Yazılar

Gilbert Achcar “Yeni Soğuk Savaş”

Ayrıntı Yayınları, önde gelen uluslararası ilişkiler uzmanı Gilbert Achcar’ın Yeni Soğuk Savaş: Birleşik Devletler, Rusya ve Çin Kosova’dan Ukrayna’ya adlı kitabını Türkiye’deki okurlarla buluşturdu.

Soğuk Savaş’ın bitişinden Ukrayna’daki savaşa kadar uzanan kilit aşamaları gün ışığına çıkaran çalışma, ABD, Çin ve Rusya üçgeninde şekillenen yeni jeopolitik denklem üzerine çarpıcı bir analiz sunuyor. Achcar’ın derin tarihsel kavrayışı ve keskin öngörüleriyle Yeni Soğuk Savaş, çağımızın çalkantılı uluslararası ilişkilerini de mercek altına alıyor.

Tuvaletinizi geciktirmeyin

Dışkı ve idrar ihtiyacının zamanında karşılanması gerektiğini belirten uzmanlar, aksi halde farklı sağlık sorunlarının görülebileceğini söylüyor.

Çeşitli nedenlerde tuvalete çıkmamanın özellikle kabızlık sorununun sık görülmesine neden olduğunu vurgulayan Gastroenteroloji ve Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Büyük abdestini uzun süre tutan kişilerde bağırsaklarda düzensizlikler oluşabilir. Uzun vadede dışkının sıvı emilimi artar, dışkı kuru ve sert hale gelir ve bu da hemoroid gibi hastalıklara yol açabilir.” dedi. Uzun süre idrarı tutmanın, mesane kaslarının zayıflamasına ve çocuklarda ise idrar yolu enfeksiyonlarına yol açabileceğini dile getiren Atamer, bu konuda bilinçli davranılarak sağlıklı bir yaşamın desteklenmesi gerektiğini aktardı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Gastroenteroloji ve Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, tuvalet ihtiyacının zamanında ve düzenli olarak karşılanmamasının sağlık üzerindeki etkilerinden bahsetti.

Prof. Dr. Aytaç Atamer

Prof. Dr. Aytaç Atamer

Bağırsak alışkanlıklarının düzenlenmesi için zamanında tuvalete çıkmak önemli!

Vücudumuzun normal fonksiyonlarından biri olan idrar ve büyük abdest yapma ihtiyacının, sağlıklı bir yaşam için düzenli olarak yerine getirilmesi gereken temel gereksinimler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Özellikle dışkının sosyal nedenler, kirlilik korkusu ve çekinme gibi etkenlerle tutulması, ülkemizde sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu durum, kabızlık sorununun sık görülmesine neden olur.” dedi.

Atamer, dışkılama ihtiyacı geldiğinde zamanında tuvalete gitmenin, bağırsak alışkanlıklarının düzenlenmesini sağladığını ve dolayısıyla normal ve sağlıklı bir yaşam sürdürülmesine yardımcı olduğunu kaydetti.

Uzun süre tuvalete çıkmamak kabızlığı artırarak hemoroide neden olabilir!

Büyük abdestini uzun süre tutan kişilerde bağırsaklarda düzensizlikler oluşabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Bu durumda bağırsaklardan beyne giden sinirlerde işleme problemleri ortaya çıkabilir. Uzun vadede dışkının sıvı emilimi artar, dışkı kuru ve sert hale gelir ve bu da hemoroid gibi hastalıklara yol açabilir. Ayrıca, anal fissür gibi çatlaklar oluşabilir ve kabızlığı artırabilir. Dolayısıyla, gereksiz yere dışkı ve idrar tutmak sağlık açısından sakıncalıdır ve bu ihtiyaçlar zamanında karşılanmalıdır.” uyarısını yaptı.

Dışkı ve idrar ihtiyaçlarının düzenli karşılanması, genel sağlık açısından önemli!

Uzun süre idrarı tutmanın, mesane kaslarının zayıflamasına ve çocuklarda ise idrar yolu enfeksiyonlarına yol açabileceğini dile getiren Gastroenteroloji ve Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Mesanenin normalde 500 mililitre kapasitesi vardır ve idrar ihtiyacı hissedildiğinde boşaltılması gerekir.” dedi.

Toplumumuzda bu iki sistemde sık görülen kabızlık ve idrar tutma problemlerinin, ileride sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabileceğini aktaran Atamer, sözlerini şöyle tamamladı:

“Dışkı ve idrar ihtiyaçlarının zamanında ve düzenli olarak karşılanması, genel sağlık ve yaşam kalitesi açısından önemlidir. Bu ihtiyaçların ertelenmesi veya tutulması, çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir ve dolayısıyla bu konuda bilinçli davranmak gerekir.”

