Emel Yıldırım “Kadının kıyafeti de dişi olmalı”
Türkiye’nin dereceli güzellerinden, model, oyuncu, modacı ve çocuklarıyla birlikte büyüyecek kadar genç yaşta anneliği yaşamış başarılı dostum sevgili Emel Yıldırım bu ay dergimizin kapak konuğu oldu. Başarılı modacı Emel Yıldırım, mesleğine olan bağlılığı ve işkolik seviyedeki çalışkanlığı ile sektörde dikkat çekiyor. Spor şıklığı ve zarafetiyle elegant koleksiyonlar tasarlayan Emel Yıldırım, kadının dişi ve güçlü yanlarını vurgulayarak moda dünyasında kendine özgü bir tarzı ile bilinirlik yaratmıştır. Değerli modacı, bizimle modadan, mesleğinden, zorluklarından ve hayatındaki kırmızı çizgilerinden bahsetti. Bu güzel söyleşi de elbette ki; ünlü modacının yeni tasarladığı koleksiyonunun detaylarını da konuştuk. Emel Yıldırım’ın samimiyetle paylaştığı hayat dolu hikayesi ve moda dünyasındaki yolculuğu, sizi etkileyecek ve ilham verecek. Keyifle okumalar dileriz.
Her tasarımcının ilham kaynakları ve üretimlerine vesile olan hikayeleri merak edilir. Sizi üretmeye teşvik eden hikâye nasıl, neler var bu hikâyede?
Her tasarımcının mutlaka bir ilham kaynağı vardır. Ben çok inceleyen ve araştıran biriyim. Düğün veya davetlere katıldığımda kadınları incelerim. Ne tür kıyafetler giymiş. Hangi tarz ağırlıkta. Yurtdışında birçok defileye katılıyorum. Tasarımcılara dikkat ederim. Detaycı biriyim diye bilirim. Bazen benim tasarladığım kıyafeti neredeyse birebir alıp kullanan moda atölyelerine de şahit oldum. Belki saçma gelecek ama bazen bir modacı ile farklı zamanlar ya da aynı zamanlarda aynı şeyleri düşünüyor olabileceği hissini yaşıyorum. Home Store markamda bir koleksiyon yaptığımda çok kısa zamanda benzeri koleksiyonları bazı vitrinlerde görmüşümdür. Esinlenme denilen bu eylem neredeyse tüm marka ve modacılarda var.
Kadınlar benim giyim tarzımı çok beğenir mutlaka bana ceketiniz nereden, eteğiniz nerden gibi sorulara muhatap olmuşumdur. Benim neden moda dünyasına giriş yaptım sorusu bunlarda gizli.
Ülkemizin derece almış güzellerinden biri olarak; sizi moda dünyasına çeken ne idi? Güzel seçilmiş olmasaydınız yine modaya ilgi duyar mıydınız?
Evet Türkiye güzeli oldum ama moda merakı çocukluktan gelme. Elimde makas bir şeyleri keser dikerdim. Sonra eğitimime meslek lisesinde giyim bölümünde devam ettim. Tasarım, kalıp çıkarma dikmeyi daha profesyonelce öğrendim. Bu benim sevdiğim ve ilgi duyduğum bir işti. Küçük esler versem de moda da hiç uzaklaşmadım. Giymeyi ve giydirmeyi seviyorum. Şimdi kişiye özel kıyafetler yaptığım için kişinin proporsiyonu, ten rengine, katılacağı yere göre çalışıyorum. Hatta saçına, makyajına her şeyine karışıyor ve onu o geceye hazırlıyorum. Mutlu ayrılıyorlar. Önemli olan da bu. Çocukluktan beri hayalciyimdir. Hayal kurmayı, düşünmeyi severim. Kafamda kendi kendime elbise tasarlarım. Bozarım tekrar tasarlarım. Eğer hoşuma gittiyse onu kağıda döker sonrada hayata geçiririm. Benimde ilhamım hayalcilik diyelim.
Yani benim ünlü olmam ve kraliçe olmamla modaya merakım başlamadı.
Modayı nasıl tanımlarsınız?
