedik” dedi.

Filmin Konusu Yavuz, Mine ve Nihat’ın geliştirdiği robot Miniya kontrolden çıkınca ekip, zaman makinesiyle geçmişe giderek Mustafa Kemal’in liderlik yolculuğuna tanıklık eder. Atatürk’ten aldıkları ilhamla kendi zamanlarına dönerek robot ordusuna karşı mücadeleye hazırlanırlar.

Film, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin kazanımlarını yansıtan pedagojik bir yapıya sahip. Yönetmenliğini H. Orkun Eser’in üstlendiği, senaryosu Ali Hakan Kaya ve Sinem Doğangönül’e ait olan yapım, yapay zekâ destekli prodüksiyonla hazırlandı.

Kaya Başaran “Savcı ve Mahkûm”

İş insanı ve yazar Kaya Başaran’ın kaleme aldığı Savcı ve Mahkûm, kısa sürede en çok satanlar listesine girerek büyük ilgi gördü. Alaska Yayınları’ndan çıkan kitap, sürükleyici hikâyesiyle sadece okuyucuların değil, dizi yapımcılarının da dikkatini çekti.

Adalet ve vicdan temalarını işleyen roman, genç bir savcı ile haksız yere mahkûm edilen bir adamın kesişen hayatlarını konu alıyor. Kaya Başaran’ın edebi başarısı, televizyon dünyasında da ses getirmeye hazırlanıyor.

Gökçen Uyanık “Küllerimden Doğdum”

Anne ve baba boşandığında, gerçekten sadece birbirlerinden mi ayrılırlar? Peki ya o ayrılığın ortasında kalan çocuklar… ve onların sessizce izlediği, anlamaya çalıştığı dünya? “Küllerimden Doğdum”, anne ve çocuk arasındaki kopmaz bağı, evliliğin yıkıntıları altında ezilmemeye çalışan bir annenin gözünden anlatıyor.

Yazar Gökçen Uyanık, kendi benliğini, anneliğini ve kadını olma kimliğini yeniden inşa eden bir karakter aracılığıyla kadın dayanıklılığını ve çocuğuna duyulan koşulsuz sevgiyi anlatıyor. Kitap, anne-çocuk bağını, bir kadının kendi karanlığından çıkarken nasıl ışık bulduğunu, umudu ve yeniden başlama cesaretini yalın ama sarsıcı bir dille gözler önüne seriyor.

Nurullah Kadirioğlu “Şehir, Zaman, Kadın”

Gazetecilik kariyerine TRT’de başlayan, uzun yıllar televizyonculuk ve akademisyenlik yapan Nurullah Kadirioğlu’nun şiir kitabı “Şehir, Zaman, Kadın” okuyucuyla buluştu.
Kadirioğlu, şiirlerinde insanın gerçekliği anlama çabasını iki yönlü bir yolculuk olarak ele alıyor: Biri bilinmeyenleri çözmeye çalışan aklın yolculuğu, diğeri ise insanın kendini, varlığını ve değerini anlama yolculuğu. Şair, sanatın ve şiirin özgürleşme isteğinden doğduğunu vurguluyor.
Şair, “İkinci yeni alkol vesaire” dizesiyle yaşanmışlıklara göndermede bulunurken, “hadi bana yahû” çağrısıyla da aşka ve hayata bir davet çıkarıyor.

Ali Emre “Sarnıç”

Ali Emre’nin “Sarnıç” başlıklı kişisel sergisi, İBB Miras dokunuşuyla koruma altına alınan Gülhane Sanat’ta sanatseverlerle buluşuyor.

Resimlerinde özgün bir dil geliştiren sanatçı, sergi için sarnıcın atmosferine özel olarak ürettiği çalışmalarda balıkları ve suyun hareketini merkeze alıyor. Sanatçının denizle kurduğu kişisel bağın ve sahille iç içe geçen yaşamının izlerini taşıyan eserler, hem sanatçının hem de mekânın hafızasına bir yolculuk sunuyor. İBB Kültür ve İBB Miras’ın katkılarıyla gerçekleşen “Sarnıç” sergisi, 18 Ocak’a kadar pazartesi hariç her gün 10.00-18.00 saatleri arasında Gülhane Sanat’ta ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.