Anıl Çetinelli Örselli “Bizi Yalan Bil”

Düşbaz Kitaplar’ın yerli ve yabancı kısa metinleri Türkçeye kazandırmak amacıyla yola çıkan Düşbaz Kısa dizisi, ödüllü yazar Anıl Çetinelli Örselli’nin yeni öykü kitabı Bizi Yalan Bil’i okurlarla buluşturdu!

Örselli’nin öyküleri farklı yazar ve eserlere göndermeleri, metinlerarası güçlü referansları, kurmacadaki özgün buluşları ve yaratıcı üslubuyla dikkat çekiyor. Yalana, suskunluğa ve direnişe dair sarsıcı sorularla örülü öykülerden oluşan Bizi Yalan Bil, gerçekle yalanın kırılgan sınırında gezinen karakterler aracılığıyla hem bireysel yüzleşmeleri hem toplumsal baskıları incelikli ve özgün bir dille sorguluyor.

Ülkemizde her 4 kadından 1’inin sorunu!

Son yıllarda doğum sayısının azalması, anne olma yaşının 35’in üzerine çıkması, sağlıksız beslenme, sigara ve obezite gibi sorunlar nedeniyle kadınsal hastalıkların görülme sıklığı ülkemizde giderek artıyor. Bir yandan da pek çok kadın bu hastalıkların yol açtığı şikayetleri dile getirmeye utandığı için, erken tanı imkanı kaçırılabiliyor. Acıbadem Kartal Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Murat Yassa, “Ülkemizde ne yazık ki kadınsal hastalıklar ayıp kabul edilip, kadınlar da bu sorunlarını konuşmaktan çekindikleri için  kimseye anlatamıyor hatta hekime bile ifade edemiyorlar. Bu da toplumumuzda sıklığı artan idrar kaçırma, geçmek bilmeyen kanamalar, kasık ağrıları, cinsel ilişkide ağrılar, kronik kabızlık, vajinada genişlik, rahim ve/veya mesane sarkması hatta kanser gibi tehlikeli hastalıkların geç tanı almasına yol açabiliyor. Oysa kadınların bu sorunlarını hekimleri ile paylaşmaları hem daha iyi ve kaliteli bir yaşam sürmelerini hem de bazı tehlikeli hastalıklara karşı erken tanı ile tedavi şansına kavuşmalarını sağlar” diyor. Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Murat Yassa günümüzde en sık görülen 5 kadınsal hastalığı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Doç. Dr. Murat Yassa

Doç. Dr. Murat Yassa

  • Rahim miyomları (Leiomyom)

Üreme çağındaki her 5 kadından birinde görülen ve genellikle iyi huylu tümörler olan miyomlar,  adet düzensizliklerinden aşırı kanama ve ağrıya dek birçok soruna yol açabiliyor. Miyomların rutin jinekolojik muayenelerle teşhis edilebildiğini ancak ülkemizde kadınların çoğunlukla düzenli muayene yaptırmadıkları için anormal büyüklük ve ağırlıklara ulaşabildiğini belirten Doç. Dr. Murat Yassa “Bu da kansızlık (anemi), kısırlık ve düşük riski ile idrar/dışkılama bozukluklarına neden olabiliyor” diyor.

Tedavisi: Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve aşırı östrojen maruziyetinden kaçınarak miyom gelişimini önlemek veya büyümesini yavaşlatmak mümkün. Hastalığın tedavisi ise yaşa, miyomun büyüklüğüne ve semptomlarına göre değişiyor. Hormonal tedavilerin ciddi yan etkileri nedeniyle terk edildiğini, günümüzde miyomun cerrahi olarak çıkarılması veya rahmin alınması gibi yöntemler uygulandığını belirten Doç. Dr. Yassa “ Küçük ve şikayet yaratmayan miyomlar takip edilebilir veya semptoma yönelik tedaviler belirli bir süre için denenebilir” diyor.

  • Anormal kanamalar

Üreme çağındaki kadınlarda sık görülen anormal kanamalar; hormonal dengesizlikler, rahim polipleri, miyomlar, rahim duvarı kalınlaşması, polikistik over sendromu, enfeksiyonlar ve rahim kanseri gibi birçok nedene bağlı olabiliyor. Doğum kontrol yöntemleri veya bazı kan sulandırıcı ilaçlar da anormal kanama yapabiliyor. Özellikle menopoz sonrası veya uzun süren düzensiz kanamalarda acilen doktora başvurulması gerektiğini belirten Doç. Dr. Yassa “Aksi taktirde rahim kanseri gibi ciddi hastalıkların tanısında gecikme yaşanabilir” diyor.