Moda bence zamansız ve sürekli kendini yenileyen bazen de tekrar eden canlı bir organizma gibi. Her kıyafetin biri dili olduğunu düşünüyorum. Size ve karşı tarafa bir şey anlatıyor.
Sizce Türk kadını ve erkeğinin dünya modasında oturmuş bir stili var mı?
Türk kadının ve erkeğinin moda dünyasında mutlaka yeri var. Ben konuya bu şekilde bakmıyorum. Şık ve şık olmayan olarak bakarım. Dünyanın her yerine seyahatler yapıyorum. Bir sıralamam yapmayayım ama kadınlarımız ve erkeklerimiz hem çok bakımlı hem de çok şık. Ama arada işin dozunu kaçıranlarda oluyor.
Tasarımlarınızın; nasıl bir kadın imajı çizmesini hayal ederek çalışıyorsunuz?
Benim tarzım yıllardır belli spor şık. O dişil enerjiyi veren dekolteli de seviyorum. Abiye giydiğim zaman üzerine oversize ceket giye biliyorum. O zaman sıra dışına çıkabiliyorum. Tuvalet-tuvalet ya da sahne kostümü gibi değil de spor şıklığı seviyorum. Atölyeme gelen benim tarzımı biliyor yüzlerce insan giydirdim. Home Store’da ise milyonlarca insan giydirdim. Bir tarzım oluştuğu için bana gelen ne alacağını biliyor diyelim.
Bir tasarımcı olarak stilinizi 3 kelimeyle nasıl tanımlarsınız?
Fazlasıyla titiz, fazlasıyla kalıp hastası, fazlasıyla mükemmeliyetçi… Müşterin yüzündeki tebessüm ve benim onayım olduysa o tasarım tamam demektir. Bu erdemler beni fazlasıyla yoruyor ama bende böyleyim.
Sitil sadece dışsal bir yansıma ile oluşturulabilir mi? İnsanın içsel dönüşümünden etkilenir mi, buradan da beslenmeli midir?
Modacıyız evet. Ama insanız. Her şeyden etkilenir. Bazen olumlu bazen olumsuz. İnsanların modu var. Bende bazen eşofman giyer sokağa çıkarım. Ama asla salaş değil. Ünlü insanların hep şık görünmek, iyi görünmek gibi bir sorumluluğu var. Zaman içinde değişimler oluyor. Lüks giyim, aksesuarlar, topuklu ayakkabılar bir kenara bırakıp daha konforlu kıyafetler seçebiliyor insan. Şık ama seni rahat ettiren kıyafetleri tercih edebiliyorsun.
“Emel Yıldırım” aslında kişisel bir marka… Adınız ve siz her daim ilgi gören ve sempati ile izleniyor. Katılıyor musunuz? Siz bu başarılı kişisel marka yönetimini nasıl yorumluyorsunuz?
Evet çok sempatik buluyor ve sevgi ile bakıyorlar. Bu benim çok hoşuma gitse de minik rezervim var. Ama benim bir görüşüm var. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil. Herkes beni severse normal değildir diye bakarım. Hayatta eleştiri olacak, seven sevmeyen de olacak. Ben hep şundan yanayım; biz insanlar iyiliği, iyi düşünmeyi, iyi niyeti bırakır olduk. Hemen ve acımasızca eleştiriyoruz. Bu hiç güzel bir şey değil. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama saygı duymak zorunda. Bu dünyaya o eleştiren kişi geldiyse ben de geldim. Ben ünlüyüm diye; kendi iç dünyasındaki mutsuzluğunu yansıtmak için eleştiremez. Önce tanıyacak. İyilik perisi değilim ama bu hayatta iyi olmak için, daha iyi nasıl olabilirim diye uğraşıyorum. O yüzden kimseye kötülüğüm olmadığı için kalben her kesin de iyiliğini istediğim için Rabbim her şeyi yoluna koyuyor. Ruhlar birbirini severmiş hani beden olarak değil de sevmeyen de fark etmez ama kalbi güzel insan olsun. Çok sevenim var.
Bu işi neden sevdiğinizi, bu işe neden başladığınızı sorguladığınız oldu mu?