Beyazıt Öztürk heykeltraş oldu

Şovmen Beyazıt Öztürk, çağdaş sanata odaklanan ve kültürel üretimi uzun süredir destekleyen Borusan Otomotiv için özel bir heykel tasarladı.

Yaklaşık 1,60 metre boyutundaki eser, İstinye Borusan Otomotiv showroom’unda kalıcı olarak sergilenecek.

Projede, Beyazıt Öztürk’ün tek eserlik heykel çalışmasının üretimi, Borusan Otomotiv ekibiyle birlikte yürütüldü. Bu çalışma, sanatçının ilk kez kurumsal bir markanın mekanında sergilenen heykel projesi olma özelliğini taşıyor.

Beyazıt Öztürk’ün eseri, çağdaş sanat ile kurumsal yapıların kurduğu diyaloğa dikkat çeken özgün bir örnek olarak öne çıkıyor. Eser, kurumun sanata bakış açısını ve kültürel üretime verdiği önemi yansıtırken; sanatseverlere, Türkiye’de sanata uzun vadeli katkı sunan kurumların vizyonunu deneyimleme imkânı tanıyor.

Sağlık ürünlerinde tercih marka ve doktor ürünleri

Pazar araştırmaları global lider araştırma şirketi Ipsos; ülkemizdeki hanelerin sağlık bilinci ve satın alma davranışlarını ölçümledi. Bir kurumsal sosyal sorumluluk ilkesi ile doğru ve gerçek bilimsel verileri içeren; Tüketici Sağlığı Paneli verilerini kamuoyuyla paylaştı. 2025 itibarıyla 10 bin haneden oluşan devasa örneklem üzerinden düzenli olarak takip edilen pazarın bilimsel göstergeleri, pandemi sonrası ivmelenen sektörün ulaştığı kritik noktaları ortaya koyuyor. Açıklanan verilere göre; altı aylık dönemde Türkiye’deki her 10 haneden yaklaşık 9’u en az bir tüketici sağlığı ürünü satın alarak, pazarın penetrasyon derinliğini rekor seviyeye taşıdı. Toplamda yaklaşık 173 milyon adet sepet ile sonuçlanan bu yoğun ilgi, sektörün hızla büyüdüğünü ve çeşitlendiğini gösteriyor. Ipsos Tüketici Panelleri, bu dinamik büyümenin iki temel eksende gerçekleştiğini vurguluyor: Yüksek Erişilebilirlik ve Profesyonel Rehberlik. Ürünlerin market raflarına ve online platformlara hızla yayılması, pazarı hızlı tüketim ürünleri (FMCG) dinamiklerine yaklaştırırken; marka tercihlerinde tüketicinin hala yüksek oranda doktor tavsiyesi ile hareket etmesi, bilginin ve güvenin satın alma kararındaki kritik rolünü koruduğuna ışık tutuyor.

Ipsos Türkiye

Bu büyük resmin detaylarına incelendiğinde, pazarın en temel ve yaygın kategorilerinden olan ağrı kesici ürünleri dikkat çekmektedir. Kasım 2024 – Nisan 2025 döneminde Türkiye’deki her 10 haneden yaklaşık 8’i en az bir kez ağrı kesici satın aldığı izlenmiştir. Bu durum pazarın ne denli yaygın ve sürekli bir ihtiyaca yanıt verdiğini göstermektedir. Ancak erişilebilirlikteki bu artışa rağmen, tüketicinin marka seçiminde profesyonel rehberliğe olan bağlılığı bu kategoride zirveye ulaşmaktadır. Veriler, ağrı kesici satın alımlarında her 10 alımın 8’inde marka tercihini doktor tavsiyesinin belirlediğini ortaya koymaktadır. Bu sonuç, ağrı kesiciler gibi doğrudan sağlıkla ilişkili ürünlerde, kolaylık faktörünün ötesinde, uzman görüşünün hala en güçlü güven ve karar mekanizması olduğunu kanıtlamaktadır. Bu yüksek oran, ilgili markalar için doktor tavsiyesi ekseninde oluşturulacak stratejilerin hayati önem taşıdığını net bir şekilde işaret etmektedir.

