Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nin mevcut durumu hakkında bilgi verebilir misiniz?
1972 yılında 1618 sayılı yasayla kurulmuş olan Türkiye Seyahat Acentaları Birliği, bugün 15 bini aşkın üyesi, 34 Bölge Temsil Kurulu ve 15 İhtisas Başkanlığı ile dünyanın en büyük turizm meslek kuruluşu konumunda bulunuyor. Yarım asrı aşkın birikim ve deneyimimizle ülke turizmini ileri seviyelere taşımak ve üyemiz seyahat acentalarını çağın gereksinimlerine hazırlamak için durmaksızın çalışıyoruz.
Son dönemde yaşanan çoklu global krizler, ülkemizdeki ekonomik dalgalanmaların seyahat sektörüne etkileri nelerdir? Bu durumla başa çıkmak için ne tür stratejiler geliştiriyorsunuz?
Turizmin küresel ve yerel düzeyde yaşanan ekonomik kriz ve olaylardan etkilenme potansiyeli çok yüksek olmasına karşın sektörümüzün özellikle de ülkemizdeki sektör temsilcilerimizin kriz yönetimi konusundaki tecrübeleri bu zorlu süreçleri en hızlı şekilde atlatmamıza olanak sağlıyor. Bununla birlikte sektörümüzün uzun yıllara yayılan sorunları da bulunuyor. Ülkemiz açısından değerlendirildiğinde bu noktada en büyük sorunumuzu turizmin mevsimsellik ve sıkışmışlık etkisinden kurtulamaması oluşturuyor.
Bu bakımdan turizmin yıl ve ülke geneline yayılması stratejisi çok daha büyük bir anlam ve önem kazanmış durumda. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye Yüzyılı vizyonundan hareketle hayata geçirdiğimiz “Turizm Yüzyılı” projemizin odak noktasını da bu strateji teşkil ediyor. Bu çerçevede önemli turizm potansiyeli barındıran ancak turizmde hak ettiği değeri bulamamış destinasyonları öne çıkarmayı hedefliyoruz. Projemizi, bu tanıma fazlasıyla uyan Burdur’dan başlattık, yeni destinasyonlarla çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Sizce bu sektördeki en büyük zorluklar neler ve bu zorlukları aşmak için hangi yenilikçi adımları atmayı planlıyorsunuz? Gelecekteki seyahat trendlerini nasıl şekillendireceksiniz?
Seyahat ve tatil dünya genelinde yaygınlaştıkça küresel turizm hareketlerindeki yükseliş de devam ediyor. Bu da keskin bir rekabeti beraberinde getiriyor. Dünya turizmi pandemi öncesi dönemin ötesine geçen bir rekabet ortamına sahne oluyor. Fransa, İspanya, İtalya, Yunanistan ve Mısır gibi Akdeniz’e kıyısı olan birçok ülke dünya turizminden daha çok pay almak için mücadele ediyor.
Birleşik Arap Emirlikleri Mısır’ın Akdeniz kıyısında, Suudi Arabistan da Kızıldeniz kıyısında hayata geçirdikleri dev projelerle deniz-kum-güneş turizmi açısından yeni bir rekabet alanı açıyorlar. Deniz, kum, güneş turizmine dinlenceyi, eğlenceyi ve aktiviteyi katarak inanılmaz bir ürün zenginliğine doğru gidiliyor. Yani git gide bizim işimiz zorlaşıyor. Bizim ülke olarak etrafımıza bakıp biraz daha vizyoner yaklaşmamız, proaktif olmamız gerekiyor. Kültürel varlıklarımızı da işin işine katarak ürün zenginliğimizi rekabette üstün olduğumuz alanlarda geliştirmemiz lazım.
Yunan adalarının kapıda vize uygulaması Türk turizmini nasıl etkiledi? TÜİK araştırmalarına göre yurtdışına giden Türk sayısı ilk defa on milyonu aşmış. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan verilere göre; vatandaşlarımızın gerçekleştirdikleri yurt dışı seyahat sayısı 2023 yılında 11 milyona ulaştı. Yunanistan’ın kapıda vize uygulaması ise bu yıl devreye girdi. Dolayısıyla kapıda vize uygulaması üzerinden yurt dışı çıkış verilerini değerlendirmek doğru olmaz. Ancak elbette kapıda vize uygulamasının turizmi hareketlendiren yönünü de göz ardı edemeyiz.