Sorgulamıyorum çünkü işime ilgi ve merakım sonsuz. Böyle olunca işimi aşkla yapıyorum.
Güzelliğiniz ve fiziğinizle izlenen, konuşulan bir isimsiniz… Bunu sadece spor ile mi sağlıyorsunuz? Beslenmenize, uykunuza dikkat eder misiniz? Estetik yaptırdınız mı?
Estetik yaptırmadım. Dudağıma ile ilgili başıma gelen o kötü faciayı her kes biliyor. Dolgu da fazla aşırıya gitmeye karşıyım. Yarın bir gün yüzüm sarkarsa 65 yaşımdan sonra belki yaparım. Nasıl böyle kalıyorum? Emek vermeden hiçbir şey elde edilmiyor. Uyku çok önemli. En önemli olanların başında uyku… Sonrasında spor ama bir sene yapıp bir sene yapmamak değil. Hayatının bu anlamda bir parçası haline getirmesi gerekli. Haftanın birkaç günü spor hayata mutlaka katılmalı, insanı ruhu bedeni o an istemese bile, gerçekten zorlayarak bile olsa kendini spor yapacak çünkü İleriye doğru en kıymetli yatırım…
Güzellik rutininiz var mıdır? Bahseder misiniz?
Cildime iyi akıyorum. Haftada bir mutlaka cilt bakımı peeling yapıyorum. Maske yine haftada bir gün yaparım. Sağlıklı beslenirim ama her daim böyle değil. Arada canımın istediği şeylerden de yerim. Uyku ve sporumun hayatımda çok önemli bir yeri vardır. Aksatmam…
Güne nasıl başlarsınız? Neler olmazsa olmazlarınızdır?
Sabah kalktığım gibi almam gereken vitaminlerim varsa onları alırım. Sonra. Birkaç hareketim vardır. İlaç gibi düzenli yaptığım onları yapmadan asla güne başlamam. Ondan sonra bir hurma ve bir kahve ile gün başlarım. Sonra bir litre suyu yavaş yavaş bitiririm. Bunlar benim olmazsa olmaz güne başlama akışım…
Spora zaman ayırdığınızı biliyorum. Sporun yaratıcılığınıza ve iş performansınıza etkisi hakkında neler düşünüyorsunuz?
Çok katkısı oluyor. Güne ve çalışmalarınıza bir değil 1000 sıfır önde başlıyorsunuz desem doğru olur. Odağınız artmış, mutlu, ruhunuz ile bedeninizin güne hazır olmanın etkisi, sadece iş değil yaşam performansımda da etkili…
Her gün ofise atölyenize gider misiniz?
Benim çevrem arkadaşlarım iyi bilir tam bir iş koliğimdir. İşim varsa çok disiplinliyimdir o konuda… eğer sağlık ile ilgili sorun yoksa her gün giderim.
Çocuklarınızı da bu yoğun tempoda büyüttünüz? Onlar bu çalışmalarınızı nasıl değerlendiriyor?
Onlar benimle hep guru duyar… Çünkü ben onlarla büyüdüm. Çalışırken çanta gibi yanımda taşıdım. Çünkü evlatlarım benim yaşam amacım. Rabbimin emaneti… İşimde çalışırken hayatım boyunca onları yanımda taşıdım. Hep yanımdaydılar. Onun için hep benimle guru duydular çünkü; her zaman mücadeleci bir anneye sahip olduklarını, çalışkan bir anneleri olduğunu, kendi ayakları üzerinde duran bir anneleri olduğunu bunun nasıl olduğunu biliyorlar. Ben de onlarla hep guru duyuyorum. Evlatlarımdan memnunum… Onlar da benden memnunlar ise ne mutlu bana..
Kariyerinizde hangi zorluklarla karşılaştınız ve nasıl üstesinden geldiniz?
Kariyerimde zorluklar olmadı. Allah’a şükürler olsun. Yirmi yaşında yarışmaya girdim. Sonra çocuklarım oldu. Hayat hep güzelliklerini yaşattı. Her insan gibi sıkıntılarımız da oldu tabi ki dertlerimizde oldu. Bunlar normal ama bunun üstesinden gelebilmek, böyle güçlü bir ruha sahip olmak gerekiyor. Bu da bende var. Güçlü bir karaktere sahibim, ruhum da güçlü… Hayata totalde güzel bakıyorsanız, kötü gelen şeyleri de nasıl karşılayacağını biliyorsanız zaten fazlası ile iyilikler sizi buluyor.