Ipsos Türkiye

 Ipsos’un Türkiye CEO’su Sidar Gedik, araştırma verilerini şöyle yorumladı; 

“Ipsos Tüketici Panelleri olarak, Türkiye’nin tüketici sağlığı trendlerini, 2025 yılı itibarıyla 10 bin haneden oluşan geniş bir örneklem üzerinden düzenli olarak takip ediyoruz. Özellikle pandemi döneminin de getirdiği ivmeyle birlikte, giderek çeşitlenen ve her geçen gün daha fazla hızlı tüketim ürünleri dinamiklerine uygun gelişme gösteren tüketici sağlığı ürünleri, Kasım 2024–Nisan 2025 altı aylık döneminde iki temel unsurla ön plana çıkıyor: İlki, giderek artan çeşitlilik ve marketlerde bile satılır, online kolaylıkla alınabilir hale gelen ürünlerle gelen yüksek erişilebilirlik. İkincisi ise buna karşın hala yüksek oranda doktor tavsiyesi ekseninde şekillenen marka tercihleri Veriler, altı aylık süre zarfında her 10 haneden 9’unun en az bir tüketici sağlığı ürünü satın aldığını gösteriyor. Bu dönemde her 10 haneden 8’i en az bir ağrı kesici ürün; 7’si vitamin veya gıda takviyesi; 6’sı ise dermokozmetik/dermatolojik ürün aldı.

Ipsos’un Türkiye CEO’su Sidar Gedik

Yüksek alım oranları, birkaç farklı ürünü birlikte kullanan hane oranının da oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Ağrı kesici alımının ortalama sıklığı, hane başına 5–6 haftada bir gerçekleşiyor. Ancak Türkiye’de 3 milyon hane için bu sıklık, 2 haftada 1 ya da daha yoğun! Ağrı kesicilerde, doktor tavsiyesine bağlı olarak marka seçimi yapmak şaşırtıcı olmasa da, oran %80 ile çok yüksek bir seviyede bulunuyor. Doktor tavsiyesinin yoğunluğu ile birlikte, hanelerin marka sadakati tartışmalı bir başlık; çünkü 6 aylık dönemde yaklaşık 4 kere gerçekleşen alımın 3’ünde birbirinden farklı markalar alınıyor! Bu da hem doktor tavsiyesi oranlarının markalara göre değiştiğini, hem de hanelerin kullanıma bağlı olarak bir sadakat geliştirerek devam etmediklerini gösteriyor. Artık marketlerde bile erişilebilir hale gelen vitamin, gıda takviyeleri ve dermokozmetik/dermatolojik ürünler için hâlâ ana alışveriş kanalı fiziksel mağazalar. Ortalamada 10 alımın sadece biri online kanallardan gerçekleşse de, yıl içinde özellikle Black Friday gibi kampanya dönemlerine bağlı olarak bu oran ciddi yükselişler gösterebiliyor ve dönemsel olarak payını ikiye katlayabiliyor. Bu veri, Türkiye’de tüketici davranışlarının hem fiziksel hem de online alışveriş kanallarında değişkenlik gösterdiğini ve kampanyaların bu geçişleri etkilediğini ortaya koyuyor.” dedi…

Tüketici içeceksiz yemek siparişi veriyor!

Ev dışı yemek siparişlerinde bireyler %38 daha fazla ödeme yapmamak için “içeceksiz” siparişe yöneliyor.

Türkiye’nin hızla büyüyen hazır yemek ve ev dışı tüketim pazarındaki dinamikleri, dünyanın ve ülkemizin lider araştırma şirketi; Ipsos Yeme-İçme Paneli’nin en güncel verileri ile izleniyor. Yapılan araştırmaya göre; tüketiciler artık ev dışı sipariş sepetlerini daha bilinçli yönetiyor. Bu önemli eğilimi Ipsos’sun bilimsel veriye dayalı bireylerin ifade, tutum ve davranışlarının incelendiği panel raporu ile ortaya koyuyor.

Panel sonuçlarına göre, içeceksiz yemek siparişi yükselişteBunun temel nedeni; İçecekli siparişler, ortalama olarak %38 daha fazla ödemeye yol açıyor olması… Bu maliyet farkı, tüketicileri ev dışı tüketim kararlarında “içeceksiz” sipariş vermeye ve bütçelerini optimize etmeye yönlendiriyor. Ipsos verileri, bu stratejik tasarruf eğiliminin sektördeki geleceği nasıl şekillendireceğine işaret ediyor.

