Yazılar

Masal, yeni teklisi “Yandım”

Pop müziğin genç ve üretken ismi Masal, yeni teklisi “Yandım” ile müzik yolculuğuna hız kesmeden devam ediyor.
“Gidiyorum” ve “Yalan Yok” gibi dikkat çeken şarkılarıyla kısa sürede geniş bir dinleyici kitlesi edinen Masal, bu kez “Yandım” ile dinleyicileriyle duygusal bir bağ kurmayı hedefliyor.
Sony Music Türkiye etiketiyle yayınlanan şarkı, Masal’ın hem vokal gücünü hem de duyguları yoğun şekilde aktarma becerisini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Aşkın kırılma anlarını zarif bir üslupla işleyen “Yandım”, modern pop altyapısı ve sade düzenlemesiyle Masal’ın müzikal vizyonuna yeni bir boyut katıyor.
Duygusal yoğunluğu ve ritmik yapısıyla dinleyiciyi ilk anda içine çeken şarkı, Masal’ın anlatımındaki içtenliğiyle de fark yaratıyor.

Hande Mehan, Teoman’ın şarksı “Aşk Kırıntıları”na hayat verdi

Hande Mehan, Teoman’ın unutulmaz şarkılarından “Aşk Kırıntıları”nı yeniden yorumluyor. Naif ve etkileyici sesiyle son zamanların dikkat çeken ismi Hande Mehan, ses getirecek bir düzenleme ile Sony Music Türkiye etiketiyle dinleyicileriyle buluştu. Teoman’ın 2005 yılında yayımlanan albümünde yer alan klasikleşmiş “Aşk Kırıntıları” parçasını yeniden seslendiren Mehan’a düzenleme ve mix’te Miraç Yavuz eşlik ediyor. Sony Music Türkiye etiketiyle yayınlanacak şarkı ve klibi, 9 Mayıs itibarıyla tüm dijital müzik platformlarında dinleyicilerle buluşacak.

Yiğit Seferoğlu’ndan ayrılık şarkısı “Acı Türkü”

Aranjör ve vokal Yiğit Seferoğlu, ‘’Acı Türkü’’ isimli yeni şarkısını Hoze etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu.

2016 yılından itibaren solo olarak şarkılar yayımlamaya devam eden ve bir yandan da prodüktör ve aranjör koltuğunda oturduğu birbirinden farklı projelerle çok yönlülüğünü gösteren Yiğit Seferoğlu, Hoze yapım firması ile anlaşmasının ardından buradan ilk teklisini yayımladı.

Söz, beste, düzenleme, mix ve mastering çalışmaları ile şarkıdaki klarnetler dışındaki tüm enstrüman çalımlarını Yiğit Seferoğlu kendisi üstlendi.

Rosella Karabacak’tan Anneler Günü’nde anlamlı kitap “Beyaz Kiraz Reçeli”

Rosella Karabacak, ailesinin nesiller boyu aktardığı Sefarad yemek kültürünü “Beyaz Kiraz Reçeli” adlı kitabında ölümsüzleştirdi.

“Beyaz Kiraz Reçeli” kitabı, son dönemlerin popüler “Kitap kafesi” Alkent Minoa’da düzenlenen özel bir lansman ve imza günüyle tanıtıldı.

Sirmaison markasının kurucularından Rosella Karabacak, sofra sanatından ev dekorasyonuna uzanan sofistike yaşam tarzı konseptindeki yıllara dayanan tecrübesini bu kitaba yansıtıyor.

Rosella Ennekavi Karabacak’ın derlediği tarifler, Hülya Ekşigil’in anlatımıyla İstanbul Sefarad mutfağının zarif ve köklü geleneklerini modern evlere taşıyor. Türk mutfağının ikram kültürü ve İstanbul’un kendine özgü tatlarıyla harmanlanan bu tarifler hem geleneksel hem de günümüz mutfaklarına hitap ediyor.

Adını Rosella Karabacak’ın annesi Ester Ennekavi’nin meşhur “Beyaz kiraz reçeli”nden alan kitap, pırasa köftesi, erikli balık gibi özgün tariflerin yanı sıra İstanbul’un çok kültürlü sofra geleneğine dair önemli bir mutfak hafızası sunuyor.