Tedavisi: Düzenli jinekolojik kontroller, sağlıklı beslenme, kilo kontrolü ve sigaradan uzak durarak riski azaltmak mümkün. Tedavide; altta yatan nedene bağlı olarak hormonal tedaviler, rahim içi girişimler (kürtaj vb), miyom veya poliplerin cerrahi olarak çıkarılması ve ileri vakalarda rahmin alınması gibi yöntemler uygulanabildiğini belirten Doç. Dr. Yassa “Rahmin alınması açık veya kapalı (laparoskopik) yöntemle yapılıyor. Günümüzde vNOTES denilen tam kapalı ve minimal invaziv cerrahi ise; tıbbi ve kozmetik avantajlarıyla öne çıkıyor” diyor.

  • İdrar kaçırma

Ülkemizde her 4 kadından 1’inin sorunu olan idrar kaçırma özellikle menopoz sonrası ve doğum yapmış kadınlarda daha yaygın görülüyor. Pelvik taban kaslarının zayıflaması, vajinal doğumlar, menopoz, obezite, kronik kabızlık, idrar yolu enfeksiyonları, diyabet ve nörolojik hastalıklar idrar kaçırmaya yol açabiliyor. Stres tipi (hapşırma, öksürme ile), sıkışma tipi (ani idrar hissi ile) ve karma tip gibi farklı türleri olan idrar kaçırma, sosyal hayatı, iş yaşamını ve cinsel ilişkiyi olumsuz etkileyebilirken, özgüven kaybı, psikolojik stres ve hijyen sorunlarına neden olabiliyor.

Tedavisi: Kegel egzersizleri ve kilo kontrolü ile idrar kaçırma riskinin azaltılabileceğini tedavide erken teşhisin önemli olduğunu, geç kalındığında cerrahi müdahale gerebildiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Murat Yassa “Tedavisi için; pelvik taban güçlendirme egzersizleri, mesane eğitimi, ilaç tedavileri ve ileri vakalarda cerrahi yöntemler uygulanabilir. Geç kalındığında idrar kaçırma şiddetlenerek sürekli idrar sızıntısı, mesane enfeksiyonları, cilt tahrişi ve böbrek fonksiyon bozuklukları gibi sorunlara yol açabilir” diyor.

  • Vajinal genişleme

Ülkemizde ‘utandıran sorunlar’ arasında yer alan ve bu nedenle kadınların doktora başvurmalarını engelleyen vajinal genişleme, genellikle doğum travmaları, yaşlanma, bağ dokularının zayıflaması ve östrojen seviyelerindeki düşüş nedeniyle ortaya çıkıyor. Özellikle çok sayıda doğum yapmış kadınlarda ve menopoz sonrası dönemde daha sık görülen bu sorunun erken dönemde kolaylıkla tedavi edilebildiğini belirten Doç. Dr. Yassa “Böylece yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilemeden önce komplikasyonlar önlenebilir” diyor.

Tedavisi: Düzenli fiziksel aktivite, pelvik taban kaslarını güçlendiren egzersizler ve sağlıklı beslenme ile vajinal dokuların sıkılığını korumak mümkün. Ani kilo alımından da kesinlikle kaçınılması gerekiyor. Doç. Dr. Murat Yassa tedaviye yönelik şöyle konuşuyor: “Hafif vakalarda pelvik taban egzersizleri ve terapileri, vajinal lazer uygulamaları, vajinal hyaluronik asit dolgu uygulamaları, ileri vakalarda ise vajinal sıkılaştırma ameliyatları (perineoplasti, vajinoplasti) uygulanabilir.”

  • Genital sarkma (Pelvik Organ Prolapsusu)

Ülkemizde yapılan çalışmalara göre, her 3 kadından 1’inin karşılaştığı bu sorunun tedavi edilmediğinde vajinal kanserlere de yol açabildiğini belirten Doç. Dr. Murat Yassa, genital sarkmanın  cinsel ilişkiden utanma/kaçınma, ilişkide ağrı/ kanama, idrar kaçırma veya bağırsak hareketlerinde zorluk gibi şikayetlerle günlük yaşam kalitesini çok olumsuz etkilediğini söylüyor.  Pelvik taban kaslarını güçlendiren egzersizler, düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı kilo kontrolü, kronik kabızlık veya öksürük gibi durumların tedavisi ile risk azaltılabilirken, ileri evrelerde ise cerrahi müdahale kaçınılmaz olabiliyor. Bu nedenle, gecikmeden uzmana başvurmak gerekiyor.