Biz turizmin sadece incoming odaklı bir faaliyet alanı olarak görmüyor, turizm ekonomisinin bütüncül bir yaklaşımla çok daha geniş bir perspektiften ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Bu bakımdan incoming ve outgoing turizm hareketlerinin birbirini tamamlayan, destekleyen iki alan olduğunu düşünüyoruz.
Vatandaşlarımızın yurt içinde seyahat etmesi kadar yurt dışına seyahatler gerçekleştirmesi de topyekûn turizm hareketleri bakımından önem taşımaktadır. Yurt dışı turların gelişmesi, bu alanda faaliyet gösteren “outgoing acentaları” dediğimiz seyahat acentalarımızın iş hacimlerinin genişlemesini de beraberinde getirdiğinden turizm ekonomisine katkı sunan bir gelişme olarak değerlendirebiliriz.
Sağlık turizmi, Türkiye’nin uluslararası arenada öne çıkmasını sağlayan bir alan. Seyahat acenteleri olarak bu potansiyeli nasıl daha iyi değerlendirebilir? Bu alanda ne tür projeler geliştirmeyi düşünüyorsunuz?
Sağlık turizmi dünyada en hızlı gelişim gösteren turizm segmentlerinden biri konumunda bulunuyor. Türkiye de sağlık turizmi alanında son yıllarda önemli adımlar atmış durumda. Modern hastanelerimiz, nitelikli sağlık personelimiz ve seyahat acentalarımızın nitelikli hizmet sunumuyla birlikte dünyada sağlık turizminde öne çıkan ülkeler arasında yer alıyoruz. Geldiğimiz noktada 3 milyar doları aşkın sağlık turizmi gelirine ulaşmış durumdayız. TÜRSAB olarak, Sağlık Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve ilgili tüm kuruluşlarla birlikte ülkemizde sağlık turizminin gelişimi konusunda çok yoğun bir şekilde çalışıyor, sağlık turizminden elde edilen geliri en yüksek seviyesine çıkartmaya gayret ediyoruz.
Dünyanın dört bir yanından turistleri ülkemize getiren seyahat acentalarımız, sağlık kuruluşları ile uluslararası hastalar arasında adeta bir köprü görevi görüyor. Şu anda yaklaşık 1200 seyahat acentamız doğrudan sağlık turizmi alanında faaliyet gösteriyor. Seyahat acentalarımız tarafından sunulan ve misafir memnuniyetini önceleyen hizmetler Türkiye’nin sağlık turizminde başarısını artırıyor. TÜRSAB olarak biz de düzenlediğimiz çalıştay ve etkinliklerle sağlık turizminin gelişimi için üyelerimizi sürekli destekliyoruz. Sağlık turizmindeki gelişimi hızlandırabilmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Gastronomi ve sağlık turizmleri, turizmin kaçta kaçını kapsıyor? Neredeyse tüm şehirlerin gastronomi festivalleri var. Tüm şehirlerimiz gastronomide ünlü mü? Dış turizme etkisi var mı? Sadece iç turizme mi etkisi oluyor?
Gerek gastronomi gerekse sağlık turizmi harcama potansiyeli yüksek turistlerin oranının yüksek olduğu segmentler. Seyahat acentaları ise bu kategorideki turistleri ülkemize çekmek için kilit rol oynuyor. Özellikle gastronomi açısından Türkiye’deki mutfak çeşitliliği ve zenginliği de düşünüldüğünde dünyadaki rakip ülkelerle henüz tam anlamıyla yarışabiliyor değiliz. Gaziantep, Afyonkarahisar, Hatay’ın gastronomi alanında yaratıcı şehirler ağına girmesi sevindirici. Olmakla birlikte bu şehirlerimizin sayısını artırmalıyız.
Sağlık turizminde ise kişi başı gelir 2.000 dolardan başlıyor. Yetişmiş insan gücümüz ve gelişmiş sağlık altyapımızla daha fazlasını yapabilecek kapasiteye sahibiz. Bu noktaya gelinmesinde seyahat acentalarının katkısı büyük oldu. Bundan sonra da seyahat acentalarıyla sektör büyümeye devam edecek.