“Beyaz Kiraz Reçeli”, Ester Ennekavi’nin yıllar boyunca dostlarını ağırladığı sofralardan süzülen, kuşaktan kuşağa aktarılan aile tariflerini bir araya getiriyor.

 

 

 

 

 

Kalebodur’da ilham veren yolculuk başladı

Kalebodur, yeni vizyonunu ve göz kamaştıran koleksiyonunu, Esma Sultan Yalısı’nın tarihi atmosferinde görkemli bir geceyle tanıttı.

“Yenilik Budur” temasıyla hazırlanan bu özel lansman gecesi, iş, sanat, cemiyet medya mimarlık ve tasarım dünyasından birçok ünlü ismi bir araya getirdi. Boğaz’ın eşsiz manzarasının eşlik ettiği geceye, sanatçı Levent Yüksel de performansıyla renk kattı.

“Yenilik Budur” sloganıyla düzenlenen lansman gecesi, markanın yeni kimliğini ve mimariden tasarıma ilham verecek yeni porselen plaka koleksiyonunu kutlamak için yaklaşık 400 seçkin davetliyi bir araya getirdi. Kale Grubu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay ile Kaleseramik Genel Müdürü Timur Karaoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen gecede, yalnızca markanın yeni vizyonunu ve yeni ürünlerini tanıtılmadı, aynı zamanda Kalebodur’un sektördeki öncü duruşuna ve yenilikçi ruhuna da vurgu yapıldı.

Hyundai TUCSON’da yeni donanımlar

Türk tüketicisi tarafından da yoğun ilgi gören TUCSON, güçlü mirasından aldığı ilhamla adından söz ettirmeye devam ediyor.

Modern ve sportif tasarımıyla C-SUV segmentine yeni bir soluk getiren TUCSON, Türkiye’de benzin, hibrit ve dizel olmak üzere üç motor seçeneği ve beş farklı donanım seviyesi ile satışa sunuluyor. Şimdi ise kullanıcılara yeni bir donanım seviyesi daha sunuluyor. 1.6 T-GDI benzinli motor seçeneğine eklenen yeni Prime versiyonu, 19 inç alaşım jantlarla ilgi çekiyor.

TUCSON Prime’da yer alan diğer donanımlar ise; Direksiyondan Kumandalı Vites Kulakçıkları, Kendiliğinden Kararan İç Dikiz Aynası (ECM), 12,3” Çift Entegre Bilgi ve Multimedya Ekranları, LED Ön Farlar, Gündüz Farları ve Pozisyon Lambaları, Direksiyona Entegre Vites Kolu (E-Shift by Wire), Elektrikli Açılır Sunroof, Karartılmış Arka Kapı Camları, Elektronik Park Freni (EPB), Elektronik Kontrollü Çift Bölgeli Klima, Tek Dokunuşlu Elektrikli Camlar (Ön ve Arka) olarak öne çıkıyor.

1.6 litrelik turbo beslemeli T-GDI motorla 5.500 devirde 160 PS güç üreten otomobilde 7 ileri çift kavramalı DCT otomatik şanzımana yer veriliyor. Maksimum olarak 1.500 – 3.500 devirler arası 265 Nm tork üreten otomobilin son hızı ise 192 km/s olarak veriliyor. 0-100 hızlanması ise 4×2 versiyonda 9.4 saniye (4×4 9.8 sn).

Düzenli hareket Alzheimer ve Demans riskini azaltıyor!

Modern yaşamın getirdiği uzun süreli masa başı çalışma, teknoloji bağımlılığı ve azalan fiziksel aktivite, insanları giderek daha da hareketsizleştiriyor. Oysa insan vücudu açısından kritik önem taşıyan düzenli hareket; kas ve eklem hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, depresyon, kalp ve damar hastalıkları ile osteoartrit gibi kronik sorunların önlenmesinde önemli rol oynuyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Meral Bayramoğlu “İnsan bedeni hareket etmek için yaratılmıştır. Hareketsizlik doğal bir durum değildir. Maalesef teknolojinin sağladığı kolaylıklar bizi konforlu ama sağlıksız bir hayata alıştırdı. Bunun bedelini ağrılar, erken yaşta başlayan kireçlenmeler, metabolik hastalıklar ve ruhsal çöküntüyle ödüyoruz” diyor.