Tedavisi: Son yıllarda gerek teknolojideki gerekse tıp alanında gelişmeler sayesinde bu sorunun tedavisinde son derece önemli ilerlemeler kaydedildiğini vurgulayan Doç. Dr. Yassa, cerrahi müdahale gerekmesi durumunda günümüzde İzsiz Cerrahi olarak da bilinen vNOTES yönteminin öne çıktığını söylüyor. Bu tedavinin vajinal yoldan gerçekleştirilen minimal invaziv bir yöntem olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Murat Yassa “Günümüzde vNOTES denilen ‘tam kapalı’, izsiz ve minimal invaziv cerrahi yöntemi tıbbi ve kozmetik avantajlarıyla öne çıkıyor” diyor.

Ulaş Bager Aldemir, Melisa Yıldırım “Geçmiş Gelecektir”

Ulaş Bager Aldemir ve Melisa Yıldırım’ın hafıza, nostalji ve ütopya kavramlarını irdeleyen kültürel bellek projesi Geçmiş Gelecektir’in kitabı, Ayrıntı Yayınları’nın İnceleme dizisinde okurlarla buluşuyor.

Geçmiş Gelecektir adlı çalışma, Michael Löwy, Jacques Rancière, Franco “Bifo” Berardi, Gretchen Dutschke-Klotz ve Savvas Michael-Matsas gibi dünyayı sorgulamak ve yorumlamakla kalmayıp dönüştürmeyi de deneyen önemli düşünürlerle yapılan yazılı söyleşilerden oluşuyor. Ernst Bloch, Herbert Marcuse, Jean-Paul Sartre, Rudi Dutschke ve Nicos Poulantzas gibi figürlerin anılarının yad edildiği söyleşilerde, bellek mekânlarının önemi, nostaljinin olanakları ve 68 Kuşağı’nın mirası ele alınıyor. Geçmişin bugüne ve geleceğe ışık tutması hedefiyle hayata geçirilen Geçmiş Gelecektir projesi, hafıza çalışmasının ve hatırlamanın, kurucu bir siyasal eylem olduğu gerçeğini etkileyici bir biçimde ortaya koyuyor.

Rebecca Roache “Yok Ebesinin Örekesi”

Rebecca Roache’un, küfrün gücünü ve toplumsal etkilerini derinlemesine inceleyen eğlenceli ve düşündürücü kitabı Yok Ebesinin Örekesi: Küfrün Kısa Tarihi, Düşbaz Kitaplar’dan çıktı!

Kraliçe II. Elizabeth’in bir konuşma esnasında ağzından kaçırdığı küfürle konuya giriş yapan Roache, küfreden kişiye göre verilen tepkinin değişmesinden yola çıkıyor ve şahıslar arasındaki hiyerarşiden kaynaklanan ayrımcılığı, küfrün insanlık tarihindeki etkin rolünü, üzerine atfedilen olumsuzlukları incelikle gösteriyor. Küfür etmenin şok edici, saygısız ve aynı zamanda eğlenceli olmasının nedenlerini masaya yatıran Yok Ebesinin Örekesi, küfrü her yönüyle ele alıyor. Küfrün yeri geldiğinde gerekli ve faydalı olabildiğine de değinen Yok Ebesinin Örekesi, küfür etmenin diller, insanlar, ilişkiler, cinsiyetler, kültürler, hukuklar arası ve ötesi farkını, benzerliklerini hem akademik hem de kültürel referanslar ve eğlenceli örneklerle anlatıyor.

Shion Miura “Seyrüsefer”

Ödüllü Japon yazar Shion Miura’nın, tüm dünyada 1,3 milyondan fazla satan ve 2012’de Japan Booksellers’ Ödülü’ne değer görülen romanı Seyrüsefer, Düşbaz Kitaplar’dan çıktı!

Aşka, dostluğa ve aileye odaklanan roman, bir grup sözlük editörünün yeni bir sözlük oluşturma sürecindeki titiz çalışmalarını, kelimelere duydukları tutkuyu ve bu süreçte kurdukları insanî bağları anlatıyor. Sakin ama derin bir anlatımla ilerleyen Seyrüsefer, dilin gücünü ve kelimelerin hayatımızdaki yerini keşfetmek isteyenler için ilham verici bir yolculuk sunuyor. Japonların insan ilişkilerine, alışkanlıklarına ve geleneklerine de değinen roman, yayıncılığın zor taraflarına, editörlerin maddi-manevi sıkıntılarına ve okurdan beklentilerine, başta sözlük editörlüğü olmak üzere genel anlamda editörlüğün uğraş alanlarına ve nasıl çalıştığına dair meselelere de ışık tutuyor.