Yerli turizmi teşvik etmek için ne tür kampanyalar veya projeler üzerinde çalışıyorsunuz?
Yurt içi turizm, turizmin gelişmesi bakımından son derece önem arz ediyor. Turizmde bir ülkenin gelişmişliğinin değerlendirilmesinde iç pazar önemli bir parametre olarak kabul ediliyor. Yurtiçi turizm, en zor dönemlerinde sektörümüz için can suyu olan, kıymetini bilmemiz gereken bir pazar. TÜRSAB olarak bu perspektiften hareketle yurt içi turizme büyük önem veriyoruz. Yıllar önce başlattığımız erken rezervasyon kampanya süreçleriyle birlikte vatandaşlarımızda tatil rezervasyonu kültürünün oluşmasını sağladık. Pandemi döneminde önce “Vazgeçme Ertele” ve sonra da “Erken değil tam zamanı” mottosuyla hayata geçirdiğimiz kampanyalarla iç turizm hareketlerindeki devamlılığı sağlamak için önemli adımlar attık.
Bununla birlikte TÜRSAB olarak iç pazarda vatandaşların makul fiyatlı ürüne ulaşmasının önündeki en büyük engel olan konaklama hizmetlerinin sunulmasında yaşanan tekelleşme, bir diğer ifadeyle tek yetkililik sorununun çözülmesi için de hukuki süreci başlattık. Yurt içi turizmin gelişimi için çalışmalarımıza bundan sonra da devam edeceğiz.
Gelecek yıllarda seyahat sektöründe öne çıkmasını beklediğiniz trendler nelerdir? Seyahat acenteleri bu trendlere nasıl uyum sağlayabilir?
Turizmde geldiğimiz noktada gerek küresel düzeyde gerekse de ulusal ölçekte sürdürülebilirlik kaçınılmaz bir şekilde öne çıkıyor. Sürdürülebilirlik turizmin gelişiminde önümüzdeki yıllarda da belirleyici trend olmaya devam edecek. Bu çerçevede kültürel mirasımızı ve turistik değerlerimizi geleceğe taşımak ve daha çok insanımızın turizmden gelir elde etmesini sağlamak için planlı bir turizm politikası izlememiz gerekiyor. Bunun için kamu ve özel sektörün birlikte çalışması ve halkta turizm bilinci oluşturulması son derece önemli. Öte yandan, özellikle pandemi dönemi ile ivme kazanan doğa macera turizmi, kamp-karavan turizmi gibi segmentlere yöneliş ve ilgi de sürüyor. Kişiye özel turizm ürünlerine olan ilgi artarak devam ediyor. Yeni teknolojik ve dijital imkanlarla hizmetin sunumunun kişiselleştirilmesi artık gelinen noktada daha çok aranıp talep ediliyor. Önemli gelişim kaydeden sağlık turizmi gibi alanlar başta olmak üzere pek çok segmentte kişiselleştirilmiş ürünler öne çıkıyor. Bu noktada seyahat acentalarının ve organize turların önemi daha da artıyor.
Türkiye 3-4 saatlik uçuş mesafesinde 1,5 milyar insanın ulaşabileceği yakın olarak nitelendirilebilecek destinasyonlar arasında yer alıyor. Bu anlamda Türkiye’nin konum avantajı ön plana çıkarken çevre duyarlılığı yüksek sürdürülebilir turizm türlerine olan ilgi artışına yanıt verebilecek bir stratejiyle hareket etmemiz önem taşıyor. TÜRSAB olarak biz de iklim değişikliğinin neden olacağı olumsuz etkilerin önüne geçilmesini sağlamanın yanı sıra seyahat acentalarımızın sürdürülebilir turizm konusundaki duyarlılığını artırmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz.
Dijitalleşmenin, teknolojik yeniliklerin sektördeki rolü hakkında neler düşünüyorsunuz? Seyahat acenteleri olarak dijital dönüşüm sürecinde hangi teknolojik yenilikleri önceliklendiriyorsunuz? Gelecekteki seyahat senaryolarını nasıl hayal ediyorsunuz? Seyahat acenteleri olarak bu değişimlere nasıl hazırlıklı olmalıyız?