Yeni koleksiyonunuzda yer alan tasarımlarınız romantik mi, asi mi? Nasıl bir ruhu var bu yeni koleksiyonun? Hangi renkler ağırlıklı?
En artı siyah renk… Siyah rengi çok seviyorum ama karanlık olduğu için asil bir renk olduğu için bana göre… Siyah renk üzerinde küçük bir aksesuar bile koyduğunuzda kendi ışıltısını veriyor. Yeni tasarımlarım asi değil elegant… Spor şık ama kadın dişi olması lazım. Tarzımı yansıttım ama dantel, işleme, payetli de hazırladım. Çünkü herkesin tercihine göre bulabileceği tasarımlarıma da yer verdim bu koleksiyonumda…
Yeni koleksiyonunuzun, önceki tasarımlardan farkı nedir? Ortaya çıkardığınız parçalar günlük hayata kolaylıkla adapte edilebilir mi yoksa sadece özel zamanlar için şıklığı temsil etme aracı mı?
Taşlı bir kot kumaşı üzerinde üçlü kombinasyonlar yaptım. Spor ve şık… Bu parçalar birlikte kullanılabileceği gibi ayrı ayrı da kullanılabilir. Ben spor ve şıkım…. Abiye de dikiyorsam, örneğin bir abiye ceket kullanıldığı geceden sonra şık bir şekilde günlük olarak da kullanılabilir bir şekilde tasarladım.
Yeni koleksiyonunuzun tasarım süreci ve konsepti hakkında neler söylemek istersiniz? Koleksiyonunuzda öne çıkan parçalardan bahseder misiniz?
On iki kıyafet yaptım. Bir buçuk ay gibi bir sürede tamamladım. Dümdüz bir payetli kumaştan bir kırmızı elbise diktim. Burada bu dümdüz kumaştan üzerinde, taşlar, danteller, işlemeler gibi ekstra parçalar olmadan elegant bir elbise olabileceğini koleksiyonuma katmak istedim…
Tüketici açısından, insanlar sürdürülebilirliği hayatına adapte etmeli mi? Nasıl adapte etmeliler? Özellikle moda alanında?…
Günümüzde her şey çok pahalı… Doğal olarak kaliteli bu tarz özellikleri olan ürünler de pahalı. Ancak zamansız parçalar dahil edildiğinde tüketici açısından daha kolay olur. Bazen moda diye alıyoruz ama daha çok natürel ve zamansız tercihler edilirse tüketiciler mutlu olur.
Sosyal medyayı güzel kullanıyorsunuz. Takip ettiğiniz dünyaca ünlü modacılar var mı? Var ise İlk üç ismi kim? Türk modacılardan beğenip, takip ettiğiniz isimler var mı?
Sosyal medyayı kullanıyorum ama zamanım çok kıymetli. Olmam gerektiğine inandığım kadar varım. Başka şeylere çok daha fazla zaman ayırıyorum. Takip ettiğim değil de bazen tarzını beğendiğim birkaç isim Elie Saab, Murad Zuair, Balmain çok hot couture yapmıyor ama tam benim tarzım diyebilirim. Türk modacılar zaten çoğu arkadaşım. Herkesin emeği var. Türk tasarımcılarımızı da maşallah çok becerikli ve başarılı olduklarını söylemek isterim.
Seyahat etmeyi sever misiniz? Farklı kültürleri deneyimlemenin, mesleğinize nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?
Çok severim, farklı kültürler, farklı tatlar ve farklı insanlar farklı yerler görmek bana mesleğim açısından çok şey katıyor. Her bir detaya bakıyorum. Sadece kıyafet değil, bir renk, bir çiçek, bir ağaç… Hayallerimi besliyor, çağrışım yapıyor. İlham veriyor.
Seyahate çıkmadan önce hazırlık süreniz hızlı ve hafif çantalar mı yanınıza alırsınız? Yoksa uzun hazırlanır bavullarca mı çıkarsınız?