Sakıp Sabancı ödülü Wendy Brown’ın oldu

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri ve Anma Töreni, Sabancı Center’da gerçekleştirildi. Tören kapsamında Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı Merhum Sakıp Sabancı, vefatının 21’inci yılında anıldı. Bu yılki teması “Dönüşen Dünya Düzeninde Değerleri Yeniden Tasarlamak: Neler Korunmalı, Neler Yeniden Değerlendirilmeli ve Tanınmalı?” olan ödül programında Jüri Özel Ödülü, Siyaset Bilimi Profesörü Wendy Brown’ın oldu.

Jüri Özel Ödülü’ne toplumsal kuramcı Wendy Brown layık görüldü

2025 Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri kapsamında Jüri Özel Ödülü’ne bu yıl Institute Advanced Study’de UPS Foundation Kürsüsü Profesörü, akademisyen, siyaset teorisyeni ve toplumsal kuramcı Wendy Brown layık görüldü. Wendy Brown törende yaptığı konuşmada, “Bu ödül için Sabancı Vakfı ve Sabancı Üniversitesi’ne derin teşekkürlerimi sunuyorum. Sakıp Sabancı, gelişen bir demokrasi için açık entelektüel sorgulamayı ve vatandaşların eğitimle gelişimini anlamış ve bunları cömertçe desteklemiş bir insandı. Sabancı Araştırma Ödülleri ve Sabancı Üniversitesi bu değerleri korumak ve yüceltmek için çaba gösteriyor. Ödül kapsamında onurlandırılanlardan biri olmaktan gurur duyuyorum” dedi.

Ödül programının bu yılki temasına da değinen Brown sözlerine şöyle devam etti: “Değerlerin insan yapımı olduğu gerçeğiyle yüzleşmeliyiz. Anlamı yaratanlar bizleriz. Değerleri keşfetmeyiz, ancak değerlere karar verir ve onları onaylarız.  Değerlerin insan yapımı olmaları hiçbir şekilde önemlerini azaltmaz. Değerler insan özgürlüğünün temelidir. Sakıp Sabancı değerlerin değerini ve bunları geliştirmede eğitimin değerini biliyordu. Bu anlayış, Sakıp Sabancı Araştırma Ödülleri’nde ve adını verdiği Sabancı Üniversitesi’nin niteliklerinde somutlaşıyor. Böyle kurumları korumak bize düşüyor. Bu kurumlar kelimenin tam anlamıyla yaşamdaki demokrasinin geleceğini barındırıyorlar.”

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nde 2025 yılının Makale Ödülü’ne ise Utrecht Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü’nden Uğur Aytaç, Sabancı Üniversitesi, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nden Öğretim Üyesi Cenk Özbay ve Sydney Üniversitesi Sosyal ve Siyasal Bilimler Fakültesi’nden Vafa Ghazavi layık görüldü.

Hafize Çınar Güner “Park Canavarı”

Hafize Çınar Güner’in çocuklara hem eğlenceli hem de öğretici bir hikâye sunan kitabı Park Canavarı, Sevtap Sarıca imzalı yeni resimleri ve yeni formatıyla Dinozor Çocuk’tan* çıktı!

Parkta geçen macera dolu bu öykünün renkli karakterleri, ilk kez karşılaştıkları ve “park canavarı” olduğunu düşündükleri temizlik aracından kurtulmanın yollarını arar ancak sonunda ne kadar yanıldıklarını anlarlar. Dostluk, cesaret ve hayal gücünün önemini vurgulayan Park Canavarı, bilgisizliğin korkuyu nasıl beslediğini anlatıyor. Kitabın sonunda öyküyle bağlantılı etkinlik sayfalarının yer aldığı bir karekod da olurları bekliyor.

Karabey Aydoğan “Köy Enstitülülerin Ardından”

Karabey Aydoğan’ın büyük bir titizlikle hazırladığı yeni çalışması Köy Enstitülülerin Ardından, Ayrıntı Yayınları’nın Yakın Tarih dizisinde yerini aldı.

Cumhuriyet tarihimizin en parlak eğitim atılımlarından biri olan Köy Enstitüleri’ni birebir tanıklıkla ve gerçek öykülerle okurlara aktaran kitap, zengin bir arşiv taramasını ve kişisel anlatıları bir araya getiriyor. Köy Enstitülülerin Ardından, her biri toplumun sessiz kahramanları olan isimlerin ilham veren hikâyelerini geçmişten bugüne ve geleceğe taşıyor.