Dijitalleşme, çağımızın kaçınılmaz bir gerçeği. Y, Z, kuşakları derken, artık Alfa kuşağı da trendleri belirleyen süreçlere dahil olmaya başladı. Genç kuşakların davranış ve satın alma alışkanlıklarında dijital kanallar hiçbir dönemde olmadığı kadar kullanılır olmaya başladı. Seyahat acentalarının da bu dijital dönüşüme ayak uydurması önemli. Ama bu klasik manadaki seyahat acentalarının önemini de yok etmeyecek. Bunu en net şekilde pandemi döneminde gördük. Seyahat acentaları sahip oldukları organizasyon becerileri, kriz yönetimi konusunda sahip oldukları tecrübeyle misafirlerine en güzel şekilde hizmet vermeye devam ettiler. Pandemi bir kez daha gösterdi ki; turizmin tarihi seyahat acentalarıyla başladı, geleceği de seyahat acentalarıyla şekillenecek.
Bununla birlikte seyahat acentalarının da çağın gereksinimlerine uyum sağlamaları ve dijital imkanları kullanarak potansiyel zorlukları ve değişimleri yönetebilmeleri gerekiyor. Turizm şirketlerinin başarılı olma ve rekabeti sürdürebilme noktasında dijital dönüşümde aktif rol almaları kaçınılmaz görünüyor. Dijitalleşme seyahat etme ve yeni yerleri gezip görme istek ve ihtiyacını ortadan kaldırmayacak. Ancak seyahat planlaması ve rezervasyon süreçleri dijitalleşmenin etkisi ile değişip dönüşürken, bu durum gelecekte daha da ağırlık kazanacak.
TÜRSAB olarak biz de bu gerçekten hareketle sektörümüzü değişen tüketici talep ve beklentileri çerçevesinde geleceğe hazırlamak ve dijitalleşme süreçlerine katkıda bulunmak adına önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Türkiye Bilişim Vakfı ile gerçekleştirdiğimiz ortak çalışma kapsamında uluslararası araştırma şirketi Ernst & Young ile altı ay süren bir çalışma neticesinde “Turizm Sektörü Dijitalleşme Yol Haritası Raporu”nu hazırlayıp sektörümüzün bilgisine sunmamız bu alanda atılan adımlar arasında yer alıyor.
Birliğimizin dijitalleştirilmesi ve üyelerimizin hizmetlerimize online sistemler üzerinden kolaylıkla ulaşabilmesini sağlayacak birçok çalışmaya da imza attık. Bu kapsamda üyelerimizin TÜRSAB KART, plaka sorgulama, plaka durum bildirimi, dijital doğrulama ve QR kod ile doğrulama sistemlerine ulaşabilecekleri TÜRSAB Mobil uygulamamızı hayata geçirdik. Üyelerimizin, TÜRSAB’daki işlemlerini daha hızlı ve kolay yapabilmeleri için özel yazılımlar geliştirdik.
Seyahat acentalarının dijitalleşen dünyada son gelişmelere uyum sağlamaları ve rekabet güçlerini artırmaları amacıyla TÜRSAB Acenta Yazılımı projesini ücretsiz olarak üyelerimizin hizmetine sunduk. Yüksek maliyetlerden dolayı acenta yazılımlarına ulaşamayan üyelerimizin bu alandaki ihtiyaçlarına yanıt verecek program; rezervasyon alma, veri bankası oluşturma, satış raporlaması yapma, internet üzerinden işlerini takip ederek rezervasyon yapabilme olanağı sağlıyor. Programı kullanan üyelerimiz, telefonla bile her yerden müşteri bilgilerine ulaşabilecek. Sürekli geliştireceğimiz programı, gelecekte online rezervasyonların da yapılabileceği bir platform haline getireceğiz.
Uluslararası seyahatlerde yaşanan (vize vd.) kısıtlamalar ve değişen kurallar hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu durum, seyahat acentelerinin iş modellerini nasıl etkiliyor?