Hazır Yiyecek Pazarında Hacim ve Harcama Artışı… Genel tüketim eğilimlerine ilişkin bulguları, pazarın hacimsel ve parasal olarak büyümeye devam ettiğini doğruluyor. Hazır yiyecek ve içecek tüketimleri, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %3 oranında artış gösterdi. Haziran 2025 dönemi verilerine göre, bir birey ayda ortalama 30 kez hazır yiyecek ve içecek tüketimi gerçekleştirirken, bu tüketimlere toplamda 7.489 TL harcadı. Bu rakamlar, tüketicinin ayda yaklaşık 5 kez ev dışı tüketim yaptığını ve tek seferde ortalama 254 TL ödediğini ortaya koyuyor. Bu yoğunluk ve yüksek harcama, hazır yemek pazarının Türk tüketicisinin günlük yaşamındaki merkeziyetini gözler önüne sermektedir.

Ipsos Türkiye

Tüketim Kanallarında Dağılım Nasıl ? Mekânda tüketim liderliğini sürdürüyor. Tüketicilerin hazır yiyecek ve içecekleri nasıl edindiğine bakıldığında, mekân içi tüketimin ezici liderliği dikkat çekiyor. Yapılan her 100 hazır yiyecek ve içecek tüketiminin 64’ü mekânda gerçekleştirilirken, eve sipariş ve gel-al yöntemleri arasındaki denge de netleşiyor. Eve sipariş yöntemiyle gerçekleşen tüketimlerin oranı %17 iken, tüketicinin mekâna giderek siparişini aldığı gel-al (take-away) yöntemi %19 ile eve siparişin hemen önünde yer alıyor. Bu dağılım, fiziksel mekânların sosyal deneyim ve hızlı ulaşılabilirlik açısından hala pazarın ana damarı olduğunu gösteriyor.

Ipsos Türkiye

Restoran tipleri çoğalıyor… Hazır yiyecek ve içecek tüketimindeki restoran tercihlerinde, genel çeşitlilik geçen yılki seviyelere benzer kalırken, ortalama bir birey Ocak-Haziran 2025 döneminde yaklaşık 7 farklı restoran tipinden tüketim gerçekleştirdi görülüyor. Ancak, tüketim tipleri içindeki paylar önemli bir değişime bir trendin başlangıcına bir yönelimin sinyaline ışık tutuyor.  Geçen yıl tüketimlerde en yüksek paya sahip olan Kebapçılar%19,4’ten %12,1’e düşerek belirgin bir kayıp deneyimlerken, bu düşüşten en çok faydalanan restoran tipi Lokantalar oldu. Lokantalar, payını önemli ölçüde artırarak %15,6’dan %18,7’ye yüksedi ve en üst sıraya yerleşti. Her 100 tüketimden 19’u bu geleneksel mekânlarda gerçekleşti. Bu değişim, tüketicinin tercihlerinde hızlı kebap yerine, esnaf lokantası tarzı daha geleneksel, ev yemekleri ve uygun fiyatlı seçeneklere yöneldiğini ortaya koydu. Kafeler/Tatlıcılar/Fırınlar da paylarını artırarak yükselişe geçerken %9,2’den %10,9’a, Fast Food ve Diğer kategorilerindeki paylar geçen yıla yakın seviyelerde kaldı.

Ipsos Türkiye

Ipsos Türkiye

 Burger Pazarında Kırmızı Et-Tavuk Burgere yeniliyor. Hazır yemek pazarında en yüksek büyüme oranlarından birini yakalayan Hamburgerler %24 büyüme kategorisinde, tüketici tercihleri belirgin bir dönüşüm izleniyor. Türk toplumu ağırlıkla vaz geçemediği tercihi kırmızı et liderliği de sarsılıyor. Genel büyüme verisine göre,Tavuk Burger, kırmızı etin bir adım önüne geçerek popülaritesini artırmış ve pazarın ana itici güçlerinden biri haline gelmiştir. Tüketicilerin bu kategoride hem lezzet hem de maliyet/sağlıklı beslenme algısı açısından tavuk ve vegan alternatiflere yöneldiği söylenebilir.