Son yıllarda hareketsizliğe bağlı boyun, bel ve sırt ağrıları ile kas ve eklem hastalıklarının gençlerde de arttığını vurgulayan Prof. Dr. Bayramoğlu “Özellikle genç yaş grubunda bile postüral sorunlara bağlı ağrıları çok sık görmeye başladık. Ayrıca hareketsizliğe bağlı olarak kilo alımı da yaygınlaştı. Fazla kilo, özellikle diz, kalça ve bel bölgesine binen yükü artırarak dejeneratif eklem hastalıklarına, menisküs ve bağ problemlerine zemin hazırlar, ağrılar kronikleşir. Üstelik hareketsiz yaşam, sadece bedeni değil, zihinsel fonksiyonları da köreltir” diyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Meral Bayramoğlu 10 Mayıs Sağlık İçin Hareket Et Günü kapsamında, hareketsizliğin vücudumuzda yol açtığı hasarları anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Prof. Dr. Meral Bayramoğlu

Prof. Dr. Meral Bayramoğlu

  • Kas-iskelet sistemi hastalıkları

Kaslar kullanılmadıkça küçülür, gücünü kaybeder. Bu da günlük hareketleri yapmayı zorlaştırır. Hareketsizlik, eklem kapsüllerinin ve bağların esnekliğini azaltır. Bu durum bel ve diz tutulmaları gibi sorunlara yol açar. Özellikle uzun süre masa başı çalışan bireylerde kamburluk (kifoz), boyun düzleşmesi gibi postüral deformiteler gelişebilir. Ayrıca eklem yüzeyleri hareketsiz kaldığında beslenmesi bozulur, bu da dejenerasyona zemin hazırlar.

  • Kalp-damar hastalıkları

Hareketsizlik venöz dönüşü (kanın kalbe geri taşınması) yavaşlatır, bu da ödem, varis ve damar tıkanıklığı riskini artırır. Düzenli egzersiz yapılmadığında kalp daha az verimli çalışır, kondisyon düşer. Hareketsiz yaşam damar duvarlarının elastikiyetini azaltır, bu da kan basıncını yükseltir.

  • Metabolik hastalıklar

Prof. Dr. Meral Bayramoğlu “Hareketsizlikle birlikte kalori harcaması azalır, bu da kilo artışına neden olur. Ayrıca kaslar aktif olmadığında glikozu daha az kullanır. Bu da insülinin etkisini azaltır. Hareketsizlik, kötü kolesterol (LDL) düzeyini de artırabilir” diyor.

  • Solunum sistemi hastalıkları

Hareketsiz yaşam tarzına sahip olan bir kişide zamanla sığ solunum gelişir, bu da akciğerlerin hava kapasitesini sınırlar. Düzenli hareket ve düzenli egzersiz derin solunumu teşvik eder, dokulara daha iyi oksijen taşınmasını sağlar ve nefes darlığını azaltır.

  • Sindirim sistemi hastalıkları

Hareket eksikliği sindirim sistemi üzerinde de birçok olumsuz etkiye yol açabilir. Bağırsak hareketlerini yavaşlatarak kabızlığa, gaz ve şişkinlik gibi sorunlara neden olur. Aynı zamanda hareketsizlik ve uzun süre oturmak reflü riskini de artırır.

  • Depresyon ve uyku bozuklukları

Fiziksel aktivite, mutluluk hormonları olan serotonin ve endorfin salınımını artırır. Hareketsizlik bu dengeyi bozar. Özellikle yaşlı bireylerde fiziksel inaktiviteyle birlikte dikkat, hafıza ve konsantrasyon sorunları gelişebilir. Gün içinde enerji harcamayan bireyler geceleri daha huzursuz ve kesik kesik uyuyabilir. Egzersizle birlikte artan beyin kan akımı, öğrenme, hafıza ve karar verme gibi bilişsel fonksiyonları destekler. Düzenli hareket, Alzheimer ve demans riskini azaltır.