Herkesin tercihi farklı ama beni yormayan parçalarla, hızlı pratik hazırlanma süresiyle hareket ederim. Gittiğim yerlerden de alacaklarım oluyor. Bana fazla yük olmasın diye düşünüyorum… Bir de ben gittiğim yerlerde; görmek ve hissetmek gibi bana katkı sağlayacak şeylere zamanımı ayırıyorum. Pratik olanla ilerlemek önceliğim.
Seyahatlerinizde favori destinasyonlarınız nelerdir?
İtalya ve sınırları, Paris, Miami çok seviyorum. Kışın yaz olan yerlere gitmeyi çok severim.
Kırmızı çizgileriniz var mıdır?
Öncelikle saygı benim kırmızı çizgim. Yalan söylenmesinden hiç hoşlanmam çünkü yalan söyleyen insana saygım kalmıyor. Ve tabi ki Çocukların en öncelikli kırmızı çizgim…
Kendinizi nasıl tanımlarsınız? Hangi özellikleriniz mizacınızı belirler? Alıngan mısınız, küser misiniz? Çabuk sinirlenir misiniz? Sevmediğiniz bir yönünüz var mı?
Sevmediğim yönüm özelliğim insanlara çabuk inanmak. Tabi bu iyiniyetli kalmakla alakalı… İnsan ya iyi niyetli olmayı ya da kötü olmayı seçer. Ben iyi olmayı seçerim. Fazla mütevaziyim. Alıngan değilim ama kırılgan olabiliyorum. Çünkü karşımdaki kim olursa olsun saygılı davranırım, karşımdaki insan kim olursa olsun ailem, dostlarım, arkadaşlarım beni bir düşünen olursa ben on düşünürüm. Karakterimi seviyorum. Kendimi seviyorum. Bir de eskiden hep evet derdim. Hayırım yoktu eskiden. Ama hayır demeyi öğrendim.
Eğer sihirli bir güce sahip olabilseydiniz, dünyada neyi değiştirmek isterdiniz?
Herkesin sağlıklı, mutlu olmasını istiyorum. Global dünyanın bu mutsuzlukları, savaşlar, masumların zarar görmemesini isterdim.
Dünya Kadınlar Gününe yönelik neler söylemek istersiniz? Kadınların güçlenmesi ve eşitlik için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Yıllar boyunca kadınlar tarafından sürdürülen mücadelede artık erkeklerin yer aldığını, çaba harcadıkları elbette görmezden gelinmemelidir. Ama ne yazık ki; bu mücadeleyi verenler, kadın ya da erkek olsun her seferinde azınlıkta kalıyor… 8 Mart’ in özel bir gün olarak kutlanmasından ziyade; kadınların her alanda başarısının alkışlanması, desteklenmesi gereken bir gün olması için her birey üzerine düşen sorumluluğu üstlenmeli diye düşünüyorum.…
Kadınların moda dünyasındaki ve toplumda genel olarak rolünü nasıl buluyorsunuz?
İş dünyası, eğitim, eşitlikçi yaklaşımlar… Sizce nasıl? Moda endüstrisinde kadınların kariyer yolculuğu, son yıllarda önemli bir değişim geçirdiği ortada… Artık kadınlar, moda dünyasında daha fazla liderlik pozisyonuna yükseliyor ve kendi markalarını yaratıp başarıyla yönetiyorlar. Bu, kadınların kendi tarzlarını ve vizyonlarını moda endüstrisine yansıtma fırsatı buldukları anlamına geliyor. Ayrıca, kadınlar arasında dayanışma ve destek de artıyor, bu da sektörde daha güçlü bir kadın ağı oluşturulmasına yardımcı oluyor. Bu gelişmeler, moda endüstrisinde kadınların kariyer yolculuğunun daha güçlü ve etkili hale gelmesine katkıda bulunuyor.
Geleceğe yönelik projeleriniz nelerdir ve markanızı nasıl geliştirmeyi planlıyorsunuz?
Mesleğime geri döndüm.
Sizce başarının sırrı nedir?
Çalışmak, yılmamak, kendine inanmak…