Ipsos Türkiye

Ipsos Türkiye

 Ipsos’un Türkiye CEO’su Sidar Gedik, araştırma verilerini şöyle yorumladı; 

“ Tüketici trendlerine dair en gözleme açık davranışlardan biri de dışarıda yeme-içme konusudur. Ipsos Yeme-İçme Paneli’nin son verileri, Türkiye’de hazır yemek tüketim eğilimlerini inceleyerek bu gözlemlerin verilere dayanan gerçeklerini ortaya koyuyor.

Türkiye’yi cinsiyet, yaş, sosyo-ekonomik statü ve bölge bazında temsil eden, 14 yaş üzeri 3.500 bireyle gerçekleştirilen çalışma sonuçlarına göre Ocak-Haziran 2025 döneminde, kişi başı ayda yaklaşık 5 kez hazır yeme-içme gerçekleştiği ve her seferinde ortalama 254 TL harcandığı görülüyor. Hazır yiyecek ve içecek tüketimi, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %3 artıyor. Bireylerin %64’ü bu tüketimlerini mekânın kendisinde gerçekleştirirken, %17’si eve sipariş vermeyi ve %19’u gel-al yöntemini tercih ediyor.

Ipsos Türkiye

Piyasadaki fiyat artışlarına karşılık, tüketicilerin bütçesindeki harcama kısıtları; tüketimde daha uygun alternatifler sunabilen lokantaların liderliği ele geçirmesine neden oluyor: İlk 6 ayda her 100 tüketimden 19’u lokantada, 12’si kebapçı-lahmacuncuda, 11’i ise dönerci-iskendercide gerçekleşiyor. Lokantalardan sonra en büyük pay artışı simitçilerde görülmekte. Pay artışı dikkat çeken hamburgercilerde ise tavuk burger tercihinin kırmızı etin önüne geçmesi, yine ekonomik koşullara bağlanabilecek bir trend olarak öne çıkıyor.
Ekonomik baskı altındaki davranışın bir başka göstergesi de her üç yemekten birine eşlik eden içeceğin giderek yemekten uzaklaşmasıdır: Sadece yiyecek içeren siparişler, içecek eşlikli siparişlere göre %38 daha fazla ödemeye yol açıyor ve bu durum içeceksiz tüketimin artmasına neden oluyor. İçeceklerden elde edilen kârın buradaki ciro kaybını ne oranda karşıladığı, restoranlar için önemli bir araştırma konusu ve olası aksiyon noktası olma niteliği taşıyor.
Tüketiciler, tüketim sayısı olarak henüz hazır yeme sektöründen uzaklaşmasa da bu tüketimin niteliğinin önemli değişimlere uğradığı açık. Bu değişimlerin nasıl devam edeceğini ve kalıcı olup olmadıklarını ilerleyen dönemlerde hep birlikte göreceğiz.

Organ Bağışı Haftası’nda müzik, umut ve iyilikle buluşuyor…

Organ Bağışı Haftası kapsamında düzenlenen ‘Yaşam En Güzel Miras’ Ayda1Detoks konseri, 04 Kasım 2025 tarihinde Jolly Joker Vadistanbul sahnesinde gerçekleşecek.

Yaşamın değerine dikkat çekmek ve organ bağışı farkındalığını artırmak amacıyla düzenlenen gecede müzik, umut ve iyilik aynı sahnede buluşacak. Etkinlikten elde edilecek gelir ile fidan dikilecek ve organ bağışı bilincinin yaygınlaştırılması hedeflenecek.

Her yıl 3–9 Kasım tarihleri arasında kutlanan Organ Bağışı Haftası, toplumda organ bağışı bini artırmak ve daha fazla kişinin yaşam kurtaran bu adımı atmasını teşvik etmek amacıyla düzenlenir. Türkiye’de her yıl binlerce hasta organ nakli beklerken, bu hafta boyunca gerçekleştirilen etkinlikler; bilgilendirme kampanyaları, konserler, seminerler ve sosyal sorumluluk projeleriyle organ bağışının önemine dikkat çekmeyi hedefler.

Etkinlik kapsamında her bilet, bir fidan olarak katkı sağlarken, gece boyunca organ bağışı hakkında bilgilendirme yapılacak.

📅 Etkinlik Detayları

  • Tarih: 4 Kasım 2025
  • Yer: Jolly Joker Vadistanbul
  • Kapı Açılışı: 20.00
  • Bilet Satış: Biletix ve Jolly Joker Gişeleri