  • Lenfatik sistem ve bağışıklık

Prof. Dr. Meral Bayramoğlu “Kasların pompalama etkisiyle ilerleyen lenf sistemi, hareketsizlikle duraklar. Bu da vücuttaki toksinlerin ve ödemin atılmasını engeller. Kan dolaşımı ve lenfatik akış yavaşladığında, bağışıklık hücrelerinin etkinliği de azalır” diyor.

Tuvaletinizi geciktirmeyin

Dışkı ve idrar ihtiyacının zamanında karşılanması gerektiğini belirten uzmanlar, aksi halde farklı sağlık sorunlarının görülebileceğini söylüyor.

Çeşitli nedenlerde tuvalete çıkmamanın özellikle kabızlık sorununun sık görülmesine neden olduğunu vurgulayan Gastroenteroloji ve Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Büyük abdestini uzun süre tutan kişilerde bağırsaklarda düzensizlikler oluşabilir. Uzun vadede dışkının sıvı emilimi artar, dışkı kuru ve sert hale gelir ve bu da hemoroid gibi hastalıklara yol açabilir.” dedi. Uzun süre idrarı tutmanın, mesane kaslarının zayıflamasına ve çocuklarda ise idrar yolu enfeksiyonlarına yol açabileceğini dile getiren Atamer, bu konuda bilinçli davranılarak sağlıklı bir yaşamın desteklenmesi gerektiğini aktardı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Gastroenteroloji ve Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, tuvalet ihtiyacının zamanında ve düzenli olarak karşılanmamasının sağlık üzerindeki etkilerinden bahsetti.

Prof. Dr. Aytaç Atamer

Prof. Dr. Aytaç Atamer

Bağırsak alışkanlıklarının düzenlenmesi için zamanında tuvalete çıkmak önemli!

Vücudumuzun normal fonksiyonlarından biri olan idrar ve büyük abdest yapma ihtiyacının, sağlıklı bir yaşam için düzenli olarak yerine getirilmesi gereken temel gereksinimler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Özellikle dışkının sosyal nedenler, kirlilik korkusu ve çekinme gibi etkenlerle tutulması, ülkemizde sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu durum, kabızlık sorununun sık görülmesine neden olur.” dedi.

Atamer, dışkılama ihtiyacı geldiğinde zamanında tuvalete gitmenin, bağırsak alışkanlıklarının düzenlenmesini sağladığını ve dolayısıyla normal ve sağlıklı bir yaşam sürdürülmesine yardımcı olduğunu kaydetti.

Uzun süre tuvalete çıkmamak kabızlığı artırarak hemoroide neden olabilir!

Büyük abdestini uzun süre tutan kişilerde bağırsaklarda düzensizlikler oluşabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Bu durumda bağırsaklardan beyne giden sinirlerde işleme problemleri ortaya çıkabilir. Uzun vadede dışkının sıvı emilimi artar, dışkı kuru ve sert hale gelir ve bu da hemoroid gibi hastalıklara yol açabilir. Ayrıca, anal fissür gibi çatlaklar oluşabilir ve kabızlığı artırabilir. Dolayısıyla, gereksiz yere dışkı ve idrar tutmak sağlık açısından sakıncalıdır ve bu ihtiyaçlar zamanında karşılanmalıdır.” uyarısını yaptı.

Dışkı ve idrar ihtiyaçlarının düzenli karşılanması, genel sağlık açısından önemli!

Uzun süre idrarı tutmanın, mesane kaslarının zayıflamasına ve çocuklarda ise idrar yolu enfeksiyonlarına yol açabileceğini dile getiren Gastroenteroloji ve Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Mesanenin normalde 500 mililitre kapasitesi vardır ve idrar ihtiyacı hissedildiğinde boşaltılması gerekir.” dedi.

Toplumumuzda bu iki sistemde sık görülen kabızlık ve idrar tutma problemlerinin, ileride sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabileceğini aktaran Atamer, sözlerini şöyle tamamladı:

“Dışkı ve idrar ihtiyaçlarının zamanında ve düzenli olarak karşılanması, genel sağlık ve yaşam kalitesi açısından önemlidir. Bu ihtiyaçların ertelenmesi veya tutulması, çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir ve dolayısıyla bu konuda bilinçli davranmak gerekir.”