Pandemi sonrası başlayan vize sorunu her sene giderek arttı. Vize başvurularında randevu sürelerinin uzaması yığılmalara yol açıyor ve vize başvurularının yanıtlanması çok uzun zaman alıyor. Bununla birlikte vize başvurularındaki kabul oranlarında da büyük düşüşler yaşanıyor. 2014 yılında AB üyesi ülkelerin Türkiye’den gerçekleşen Schengen vize başvurularını reddetme oranı yüzde 4,4 seviyesinde iken 2023 yılı itibariyle bu oran yaklaşık 4 kat artışla yüzde 16,1 seviyesine yükseldi. Yurt dışına tur düzenleyen üye seyahat acentalarımız bu nedenle iş yapamaz hale geldi.
TÜRSAB olarak vize başvurularında yaşanan sıkıntılarla ilgili; birçok Avrupa ülkesinin temsilcisiyle Türkiye’deki diplomatik temsilcileri ile görüşmeler gerçekleştirerek vize konusundaki mağduriyetleri aktardık ve çözüm talebinde bulunduk. Gerek medya açıklamalarımız gerekse sosyal medya üzerinden konu ile ilgili dönem dönem yürüttüğümüz kampanyalar ile konuya dikkat çekip kamuoyu oluşturduk. Vize sorununa çözüm arayışları çerçevesinde vize aracı kuruluşları ile sürekli temas halinde olmaya özen gösteriyoruz. Vize alımında aracı kuruluşlara yaptığımız ziyaretler dışında söz konusu kuruluşların yöneticilerini Birlik merkezimizde ağırlayarak üye acentalarımızla buluşturuyoruz. Vize başvuruları ve randevu süreçlerinde yaşanan sıkıntılar ve sistemsel sorunların aşılması ya da en aza indirgenmesi hususunda bilgi ve deneyim aktarımında bulunulmasına olanak sağlıyoruz.
Sektördeki iş birlikleri ve ortaklıklar hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu tür iş birliklerinin önemi nedir?
Günümüz dünyasında turizm tanıtımı ve pazarlamasında iş birlikleri ve ortak projeler her zamankinden daha fazla önem kazanmış durumda. Buradan hareketle TÜRSAB olarak sektör paydaşlarıyla iş birliğine her zaman önem veriyoruz. Ortak aklın önemine inanıyoruz. Aynı iş kolundaki acentalarımızın birlikte iş yapma kültürlerini geliştirecek, sektörü ileri taşıyacak biçimde ihtisas başkanlıklarımızın çalışmalarını yapmalarını sağlıyoruz. Sektörümüzdeki tüm etkinlikleri destekliyoruz. İstanbul Turizm Fuarı, Antalya Turizm Fuarı ve sağlık turizmi fuarları benzeri sektörel fuarlara destek veriyoruz.
Turizmde İspanya’yı niye geçemiyoruz?
İspanya, Akdeniz çanağındaki en büyük rakibimiz. 2023 yılı itibariyle Türkiye 49.2 milyon yabancı ziyaretçi ve 55,8 milyar dolar turizm geliri elde ederken, İspanya 85.1 milyon yabancı ziyaretçi ve 117,7 milyar dolar turizm gelirine ulaştı. Dolayısıyla İspanya ile Türkiye arasındaki turizm geliri makasının önemli oranda açık olduğunu görüyoruz.
Turizmde İspanya ile yarıştığımız kulvar daha çok kitle turizmi ekseninde paket tur ağırlıklı. Bu noktada turizmde bir vizyon değişikliğine ihtiyacımız var. Türkiye’nin, tarihi ve kültürel değerleriyle İspanya’dan çok daha büyük potansiyele sahip olduğunu öne çıkartmak gerekiyor. Turizmde ürün çeşitlendirmesi büyük önem arz ediyor. Turizmimizi yıl ve ülke geneline yayabildiğimiz ölçüde rekabet gücümüz artacaktır.
Son olarak, seyahat acenteleri birliği olarak, sektörün geleceği için en büyük hayaliniz nedir? Bu hayali gerçekleştirmek için hangi adımları atmayı planlıyorsunuz?
Ülkemiz, turizmde mevcut seviyelerin çok daha üzerine çıkabilecek potansiyel taşıyor. Turizmimizi sürdürülebilir bir başarıya ulaştırmak ise biz turizmcilerin en büyük hayali. Bu noktada seyahat acentalarının rolü ve önemi çok büyük. Biz, seyahat acentalarının meslek örgütü olarak ortak akıl ve iş birliği içinde bunu gerçekleştirmeye hazırız.