Ödüllü tasarımcı Sergio Andrés Mendoza Türkiye’de

Anneler Günü’nü kutlamak amacıyla, The Coolectibles Art Gallery’nin sahibi Ayşe Tatlıcı, girişimci Hande Oğuz ile birlikte zarafet ve sanat dolu bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

Miami’den İstanbul’a davet edilen uluslararası ödüllü tasarımcı Sergio Andrés Mendoza, Türk ortağı Hande Oğuz ile birlikte hazırladığı özel takı koleksiyonunu sanatseverlerle buluşturdu.

Yalnızca The Coolectibles Art Gallery’de sunulan bu seçkin koleksiyon, mikro altın kaplamalı gümüşten, özel bir mıhlama tekniğiyle üretiliyor. Denize girildiğinde dahi kararmayan bu zarif tasarımlar, Amerika’da özellikle Florida’da büyük ilgi görüyor.

Mendoza’nın koleksiyonu, bu yaz İstanbul’un stil sahibi kadınları arasında favori aksesuar olmaya aday.

Çırağan Sarayı’nın bahçelerinde gelenekselleşen lüks piknik  

Çırağan Palace Kempinski, benzersiz piknik etkinliği ile misafirlerini açık havada ve saray bahçelerinde ağırlamaya devam ediyor. Boğaz’ın kıyısında, özenle seçilmiş lezzetlerden oluşan menülerin eşsiz sunumu, şehirde keyifli bir deneyim yaşatıyor.

Göz Alıcı Bir Sofra, Benzersiz Lezzetler

Çırağan Sarayı’nın ihtişamlı bahçelerinde kurulan bu deneyimde misafirlere üç farklı menü alternatifi sunuluyor. Menülerin her biri, özel tarifler ve özenle seçilmiş malzemelerle hazırlanmış, sofistike bir açık hava sofrası vadediyor.

Denizin ferahlatıcı esintisini andıran karides kokteyli, ustalıkla füme edilmiş somon, altın rengi kızarmış mantarlı risotto topları, orman meyveli ve domatesli Fransız fasulyesi gibi zarif başlangıçlar, misafirlerin damaklarını lezzetlendirmeye başlıyor. Ferahlatıcı salatalar, taze yaz sebzeleri, yerli ve yabancı peynirler, benzersiz şarküteri çeşitleriyle şölen devam ediyor. Nefis sandviçler, Saray pastanesinde yapılan çeşit çeşit artizan ekmekler, kruvasanlar ve grisini çeşitlerinin yanı sıra mini paçanga böreği, mini etli burger gibi atıştırmalıklar, Boğaz’ın büyüleyici silueti eşliğinde doyumsuz bir gurme piknik deneyimi yaşatıyor. Özenle kavrulmuş, sahanda hazırlanmış yumurta, menemen ve sucuk eşliğinde bebek patatesin çıtır dokusu damakları şenlendirirken; mantarlı ve rokfor peynirli kiş, renk cümbüşü sebzeli mini pizza ve füme hindili ‘croque monsieur’ tostlar, Çırağan mutfağının zarif dokunuşlarıyla sofraları adeta bir sanat eserine dönüştürüyor. El yapımı kurabiyeler, nefis kekler, tartlar ve turtaların yanında Saray’ın baklava odasında özel baklava şefleri tarafından hazırlanan baklavalar, Türk lokumları, fıstıklı kadayıf, cevizli incir dolması ve taptaze meyveler; konukları Boğaz’ın büyüleyici manzarası eşliğinde unutulmaz anılara dönüşen bir tatlı şölenine davet ediyor.

Özel kutlamalar

Özel kutlamalar, doğum günleri, aile buluşmaları ve romantik organizasyonlar için ideal bir atmosfer sunuyor.

Lüks piknik deneyimi, minimum 6 kişilik rezervasyonlar için olup, her menü çeşitli içecek paketleriyle zenginleştirilebiliyor.

Bilgi; 0212 326 46 20

diningreservations.ciraganpalace@kempinski.com